Gazipaşa’da…

0
72

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Havalar beklenenin dışında bu yıl Gazipaşa her zamankinden daha değişik. Hiçbir şey değişmemiş olmasına rağmen. Sanırım bunun nedeni baya iyi geçen havalar. Gündüz parlak ve keskin güneşin sıcağına serin bir esinti eşlik ediyor ve sıcağın etkisini bu serin esinti baya kırıyor. Bu yüzden gündüz sıcaktan bunalmıyor, gecede baya rahat uyuyoruz, rahat ve dingin bir uyku insanı baya değiştirip olumlu kılıyor her konuda.  Ağaçlar ve çiçekler her  zamankinden daha yeşil, renkleri daha canlı. Oysa geçen yıllarda sürekli yağmur yağsın ve toz dumandan renkleri solmuş ağaçları, kuru toprağı sulasın etrafı temizlesin diye dua ederdim. Ancak bu yüzden daha incirler olgunlaşmadı. Yol boyu uzanan incir ağaçları çoktan olgunlaşmış olurdu oysa geçen yıllarda. Şimdilerde olgunlaşmış bir incir bulmak için tozlu, sık iri yaprakların arasına kaşınmayı göze alarak dalıyoruz. Bir tane bulsak sevinip yanımızdakilerle paylaşıyoruz. Oldum olası incir ve üzüme pek sempati duymadığım, tozdan dumandan tırstığım halde yinede bir incir için ağaçların arasına dalmam çok tuhafıma gidiyor? Kardeşimle uzun yürüyüşlere çıkmakta tuhafıma gidiyor çünkü aslında yazlıkta yürüyüşten hiç hoşlanmam, onun yerine gün batımına dek yüzmeyi tercih ederim her zaman ama şimdi daha o kadar sevdiğim denize, geldiğimizden beri ancak bir kez girdim. O da hafta sonu misafirliğe gelen arkadaşımı yalnız bırakmamak için.

Ve sevgili okuyucularım hafta sonu hayatımıza bir can katıldı. Abimin tek kızı, ailenin prensesi Selincik   anne oldu. Dünün yaramaz ele avuca sığmaz afacanı şimdi artık anne. Büyük hala olmak çok güzel bir şeymiş! Ve hayat aslında çok garip? Bir tarafta hala yoğun bakımda olan yeğenim için üzülürken diğer taraftan Selincik ve bebeği için mutluluktan kanatlanıyoruz! Hayat deniyor ve bir an olsun  uyumuyor.

Ve sevgili okuyucularım aslında  kaç gündür yoğun bir koşturma içindeyiz  ve yorgunluk artık kendini göstermeye başladı. Şimdi şöyle bir uyusam  diyorum ve hayatla baş başa bırakıyorum sizi sağlık, sevgi, birlik ve beraberlikle kalalım sevgili okuyucularım her zaman. Yase

& & & & &

HAYAT

Küçük bir çocuk parkta yürümektedir. Yere bakar ve çimenlerin içinde parıldayan bir sentlik madeni parayı görür. Onu alır, çok heyecanlanır ve sevinir. “Bedavadan” para bulmak onu o kadar memnun eder ki,  her dışarı çıktığında daha fazlasını aramak için başını öne eğer ve sürekli yerlere bakınır. Yaşamı boyunca, beş, on, yirmi beş sentlik madeni, hatta birkaç dolarlık kağıt paralar bulur. Hepsinin toplamı 12.96 dolar etmiştir. Bu paraları elde etmek ona hiçbir şeye “mal olmamıştır” ya da kendisi öyle düşünür. Ama gerçek bedel, kaçırdıklarıdır: 30 bin kadar gün batımı, 300’den fazla gökkuşağı, çocuklarının büyümesi, kuşların şakıması, cıvıldaması ve gökyüzünde uçuşması, güneşin doğuşu, insanların gülümsemesi ve daha birçok güzellik. Kafanızı kaldırıp, yaşamın sunacağı gerçek zenginlik ve görkeme hazır olun. Yaşamı dolu dolu yaşayın ve yolculuğunuzun tadına varın.

& & & & &

KİM HAKLI

Eski devirde bir paşa, dostlarından biriyle satranç oynamakta, diğer misafirleri de onları heyecanla seyretmekteydi. Bir ara hamle hakkında itilaf doğunca, paşa misafirlerine sorar: “-Yahu!… Oyun seyrediyorsunuz, kim haklı, kim haksız söyleyiniz” der.

Misafirler paşanın haksız olduğunu söylemeye cesaret edemediğinden sükût ederler. Tam o sırada odaya zarif, nazik, hoş konuşmayı beceren, zeki bir zat girer. “-Paşam, siz haksızsınız!…” der.

“-Peki ama, der paşa, siz henüz geldiniz. Bir şey görmediniz. Meselenin ne olduğunu da bilmiyorsunuz. Bu karara nasıl vardınız.”

Adam hiç düşünmeden cevap verir: “-Paşam eğer siz haklı olsaydınız, bu kadar insan sualiniz karşısında susmazdı!…”

Günün Şiiri

Mutluluk

Mutluluğun gözü kördür,

Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.

Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.

Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.

Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.

Özdemir Asaf

Ortasındayım

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.

Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.

Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.

Ahmet Hamdi TANPINAR

 

Bir Çift Söz…

Kasvetli umutlar yaratır belirsizlik…
Bazen gökkuşağında olmayan renkleri görürsün,
Ansızın neşelenir kabına sığamazsın.
Bazen de ansızın kabusa çevirir hayatı,
Tokat gibi çarpar gerçekliği olmayan nedenler.
Sonra kendi kendini güvey eder umut silsilesi.
Sürekli sorguya çekersin başıboş duyguları.,
Oysa sudan bir sebeptir bu bencillik.
Yaprak bile oynatamaz yerinden,
Saniyelere dur diyemez mesela,
Alabildiğine içi boştur oysa…

Ama bunu anlamak çok zordur belirsizken herşey.
Bir çift söz dünyayı değiştirir.
İcabında gece yarısı güneş açar.
Belki kar yağdırır temmuz sıcağında.
Bütün dengeleri değiştirebilir ruhunda.
Bir çift söz dünyayı değiştirir!

Faruk SAHYUNLU-sahyunlu@windowslive.com

 

Günün Sözü

Yastık diye başını ateşe dayayan, yatak diye yılanların üzerinde yatan bir adam, emniyet ettiği bir dostundan düşmanlık sezen bir adamdan daha rahat uyur.

Beydeba

Dost kazanmanın tek yolu, dost olabilmektir.

Emerson

Dosttan bol şey de yok dünyada, dosttan bulunmaz şey de.

La Fontaine

Dostu olmayan insan en yoksul insandır.

Bechstein

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here