Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu sabah gerçekten hava ağır… Balyoz davası bu sabah görüldü ve yankıları sürüyor. Aynı zamanda andımızın kaldırılmasının da yankıları sürüyor… Hemen herkesin bir sözü var söylenecek. Ben deniz Mevlana’nın öğretisi doğrultusunda incilerimi saçmayacağım ortaya. Ve yalnızca şükredeceğim Duru bebeğe…
İyi ki tam zamanında gelmiş dünyaya. Sevgi sarhoşu yaptı hepimizi ve incilerimizi gizlemek kolaylaştı. Ailede bebek özlemi vardı zaten Selincik bebeğini kucağına aldığından ve biz yazlıktan döndüğümüzden beridir. Bütün günümüz Duru bebekle geçiyor adeta… Okuyoruz, yazıyoruz, dinliyoruz, düşünüyoruz ama onu görünce hepsinden birden vazgeçebiliyoruz… Ve buna “sevgi sarhoşluğu” diyorum. Kucağımdan indirmek istemiyorum kar tanemi. “Kar tanesi.” (Adı gibi duru ve beyaz olduğundan ona kar tanesi diyorum.)
Kaç gündür yoğun işlerime ve koşturmama ve düşünmeme (yaptığım en önemli iş derin, derin düşünmek her yerde her ortamda) rağmen bayram heyecanına kapıldım ilk kez. Ve Duru bebeğe hediye almak için dolaşmaya başladım çarşı pazarı kardeşimde aynı zamanda İstanbul’da dolaşıyor. Nasıl bir sevinç, nasıl bir mutluluk anlatılır gibi değil o bebek mağazalarında dolaşmak. Yalnızca kendinizi kaybetmemeniz gerekiyor. Her şey o kadar pahalı ve güzel ki kendinizi kaybedip kredi kartınızın limitini zorlamanız işten bile olmadığı gibi gözünüz ve yüreğiniz orda kalır.
Ne yalan söyleyeyim kendimi görmemiş gibi algılıyorum sanki ömrümde gördüğüm ilk bebek! Elimden gelse kucağımdan indirmeyeceğim. Ancak duygularımın nöbetçisi sevgili mantığım onu nihayetinde bir bebek olduğunu unutmamamı fısıldar her an kulağıma onun daha uykuya çok ihtiyacı olduğunun ve kucakta rahatsız olacağını falan. “Oysa kucağımda daha sakin uyuyor yemin ederim” diye mantığıma karşı çıkıyorum ya bazen ama çoğunlukla doğruları yapma konusunda boynum kıldan ince oluyor çünkü sevdiğime zarar vermek istemiyorum.
Ve doğruluk, vicdan ve adalet temaları, tema olduklarından beri hiç bu kadar gündeme gelmemişlerdir herhalde diye düşünüyorum. Ve her sabah ilk uyandığımda yalvarıyorum yaratana vicdanımın özgürlüğü için. Ve her şerde bir hayır var sözüne inanmama devam gücü versin diye.
& & & & &
Hangimiz başımızın ağrısından sonraki zamanda mutlu olmayız? Ya da büyük sancı ve ağrıdan sonra dünyaya gelen bebek hangi anneyi mutluluktan ağlatmaz? Ve bebeğimize dilekler Aborjinlerden… Ve şimdilik sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalım. Ve ‘Son Elveda’yı atlatmamıza yetecek kadar ‘Merhaba’ diliyorum. Yase
Günün Şiiri
DİLERİM
Seni ayakta tutmaya yetecek kadar
Güzelliklerle dolu bir yasam sürmeni dilerim,
Aydınlık bir bakış açışına sahip olmana
Yetecek kadar güneş diliyorum.
Güneşi daha çok sevmene
Yetecek kadar yağmur diliyorum.
Ruhunu canlı tutmana
Yetecek kadar mutluluk diliyorum.
Yaşamdaki en küçük zevklerin
Daha büyükmüş gibi algılanmasına
Yetecek kadar acı diliyorum.
İsteklerini tatmin etmeye yetecek kadar
Kazanç diliyorum.
Sahip olduğun her şeyi takdir etmene
Yetecek kadar kayıp diliyorum.
Son elveda’yı atlatmana yetecek kadar ‘Merhaba’ diliyorum.
Aborjin Duası
Günün Sözü
Son Elveda’yı Atlatmamıza Yetecek Kadar ‘Merhaba’ Diliyorum…