Yoğun Gündemden Kaçış

0
87

Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah? Nasıl iyi olabiliriz ki böyle yoğun bir gündemle… En iyisi bugün güzel birkaç hikâye okuyalım. Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım… Yase

Kaç Kırlangıç Kovaladınız???

Kırlangıcın biri, bir adama âşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün cesaretini toplamış, röleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş. Tik…..Tik…… Tik…. Adam cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş. Biraz meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç! Heyecanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak, derin bir nefes almış şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış. Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım. Adam birden parlamış. Yok daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam demiş. Gerekçesi de pek sersemceymiş.

Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olur mu? Kırlangıç mahcup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş; Adam, adam! Hadi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.

Adam kararlı, adam ısrarlı; Yok, yok ben seni içeri alamam demiş. Biraz da kaba mıymış, neymiş lafı kısa kesmiş. İşim gücüm var, git başımdan. Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş; Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç su pencereyi al beni içeri. Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın yalnızlığını paylaşırım demiş. Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş.

Pek bir sinirlenmiş. Ben yalnızlığımdan memnunum demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını öne eğmiş, çekip gitmiş. Yine aradan zaman geçmiş Adam önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş; Hay benim akılsız başım. Demiş ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma keyifli bir vakit geçirirdik birlikte. Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yinede kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş.

Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Bende onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim. Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama…… Onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş. Olanları anlatmış. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki; Kırlangıçların ömrü 6 aydır…

Hayatta bazı fırsatlar vardır, sadece bir kez elinize geçer ve değerlendirmezseniz uçup gider. Hayatta bazı insanlar vardır, sadece bir kez karşınıza çıkar ve değerini bilmezseniz kaçıp giderler. Ve asla geri gelmezler. Dikkatli olun… Farkında olun… Ve bir düşünün bakalım Acaba siz bugüne kadar pencerenizden kaç kırlangıç kovaladınız?

& & & & &

Papatya

Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir papatya… Asık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana… Bir ümit bekliyormuş… Yüzlerce çiçeğin arasından onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin, buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş. Sadece ona değsin makası, sadece ona gülsün dudakları….

Kıskanıyormuş bahçıvanı. Kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden, zambaklardan… Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş bembeyaz yapraklarını… Bir gün aşkı öyle büyümüş ki yapraklarını taşıyamaz olmuş… Eğilivermiş boynu… Toprağa bakıyormuş artık…. “Buna da şükür” diyormuş… Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek…

Zaman akıp gidiyormuş… Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş. “Ne var sanki boynumu kaldırsa, bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş… Ve işte bir gün, bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış, incecik bedenini ellerinin arasına almış, elindeki sopayı köklerinin yanına toprağa sokmuş, bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya…

Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı…. Hala göremiyormuş onu ama bedeni kurtulmuş… Uzun bir müddet sonra bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye… Gelen giden yokmuş. Kahrından ölecekmiş papatya… Ama işte bir sabah hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış… Derin bir oh çekmiş… Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş. Birden kendisine doğru gelen iki ayak görmüş. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş… Başka birisiymiş… Adamın elinde bir de makas varmış… Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru… “Ne güzel açmışsın sen böyle” demiş… Bu gencecik yakışıklı bir delikanlıymış… Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış… “Ama gövden seni taşımıyor” demiş… Elindeki makası papatyanın boynuna uzatmış ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış…

Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini… O ak saçlı, ak sakallı yaşlı mı yaşlı bahçıvanı… Birde o gencecik yakışıklı delikanlıyı düşünmüş… Ve o an anlamış neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş. Ona hiçbir zaman güzel olduğunu, onu sevdiğini söylememiş ama, aslında onu hep sevmiş…

Papatya anlamış artık. SEVGI EMEK İSTERMİŞ… Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini…. Teşekkür etmiş ona içinden… Son yaprağı da kuruduğunda, Biliyormuş artık; Gerçek Sevginin, Söylemeden, Yaşamadan ve Asla Kavuşmadan Var olabileceğini…

Günün Şiiri

Mor Külhani

1.Şiirimiz karadır abiler

Kendi kendine çalan bir davul zurna

Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan

Taşınır mal helalarında kara kamunun

Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

2.Şiirimiz her işi yapar abiler

Valde Atik’te Eski Şair Çıkmazı’nda oturur

Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür

Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta

Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

3.Şiirimiz gül kurutur abiler

Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın

Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga’ya kaçan

Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu

Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

4.Şiirimiz erkek emzirir abiler

İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister

Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun

Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla

Tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

Böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

5.Şiirimiz mor külhanidir abiler

Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz

Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde

Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle

Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.

Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler

6.Şiirimiz kentten içeridir abiler

Takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir

Bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

Ece AYHAN

Günün Fıkrası

Politikacılar

Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için Teksas’ta dolaşıyorlarmış. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken, otobüs şoförün dalgınlığı yüzünden derin bir şarampole uçmuş. Çiftçi koşarak gelmiş, gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah, Şerif soruşturma için çiftliğe gelmiş. Çiftçiye sormuş: “Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek…Hepsi de ölüydü, eminsin değil mi?” Çiftçi cevap vermiş: “Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz…. Nasıl yalan söylerler!!”

Günün Sözü

Erkeğin yaradılışında sevmek yoktu. Ona aşkı öğreten kadındır

Geraldy

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here