Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal; “MEB’in Dayatmacı Politikaları Devam Ediyor”
2014-2015 eğitim öğretim yılı öncesi TEOG yerleştirmelerinde yapılan yanlışlara tepki göstermek üzere İskenderun İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan Eğitim Sen İskenderun Şubesi üyeleri, burada basın bildirisi okuduktan sonra sessizce dağıldılar. Eğitim Sen İskenderun Şubesi üyeleri adına konuşan Şube Başkanı Mustafa Ünsal, TEOG ile öğrencilerin meslek lisesi, imam hatip ve açık liseye mahkûm edildiğini belirtti.
Öğrencilerin talepleri dışında imam hatip liselerini otomatik olarak kayıtlarının yapıldığını kaydeden Şube Başkanı Ünsal; “TEOG yerleştirmeleri sürecinde defalarca uyarmamıza rağmen göz göre göre yapılan yanlışlar sonucunda çok sayıda öğrenci belki de hiç gitmek istemeyeceği bir lise türüne otomatik olarak yerleştirilmiştir. TEOG’da tercih yapmayan 134 bin öğrenciden 94 binin meslek, 40 binin imam hatip liselerine otomatik olarak yerleştirilmiş olması MEB’in dayatmacı politikalarının son örneği olmuştur. MEB, önce tercih yapmayan öğrencilerin adreslerine en yakın okula yerleştirileceklerini açıklamış, ancak bazı illerde öğrencilerin evlerinden 100 km, hatta 120 km uzaklıktaki okullara yerleştirildiği görülmüştür. Kaydı otomatik olarak imam hatip liselerine yapılan öğrencilerin içinde gayri Müslim öğrencilerin bulunması, sorunun ne kadar ‘ciddiyetle’ ele alındığının göstergesidir. Kendi istekleri dışında imam hatip liselerine ve meslek liselerine otomatik kaydı yapılan öğrencilerin büyük bölümü kontenjan olması halinde kaydını başka liselere almaya çalışmakta, bu sefer de karşılarına bürokratik engeller çıkarılmaktadır” dedi.
Bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerektiğinin altını çizen Ünsal; “Milli Eğitim Bakanlığı bu rezaletin hesabını vermelidir. TEOG sonuçları üzerinden yapılan yerleştirmeler sonrasında yaşanan mağduriyetler mutlaka dikkate alınmalı ve hiçbir öğrenciyi istemediği bir okul türünde okumaya zorlamamalıdır. Eğitime ilişkin konularda atılacak her adım sonuçlarını düşünerek atılmalı, öğrenci ve velilerin endişelerine, sendikaların önerilerine mutlaka kulak verilmelidir” diye konuştu.
Başından sonuna siyasal kadrolaşma operasyonu olarak gerçekleştirilen eğitim yöneticilerinin değerlendirilmesi ve görevlendirilmesi uygulamalarının, hukuktan, adaletten ve objektiflikten yoksun olduğunu da öne süren Ünsal; “MEB okul müdürlerinin değerlendirilmesi sürecinde çok sayıda okulda “adrese teslim” görevlendirmeler yaparak, bir kez daha siyasi iktidarın en stratejik kurumu olduğunu göstermiştir. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır.
Okul öncesi kurumlar olarak bilinen ve okul öncesi eğitim çağı çocuklarına eğitim veren anaokulu, ana sınıfı ve uygulama sınıflarında tam gün eğitim yerine ikili eğitime geçilecek olması başta okul öncesi eğitim çağında olan çocuklar ve onların anne-babaları olmak üzere yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır. Okulöncesi eğitimde ikili eğitimin esas alınması ile birlikte yeni açılacak olan öğrenci grupları için yeni öğretmen ihtiyacı ortaya çıkacak, bu ihtiyaç her zaman olduğu gibi ücretli öğretmen istihdamı ile giderilmeye çalışılacaktır.
Kimsenin şüphesi olmasın ki Eğitim Sen; bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada laik, bilimsel, parasız, anadilinde eğitim mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Siyasi iktidarın her türlü baskı ve dayatmalarına karşı 100 yıllık mücadele deneyiminden aldığı güçle demokrasiyi ve özgürlüğü savunmaya devam edecektir” dedi.