Semir Bağırsakçı Abimizi Sevgi ve Rahmetle Anıyoruz… 

0
79

Geçtiğimiz Mayıs ayında, yakalandığı amansız hastalık sonucu vefat eden Semir Bağırsakçı abim, zaman-zaman, daha kısa köşe yazısı yazmam konusunda beni uyarırdı. Özetle, Genel Yayın Yönetmenimiz, uzun köşe yazılarını pek tutmazdı. Bu yüzden, bugün, onu, öte dünyada hoşnut etmek üzere, yazımı olabildiğince kısa tutmaya çalışacağım. Esasen Semir abinin 71 yıllık yaşamını bir köşe yazısına sığdırmam, zaten mümkün değil. Bugün belki onu mini bir özetle, sevgi ve rahmetle anmış olacağız.

Semir abi, espri kabiliyeti yüksek, şakacı ve hoş sohbet biriydi. Kayda değer akraba grubu ve geniş çevresiyle herkese yetişmeye çalışırdı. Onu sık-sık İskenderun ve Antakya düğünlerinde, cenaze törenlerde ve taziyelerde görürdük.

Ayrıca hasta ziyaretlerini ihmal etmez gerek hastanede gerekse de evlerde geçmiş olsun ziyaretlerine giderdi. Atanmış ve seçilmişlere, göreve yeni atanan daire müdürleri ziyaretine de sağlığı iyiyken önem vermişti…

*Başkent Ankara’da Gazetecilik Yaptı… 

Pek çok kimse Semir Bağırsakçı’nın çekirdekten yetişme gazeteci olduğunu bilmezdi. Başkent Ankara’da öğrencilik yıllarında yaptığı gazetecilik ona büyük bir deneyim kazandırmıştı. Türkiye başkentinde gazetecilik yapmak herkesin harcı değildi. Semir abi bunu başarmıştı. Ankara’nın kayda değer basın yayın organlarında çalışmaları olmuştu.

Devlet protokol tecrübesini daha o yıllarda edinmişti. Bir bakan, bir Başbakan ve bir Cumhurbaşkanına nasıl soru sorulacağını bilenlerdendi. Semir abi, Ankara gazetecilik günlerini çok yakın dostlarına anlatır, yeni yetme gazeteciler yanında hiç bu konulara girmez, onlara deneyimlerini anlatma gereği duymazdı…

Genel kültürü üst düzeydeydi.  Fransız Filolojisini başarıyla bitirdi. “Arada Bir…” başlığıyla yazdığı köşe yazıları, arada bir olurdu ama her satırı, her tümcesi düşünülerek yazıldığı için okunur, takip edilir ve ilgi görürdü. “Fotoğrafların Dili” adlı ayrı bir köşeyi hazırlar, bu köşeye de büyük emek verirdi. Fotoğrafların Dili Köşesinin müdavimleri onun zekâ içeren göndermelerine hayran kalırlardı.

*Duygusal ve Merhametliydi 

Semir abi dost canlısıydı. Derdi, sıkıntısı olana, kendi sorunlarını unutup, moral vermeye çalışırdı. Paylaşmasını severdi. Gönlü ve sofrası açıktı. Duygusaldı, merhametliydi. Güngörmüş hali onu her zaman öne çıkarıyordu. Ailesine bağlıydı. Eşi, çocukları, torunları ve damatlarıyla mutluydu.

Aile ortamındaki İskenderun Gazetesi Ailesi’nde, Semir Bağırsakçı, bir Genel Yayın Yönetmeninden ziyade bizler için bir abi, bizden küçük olan üçüncü kuşaklar için bir amcaydı. İş bitirmesini sever, hemen her kurumda sorun yaşayan vatandaşlara elinden geldiğince yardımcı olur ve onların problemlerinin çözümüne yardımcı olurdu.

Düşünerek yazan, kendini okutmasını bilen, iki kalem oynatıp, üç günlük şöhretle, kendini Oktay Ekşi, Güneri Cıvaoğlu, Güngör Mengi, Hasan Pulur, Uğur Dündar, Ali Kırca sanan, kimi eziklerin komik durumlarına düşmezdi…

Basın Özgürlüğünün Kişisel Çıkarlara Alet Edilmesi Düşünülemez 

Semir abinin geçen yıl, 21 Temmuz 2022’de yazdığı köşe yazısının bir bölümüne gelin birlikte göz atalım. Bakın cümleler nasıl özenle seçilmiş ve dizilmiş. Tamamen düşünülerek, kafa yorularak yazılmış kaliteli satırlar;

“Milletin ‘ortak sesi’ olmayı sürdürmekte kararlıyız. Çünkü İskenderun Gazetesi, topluma mal olmuş, saygınlığından hiçbir şey kaybetmeyen ve ilkeli yayın politikasından hiç ödün vermeyen bir gazete olarak tanınmaktadır. İskenderun Gazetesinden konu açıldığında; ‘ikiyüzlülük, yalan-yanlış, iftira ve hakaret, şantaj, kasıtlı ve yanlı, uydurma ve düzmece, küçük düşürücü ve onur kırıcı, yalakalık ve dalkavukluk’ içerikli, abartılı haber yorum ve eleştirilere itibar etmeyen, gerçekçi yayın çizgisinden hiç sapmadığından söz edilir.

İskenderun Gazetesinin yayın hayatına başladığı 23 Temmuz 1947’den günümüze kadar geçen ve 76 yıllık sürede ‘bağımsız ve yansız’ yayıncılığı ile görev ve sorumluluk bilinci ile gerçekleri ama sadece gerçekleri yansıtarak, toplumu aydınlatıcı bilgileri sunmakla, ‘Yayıncılık İlkelerine’ hep sadık kalmıştır.

Demokratik bir hak olan basın özgürlüğünün ‘kişisel’ çıkarlara alet edilmesi kabul edilemez. Haber alma ve yayma özgürlüğü, basının temel yapısını oluşturmaktadır. Basın mesleği toplumun ‘ayna’sıdır. Konuşan, düşünen ve eleştiren toplumun anahtarı, basındır! Çünkü basınsız bir toplum, ‘kör, sağır ve dilsiz’ bir insana benzer. Düşüncelerini tam anlamıyla yansıtamaz.”

*Yakınlarına Onur Yaşattı… 

Evet, bu güzel tümcelerin sahibi maalesef yaşama erken veda etti. Bir dönem İskenderun’da yaptığı inşaat müteahhitliğinden de yüzünün akıyla çıktı. 6 Şubat depremi sonrası, Semir Bağırsakçı’nın yaptığı binalar yıkılmadı, ayakta kaldı ve ciddi bir hasar almadı. Eşine, kızlarına, torunlarına, damatlarına ve diğer yakınlarına bu dürüstlüğüyle büyük onur yaşattı…

Bana kalsa ben daha yazarım. Semir abi öte dünyadan bana kızmasın. Burada noktalamak isterim. Bu vesileyle Semir Bağırsakçı abimizi bir kere daha sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum, anıyoruz. Mekânı cennet olsun. Nurlarda uyusun. Mevla rahmet eylesin…

*Semir Bağırsakçı Kimdir?
14 Nisan 1952 – 2 Mayıs 2023

Semir Bağırsakçı, 14 Nisan 1952 İskenderun doğumludur. İlköğretimini Mithatpaşa İlkokulu’nda tamamlamıştır ve Lise tahsilini İskenderun Lisesi’nde sürdürmüştür. İskenderun Lisesi’nden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazanarak, burada yüksek öğrenimine devam etmiştir.

Öğrenciliği boyunca, aktif bir şekilde Ankara basınında gazetecilik yapmış ayrıca Hacettepe Hastanesinde Fransızca ve Arapça tercümanlık görevlerini ifa etmiştir.

Bir dönem İskenderunspor’da futbol oynamıştır. Semir Bağırsakçı ticarete de atılarak İskenderun’da uzun yıllar inşaat müteahhitliği yapmıştır. Gençlik aşkı gazetecilikten kopmayarak, İskenderun Gazetesi’nde muhabirlik, köşe yazarlığı ve son olarak genel yayın yönetmenliği görevini sürdürdü.

Tam iki yıl önce yakalandığı amansız hastalık neticesi Ankara’da tedavi gören Semir Bağırsakçı maalesef 71 yaşında yaşama veda etti.

Nursel Bağırsakçı ile evli olan Semir Bağırsakçı iki kız ve üç torun sahibiydi. Arapça ve Fransızca bilen Semir Bağırsakçı, şakayı seven, hoş sohbet, sevecen ve girişken bir yapıya sahipti.

Semir Bağırsakçı, öte dünyaya giderken, toplumda iz bırakanlardan olmayı başardı. Yüz yılın depremi sonrası, eşi Nursel Bağırsakçı’ya, kızları Mirey ve Soley ile torunları Defne, Ada ve Güney’le birlikte damatlarına büyük bir gurur daha yaşattı. Müteahhit Semir Bağırsakçı olarak, vaktiyle yaptığı tüm binalar ayakta kaldı ve inşaatlarında kayda değer bir hasar oluşmadı.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here