Değerli Okurlarım, İbrahim Tatlıses’in Urfa’lı olduğunu herkes bilmesine biliyor ama saldırıyı kınamak için açıklama yapan PKK’nın, İbo’dan KÜRT SANATÇI diye söz etmesi ilginç bulunmuş ve dikkat çekmiştir. Hatta birçok çevreleri şaşırtmıştır bile.
Doğruyu söylemek gerekirse; bir insanın adam gibi adam olması, etnik yapısından çok önemlidir. Yine de Tatlıses gibi ünlü bir kişinin etnik kökeninde spekülasyonlara yol açması rahatsızlığa neden oluyor. Bu nedenle, İbrahim Tatlı’nın kökenine bir bakalım…
Bildiğiniz gibi, İbrahim Tastlıses’in babası, en azından Urfalıların bildiği gibi Arap Kökenlidir. Kökeni Kürt olan annesi Leyla Hanım ise Kâhta doğumludur. Ancak İbrahim Tatlıses’in Urfa’daki çok sayıda Arap kökenli yurttaş gibi asimile olduğu da bir gerçek… Çevresel faktörler nedeniyle (babasını erken kaybedip, annesiyle hala beraber olması da etkilidir) Arapçaya oranla Kürtçeye daha hâkim olan İbo bu yüzden Kürtçenin “KURMANCİ” lehçesiyle türkü söyleyebiliyor.
İmdi biraz daha derinlere inelim… Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlıya savaş açtığında, Mısır’dan Anadolu içlerine ilerleyen çok sayıda asker de, hastalık ya da başka sebeplerden dolayı çeşitli kentlere yerleşmek zorunda kaldı. İbo’nun bağlı olduğu Hendavi Aşiretini oluşturan Mısırlı askerlerde, Urfa-Suriye sınırındaki Arap Köylerini seçti. İmparator’un akrabaları şu anda Urfa’nın Akçakale ilçesine 30 Km. uzaklıkta, Suriye’nin Rakka yolu üzerindeki köylerde yaşıyor. Aşiretin bir kolu da Urfa’da bulunmaktadır.
Ayrıca, İbrahim Tatlıses’in çok sayıda akrabası Suriye’deki Zinbağ, Kayseriye, Abuharmala, Embuz, El Abudiye ve İmrerem köylerinde yaşıyor. Bir Televizyon programında da, Abdulkadir Geylanı’nın çevresine vurgu yaparak, “Biz Ahmet El Bedevi’nin Torunlarıyız” demesinin altında da işte Arap Aşiretiyle ilgili yukarıda yazdığım bilgiler yatıyor.
Dikkat ederseniz, babasının ismi Ahmet, büyük oğlunun ismi Ahmet, büyük oğlunun yeni doğan çocuğuna da (yani torununa) Ahmet ismini koymuştur. Bu Ahmet tutkunluğu bazı gerçeklerin doğruluğunu işaret ediyor. İbrahim Tatlıses En Çok Kimden Etkilenmiştir? Çocukluk ve delikanlılık yıllarında, aşırı derecede bir Yılmaz Güney hayranıydı. Şöhrete ulaştığında çevirdiği filmlerde hemşerisi Yılmaz Güney gibi yürüyor, onun gibi bakıyor ve onun gibi silah kullanıyordu. İmparator, Yılmaz Güney’in çevirdiği ünlü “BABA” filminin yeni versiyonunda adeta hemşerisinin ruhuna bürünmüştü. Halen de öyle…
Tatlıses hayallerini zorladıkça o tanrı vergisi sesiyle başka yerlere savruldu. Son durak yoktu onun için. Herkesin de bildiği gibi, yoksullara ekmek verme uğruna ihtisası işlere soyundu. Başarısız olduğu söylenemez ama başına gelenlerde biraz ondan. Dünyanın iyisi sen misin birader?
Ailesinin ve hayranlarının ilk isteği sağlıklı olarak yaşamasıdır. Daha sonra da, özellikle “İbo Şov”da onun Allah vergisi sesini dinlemek. Böyle bir insana nasıl kıyılır bilemiyorum. Kendisine acil şifalar ve sağlıklı günlerine dönmesi ümidiyle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Sen Gittikten Sonra
Sen varken,
Yaşam bana gülümserken,
Kış içimde,
Bahar olurken,
Dünya güzellikleriyle
Helalleşirken,
Bunları yudumluyordum,
Sen varken…
Sen gittikten sonra,
Ne oldu bana
Bi sorsana?
Gömüldü her günüm,
Zifiri karanlığa,
Gündüzlerim bile
Tan yeri oldu,
Baksana,
Gündüzlerin bu kadar
Karanlık olduğuna
İnanamam
Anlasana…
Senden sonra,
Bulutlar da gitti
Uzaklara,
Sanki küstüler bana,
Sen gittikten sonra…
Sen gittikten sonra,
Çok şeyler değişti
Bu köhne Dünyada,
Herkes oy verdi
Kasımpaşalıya,
O da,
Nohut ve Kömür dağıttı
İnsanlara,
Bunlarda gerçekleşti,
Sen gittikten sonra…
Sen gittikten sonra,
Sana ayan olmadıysa,
Anlatayım ama,
Söyleyeceklerim yoktu,
Bizim zamanımızda…
Teknoloji vurdu tavana,
Herkes saldırdı arabalara,
Cep Telefonları bile
Çocuklarda,
Teknoloji böyle gelişti,
Sen gittikten sonra…
İnsanlar alıştı mutsuzluğa,
Birbirinin canını alırcasına
Parayla izdivaç revaçta
Hesap cüzdanları itibarda,
Hala mutsuzum ama
Anlasana,
Sen gittikten sonra…
Günün Nabzı
Yemek Yemenin Fazileti
Yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı. Çok doğru da… Yemek yemenin de bir reconu vardır. Yemek yemenin bir yanlışı yoktur. Yalnız kalp rahatsızlıklarının artması ve azalmasında, yediğimiz yemekler için büyük etkisi yoktur. Özellikle, sıcak havalarda, akşam belli bir saatten sonra, bunları yapmazsanız n’olur?
Şunlar olur… Kırmızı et ve yağlı kızartmaları yedikten sonra, bunları sindirmek için miden daha fazla kana ihtiyacı olacağından, kan pompalama çabası için de olacaktır. Sıcakla birlikte, bir yandan da kan pıhtılaması söz konusu olacağından, kalp bu tempoya dayanamaz. Genç bile olsanız bir şey yazmaz.
Kalp acze düştüğü zaman, istenmeyen gelişmeler olabilir. Ağır yemeklerden sonra, spor yaparsam hazmederim yanlışına düşerseniz, sonuç yine iyi olmaz. Akşam yemek yemeğinde, meyve yiyin. Hele karpuzdan hiç şaşmayın. Alkol için bir şey diyemem. Bizim kuşak sağlamdır ama onlar da akşam yemeklerine dikkat etmelidir. Sözlerimde çok samimiyim.
Günün Sözü
Yaşamak İçin Yemeli, Yemek İçin Yaşamamalı
Öcal’dan İnciler
Ağır Yemeği Spor Yaparak Hazmedemezsiniz!