İnanmak Nedir Acaba?

0
93

Değerli okurlarım öncelikle ve özellikle bir ruh halidir. Bir defaya mahsus olmak üzere altını çizerek söylemek istiyorum. Bu sayfa, insana ait hemen her şeyin konuşulduğu, yazıldığı ve de incelendiği bir sanat sayfasıdır. Hayvanlarla aram en az insanlar kadar iyidir.

Yazacaklarım sadece beni bağlayacağı gibi, tamamen kendi tasavvurlarım olduğu, bilimsellikle, varsayımlarla, korkuyla, hırçınlıkla ilgisi yoktur. Tamamen kendi duygularım ve inanışımdır. İfadelerim, bizi Yaradan’a yönelik değil, O’nun yarattıklarıyla ilgilidir. O’nun yarattıkları içinde hayvanların önemli bir yeri vardır, zikretmeden geçemem.

Güçlü olanlar, hem korkutucudur ve hem de inandırıcıdır. Tarihte birçok örnekleri bulunmaktadır. İnanmak insanı rahatlatan, mutlu eden bir hadisedir. İnanmak çok önemli bir yaklaşımdır. “Ben gördüğüme inanırım” deriz ya, mış’lı-muş’lu ifadeleri mahkemeler kabul ediyor mu? Ama Peygamberlerin yaşadığına görmeden inanıyoruz. Bu inanışın kimseler karşısına çıkmadı. İnandı ve sonsuza kadar da inanacak.

Var olmaya dair tesadüfe ve evrimleşmeye atıfta bulunan teoriler olabilir ama yok olma konusunda, bütün teoriler, tüm atıfta bulunmalar geçersizdir. İnsanlar neden inanmak ister? Genel olarak insanlar sorunsuz ve rahat yaşamak isterler. Doğruluk ve dürüstlük vadeden gelişmelere inanmamak mümkün değildir. İnanmak, inançlı insanların harcıdır. Çevremizde kol gezen, çek senet mafyalarının inançlı olduklarını söyleyebilir miyiz?

Var olma konusunda bazı teoriler üretildiğini söylemiştim. Yok olma konusunda laf üretenler oldu mu hiç? Bir cesedin geçirdiği evrimleri gözleyebiliyoruz ama bunun bir son olup olmadığına dair tartışmalar ancak felsefi boyutta olabiliyor. Bunun dışında kesin bir şey söylenmiyor. Bu güne kadar hiç duymadım. Hiç kimse bütün uzuvlarıyla öbür dünyanın varlığını ya da yokluğunu gözlemlemiş değil. Ya da, “Ben gittim gördüm, öbür dünya diye bir yer yok” dedi mi? Diyebildi mi? Aynı zaman da böyle bir şey kimseye nasip oldu mu?

Buna inanan inanır, inanmayan inanmaz… Zira inanmak ve inanmamak bir tercih meselesidir. Bu konuya kafanızı fazla yormayın. Yalnız olduğumdan hep böyle şeyler düşünüyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Mahremiyet

Değerli okurlarım, dünyadaki insanların kaçta kaçı, ne kadarı namuslu, kaçta kaçı, ne kadarı namussuz. Bunu bilmek olanaksız bildiğiniz gibi. İnsanlar ne kadar namussuz olsalar bile, arada bir kendilerini namuslu olmaya zorlarlar, o tarafa yönlendirmeye çalışırlar. Ama gelin görün ki; günün birinde bir meczup çıkar, neyin nereye varacağını bilmeden, şartlanmış ve yönlendirilmiş olarak, ülkemiz için çok önemli bir kişinin yatak odası ve kişilik mahremiyetini ihlal eder.

Yapılan bu ahlaksızlığın adı resmen komplodur. Bu komployu gerçekleştiren o meczup, yaptığı bu ahlaksızlıktan nasıl bir menfaat sağlayacaktır sizce. Bir yerlerden nakden bir vaat almış ve işi bitirmiştir.

Bu simsiyah meczup, diyelim ki yakalandı, (mutlaka yakalanmalı) yaptığı fiile nasıl bir ceza denk düşüyor. Diyelim ki idam cezası verildi ve de bu ceza infaz edildi. Değişen bir şey olacak mı? Her şey eskiye dönecek mi? Kesinlikle hayır. Ancak, bizim konumuz bunlar değil. Yapılan bu ahlaksızlıktan, komplodan çıkar sağlayacaklar kimlerdir sizce? Bu çıkar, nasıl bir çıkar?

Sıradan bir vatandaşın yaşamdan beklentisi başkadır. Örneğin bir siyasinin beklentisi daha bir başkadır. Bu çıkarın parayla pulla eş değerde olmadığı da düşünülemez. “DÜŞENİN DOSTU OLMAZ” Bu bir atasözümüzdür ve de çok doğrudur. Karda yürürken düşenlere bile, yardımdan önce gülünüyor.

Bu tür ahlaksız komplolar için; geri çekilmek, dünyanın en namuslu insanı gibi görünmek, olmuş bir kere, ama olmamalıydı diyerek timsah gözyaşları dökmek, bizim içimizden böyle insanlar çıkmaz diyebilmek, bu iş herkese örnek olsun, “NAMUS”u telaffuz etmek, SEN, SEN, SEN, SEN ve SEN! Sizler böyle mi düşünüyorsunuz?

Hani o alçakça komployu yapan meczup var ya. Sizlerden istediğini alamazsa, horlanıp kapı dışarı edilmişse elinden geleni ardına koyma, orada burada yan gelip yatma denilmişse… Bu komployu yapan sefil ya da o sefillerden birileri gözünü karartıp sizin de yatak odanıza girip, mahremiyeti ihlal ederse…

Öyle ya da böyle sizinde görüntüleriniz internette boy gösterirse… Ne diyeceksiniz ve neler yapacaksınız? “Bu benim nikâhlı karım, yapılan haksızlık mı diyeceksiniz? YEMEZLER…

Milletimizin çok hassas, taviz vermeyeceği konular olduğu gibi, kişilerin de bir mahremiyeti, bir mahremi, çocuklarının bile girmesine izin veremeyeceği mukaddes bir yatak odaları vardır. Çıplak ya da giyinik. Ama sonuçta yatak odasıdır. Namazda kılıp girersin, kafayı da çekip girersin. Sonuç aynıdır. Yani yatak odasıdır.

Telekulak melekulak, bu komplonun yanında çoookk hafif kalır. Herkes tedirgin, huzursuz ve gergin! Bu mesele bir an önce çözüme kavuşmalı, yani yapan ve yapanlar ve de bu işe ön ayak olanlar ve isimleri belirlenmelidir. Yüce Türk Ulusu sonucu dört gözle bekliyor.

Şunu da söylemekte yarar var diye düşünüyorum. Bu ahlaksız komplo olduğu yerde hareketsiz durmayacak, çok gövdenin başını düşürecektir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Verimli Uyku

İyi ve verimli bir uykunun, canlılar için ne denli faydalı olduğunu ve hatta en iyi gıda olduğunu söylememize gerek var mı? Uykunun gece olanı en verimlisidir. Öğle bile olsa zaman-zaman uykumuz geldiği halde uyumakta güçlük çekeriz. Bu sizi rahatsız etmemeli.

Çay, kahve ya da alkollü içecekler tüketme yerine, biraz kitap okuyun, televizyon seyredin. Göreceksiniz, uykunuz gelecek ve mışıl-mışıl uyuyacaksınız. Ancak, belirlediğiniz uyku saati yaklaşırken de uykuya davetiye çıkarmak için de bazı girişimlerde bulunmak da şarttır.

Ilık bir duş ya da bir bardak süt içmek iyi bir uykuyla sabaha kadar beraber olmak demektir. Bacak krampları daima sporcularda olmaz. Herkeste olabileceğinden, yatmadan önce iyice gerinin ya da 2-3 dakika kültürfizik yapın.

Kültürfizik ya da egzersiz, uykuya yakın bir saatte yapılmaz, yapılmamalıdır. Uyku saatinizden çok önce ve çok sonra yatağa giderseniz, uyursunuz mutlaka ama sabahleyin dayak yemiş gibi kalkarsınız. Unutmayın…

Uykusuz kalmış kişiler işlerinde büyük hatalara düşerler. Fakat direksiyon başında bu hatalara düşerlerse, telafisi yoktur. Benden söylemesi…

Günün Sözü

Sitede Havuz Varsa Misafirin Çoktur!

Öcal’dan İnciler

Yürümek Güzeldir, Hep Yürüyün!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here