Hem Varım Hem Yok! Hem Kayboldum İçimde, Hem Bulundum Aynı Yerde…

0
100

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Dün sıkıntılı bir sabahtı bu sabah ise ellerim şakaklarımda… Parmaklarımla şakaklarımı sıkıyorum düşüncelerimi tutsunlar diye. Ama düşünceler akıyor sel gibi engel olamıyorum. Parmaklarım sıkmaya devam ederken konsantre olmaya çalışıyorum içinde bulunduğum an’a, ama oda olmuyor. Dualarım  dilimde donuyor “Garip” diyorum. “Ne uykuluyum ne uykusuz, ne açım ne tok. Ne canım bir şey istiyor ne bir şey istemiyor. Ne yerdeyim ne gökte. Ne rüyadayım, ne gerçekte,  okuduğumu anlamıyorum ama sorsalar anlatıyorum. Yazmadığımı sanıyorum ama sayfalar doluyor.

Başım benim değil ancak ağır, sıcak ve darmadağın içi, biliyorum. Ciğerlerimde dolaşırken temiz hava birden yer değiştiriyor rüzgârın yönü, içimde kıyamet var. Ben bilmiyorum. Hem sıcak ve acılıyım hem sağlıklı hem neşeliyim. Hem yokum, hayalim düşmüyor yere. Hem yaşıyorum el üzerinde. Hem görünmüyorum herkesin gözü üzerimde, hem görünüyorum alaca karanlıkta…

Parmaklarım baskısını arttırıyor şakaklarıma. Bu hareketin düşünceleri tuttuğunun sanan var mı? Hem sanıyorum hem sanmıyorum. Bir garibim bu sabah, ama garip miyim aslında bilmiyorum. Ne garip, ne değil, kim biliyor ki?

Sıcak başım, benim değil, uykusuzluk başımın derdi. Akıp giden düşünceler beynimin ürünü. Başımdan uzağım, hem başım var hem başım yok çünkü. Hem kızgınım, kırgınım hem değil. Yüreğimin sıkıntısı bedenin derdi, hırıldayan nefesim ciğerlerim. Parmaklarımın sıkıntısı, ellerin.. Ve yorgun bedenin derdi,  derdim değil. Çünkü bu beden benim değil. 

Ve aslında  hem varım hem yok. Ve hem varım hem yokum  çoktan beri.. Hem yoklukta olmak, hem varlıkta. Hem görünen, hem gizli, hem duygulu, hem duygusuz, hem insan, hem hayal olmak bu mudur acaba?

Parmaklarım sıkmaya devam ediyor şakalarımı. Düşüncelerimi hem tutuyor hem tutmuyor… Kalkıyorum güne karışmam gerek. Kalkan kendim  değil… Acaba kendinin kendisi olan var mı bu alemde, yoksa herkes kendi kendinden uzak mı yaşıyor böyle. Ve aslında kendim neydim? Kendimi özlüyorum çokkk… Hiçbir şeyi özlemediğim kadar ama kendimin kendisi kimdi neydi ya?!

Bu sabah garibim, gariplik neydi bilmiyorum artık, ama ne uykuluyum ne uyanık, ne yazdım ne yazmadım. Biliyorum… İki alem arasında bir salıncaktayım. Bir arşa yükseliyorum bir yerin dibine yönüm. Ne bilmiyorum. Ama hep o orta yerde salıncaktayım. Bir o yana bir bu yana…

& & & & &

İnsan kendine yapar ne yaparsa. Ve en çok yazıklandığım insanın en büyük kötülüğü yine kendine yapması. Hani “Kendine iyi bak” deriz ayrılırken. Bu aslında öylesine söylenmiş bir söz gibi düşse de dilimizden aslında çok ciddi ve düşündürücü bir sözdür. Düşünebilenler için.  Kendine iyi bakmak, doğru beslenmek, doğru yaşamak ve görüşü kurtarmak değildir yalnızca. İyilik, güzellik ve elindekini paylaşmaktır aslında. İnsanın kendine iyi bakması… Aslında tatlı bir söz, içten bir gülümsemedir… Maneviyatı ve  bedenini iyi doğru kullanmasıdır… Gönül kırmamaktır, kendine iyi bakması ve bencil olmamaktır asla. Ve bencillik. Devasız bir derttir. Bugün hem  garibim hem değilim  dedim ya. Hem kendimi arıyorum hem kendimleyim?!

Ve sevgili okuyucularımı şimdi sağlık ve sevgiyle kalalım deme zamanı bu gerçek ama,  ne var, ne yok, değil. Hep birlikte her zaman… Yase

& & & & &

Bu Arkadaşlığın Elidir!!

Bir lise öğretmeni günün birinde derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?”

Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar. “Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!” 

Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:

“Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”

Bazı öğrenciler torbalarına üçer–beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: “Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde… Hep yanınızda olacaklar.”

Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: “Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.” “Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.” “Hem sıkıldık, hem yorulduk…”

Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: “Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, hâlbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir…”

Günün Şiiri

Hayal Bana Yakın Yar Bana Uzak

Hayal bana yakın yar bana uzak
Sevdası başıma dolanır gitmez
Aşkına düşeli yar bana uzak
Yüz bin öğüt versen biri kar etmez
Senin aşkın beni kıldı urusvay
Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
Kabul et kapında beni de kul say
Dost yoluna ölür aşık ar etmez
Ey beni bu derde giriftar eden
Eski muhabbeti kaldırdın neden
Gönül ister kavuşmayı ölmeden
Gül olmasa bülbül ah u zar etmez
Beni yakan yansın aşkın narına
Gönül düştü bir zalimin toruna
Bakmaz mısın bu VEYSEL’in zarına
Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

İSTİYORUM…

İstiyorum gideyim sevdiğimle.
İstiyorum boş vereyim sonu ne olacak.
İstiyorum düşünmeyeyim iyi mi, kötü mü?
İstiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu?
İstiyorum gideyim sevdiğimle.

Bertolt BRECHT

Bir Deniz Kıyısı

Deniz kıyısında ruhlarımız,
Yeminler edilirdi kadere inat
Ve biz yalnızlığı paylaşan iki çocuk..

Hiç olmamış, / Ölmemiş,
Kimsesiz bir rıhtımda,
Bekleyen gemi gibi,
Hiç olmadık
Ölemeyiz biz
Ne sen / Ne ben / Ne deniz

Günün Fıkrası

Gözümün Önüne Getiririm

Arkadaşı Karadenizliye sormuş: “Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?” “-Ben kendi kendime konuşmam” demiş Karadenizli. “Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum”

Günün Sözü

Sen benim tellerime hangi notayı isteyerek vuruyorsan, ben o makamdan inliyorum SEVGİLİ…

Gerçek aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.

Mevlana

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here