Evlilik Nasıl Korunur?

0
129

Değerli okurlarım, çok büyük aşklarla ve umutlarla başlayan evliliklerde bile, ilk zamanlardaki coşku, bir süre sonra yerini monotonluğa bırakır. Bunu önlemenin en önemli yollarından biri çiftlerden her birinin bir birinden ‘bağımsız hayatları’ olduğunu kabul etmeleridir.

Evliliklerde çiftler bazen etraflarında başka insanlar, aktiviteler, benzerleri bulunduğunu nedense unuturlar ve sadece birbirlerine odaklanırlar. Bu anlatılır durum olmakla beraber dışarıya açılan bir pencereniz olmazsa bir süre sonra da birbirinizi boğarsınız.

Eşinizle tanışmadan önce annenizle babanızla, kardeşlerinizle hatta kız arkadaşlarınızla daha fazla vakit geçirdiniz. Şimdi kocanız veya karınız hayatınızın merkezi haline geldi. Yine de değerinizin farkına varın ve ondan bağımsız aktivitelerde bulunun. Sosyal yaşamınız belli çiftlerle geçiyorsa hayatınız çok sıkıcı hale gelebilir, kendinizi evlilik kıskacına girmiş gibi hissedersiniz.

öcal sanat2

Bu sıkıntıları iş ve okul arkadaşlarınızla, komşularınızla, ailenizle ve hatta yeni edineceğiniz arkadaşlarınızla görüşerek aşabilirsiniz. Kayınvalideniz ve kayınpederiniz inanılmaz sıkıcı ve her şeye burnunu sokan tipler olabilirler. Zaman-zaman sizi toplumda mahcup bile edebilirler. Ne olursa olsun onlara saygılı olmalısınız. Unutmamalısınız ki kocanızı onlar yetiştirdiler. Evlenmeden önce, onunla ağız dalaşına girdiğinizde kapıları çarpar, ağlar ve sonra onu öyle bırakır giderdiniz. O da sizin peşinizden gelir binlerce özür diler ve sular durulurdu. Öyle değil mi?

Ama ne yazık ki artık o devir kapandı, kavgalarınızda daha ılımlı olmalısınız ve daha iyi ifade etmeye çalışmalısınız.

İkinizde işlerinizde oldukça başarılı ve bağımsız insanlar olabilirsiniz ama hiçbir zaman birbirinize destek olmayı ihmal etmemelisiniz. Bütçeniz bir olmalı, harcamalar iki tarafın bilgisi dahilinde yapılmalı.

Kocanızın kötü bir gün geçirdiğini hissettiğinizde, onu rahatlatmak, stresten kurtarmak için çaba göstermelisiniz. Onun beğeneceği sürprizleri hazırlamak sizin elinizde. Köylü kadını gibi değil, dekolte giyinin faydasını göreceksiniz. Bir akşam, son derece bakımlı bir şekilde ona kapıyı açıp, sevdiği yemeklerle donattığınız masaya koluna girip götürebilirsiniz. Bundan kolay daha ne olabilir ki? Yeter ki, sizin evinizde ve kocanızda gözünüz olsun.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Merak mı Huzur mu?

Değerli okurlarım, can taşıyan bütün canlılar, öncelikle huzurlu olmayı ve daha sonra da bazı şeyleri merak etmeye başlarlar. Hemen altını çizerek söylemek istiyorum ki; Huzurlu ve Mutlu Olmayanın Merakı da Olmaz! İnsanların yapısında merak kol gezmektir. Meraklı olmak konusu daima olumsuz tezahür etmez. Bizleri rahata kavuşturan, bilgilerimize tavan taptıran icatlar, keşifler olur muydu? Merak edilmeyen hiçbir şey öğrenilemez. Aksini düşünmek bile cehaletimizi ortaya koyar.

Yıllar önce ikamet ettiğim İSSUME’de, 10-12 yaş grubu, Yıldızlar Futbol Takımını çalıştırıyordum. Hepsi de futbol sevdalısı ve futbolu öğrenmek istiyorlar ve bu nedenle de gözlerini benden ayırmıyorlar. Sözlerim bulunmaz Hint kumaşı değil ama çocukların kendileri saygılı ve babaları da bana rica etmişlerdi.

Bu genç çocuklarla antrenman yaparken, hareketsiz kalmam ya da bir yere oturarak onları izlemem söz konusu olabilir mi? Öyle olsa da bir şey gerekmez, bu defa sorular sorarlar, bu sorular çok ilginçtir, cevap vermekte oldukça zordur. Huzurlu olmak çok önemli bir hadise… Sadece huzur denilince aklımıza huzurevleri gelmemeli. Huzurevleri ülkemizde zorunlu ikametgâhlardır. O zavallıların ya kimseleri yoktur ya da var da bakmak istemiyorlar. Bunları yazdıktan sonra bazı şeyleri merak etmeye başladım. Anlatsam mı anlatmasam mı? Anlatmama gerek yok, sizler tahmin ettiniz.

Benim ‘CO’ isimli bir kurt köpeğim vardı. Bahçedeyken sağı solu kontrol eder, asayişin berkemal olduğuna inandığına yanıma gelir ve toprağa uzanırdı. Huzursuz insanlar daima tetiktedir, hiçbir olumlu yaklaşımlarda bulunamazlar. Acaba diyorum, anasını ya da babasını huzurevine bırakanlar huzurlu mudur? Huzurluysa ne kadar? Merak bu ya!

Her hangi bir konuda merakını gideren bir kişi, sonunda rahatlar ve de huzura kavuşur. Ölümde bir nevi huzura kavuşmaktır. Allah onunda hayırlısını versin. Ölümü merak etmenin bir anlamı yoktur, belirtmiş olayım.

Efendim, bir önemli noktayı daha belirtmek isterim. Huzurla mutluluğu karıştırmamak gerekir. Zira insanlar uzun süren mutluluğu kesinlikle yakalayamazlar. Genel olarak bu olanaksız. Aşkta da evlilikte de bu maalesef böyledir. Sık-sık duyarız ya “50 yıldır bir yastığa baş koyuyoruz mutluyuz” diyorlar. Ya öyle mi? O yastığın neresine başınızı koyuyorsunuz merak ediyorum. Yarım asrın tümünde mutluluk düşünülemez ama huzuru çok uzun vadeli düşünebiliriz. Huzur denen hadise ancak yaşlılar için geçerlidir. İki ihtiyarın birbirinden beklentisi yoktur. 50 yıl önce biz ne yapıyorduk demeye de gerek yok, bunu düşünmeyin bile.

Huzurlu olmak için yaşlanmak mı gerekiyor diye düşünmeyin. Yaşlılıkta merak aza çekilmiştir. Gençlerde merak ön saflardadır, fazlaya kaçmamak kaydıyla azıcık meraklı olmakta yarar var. Merak ile huzur, hem ikiz ve hem de düşman kardeşlerdir. Bu anlatımları yaparken zorlanmıyorum. Gençleri bilemem ama her hangi bir konuda ifrata kaçmanın fazlaca bir anlamı olamaz. Her şeyi tadında bırakmamız gerekiyor.

Hızlı yaşamak başkadır, huzurlu yaşamak da daha başkadır. Hızlı yaşayanların torunlarına anlatacağı çok şeyleri olabilir. Huzurlu yaşamı birazcık tadanlar neler anlatabilir, bence meçhul!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Müslüm Gürses’i Özledim

‘Yüce Dağda kar olsaydım’ı söylerdi ki, simsiyah duvar olasınız gelir… Bir ‘Ah Hüseyin’i söylerdi ki, kendinizi Kerbela’da sanırsınız. ‘Bir senden vazgeçmem’i söylerdi ki, dolunayı parçalayasınız gelir… Bir ‘Haydar Haydar’ı söylerdi ki, kendinizi semalarda sanırdınız.

Bir ‘Tanrı İstemezse’yi söylerdi ki, kuşlar tüylerini döküyor sanırsınız. Bir ‘İtirazım var’ı söylerdi ki, sanırsınız yaradan üzülecek. Bir ‘Olmadı Yar’ı söylerdi ki, kendinizi jiletlemeyi düşünürdünüz. Bir ‘Paramparça’yı söylerdi ki, paramparça olacağınızı düşünürdünüz.

Bir çiğköfte yerdi ki, sanırsınız kıtlıktan çıkmış… Bir rakı içerdi ki, sanırsınız dört kişinin yerine içiyor. O dostumdu, O’nu gerçekten çok özlüyorum. Rahat uyu Müslüm, mekânın cennettir inşallah!

Günün Sözü

Aşk Anlatılmaz, Sadece Yaşanır

Öcal’dan İnciler

Bazı Aşklar Bir Bilmecedir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here