Düşle Gerçeği Harmanladık Şiire Dönük

0
67

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Sıcaklar başladı ya, bebeklerde bir huzursuzluk bir huzursuzluk sormayın gitsin. Annelerde bir o kadar huzursuz ki ancak bebeği olan bilir. Bizim apartmanda ve karşı iki apartman da bebekler var birkaç yıl önceki gibi. Onlar büyüdü yerlerine başkaları geldi ne güzel ama ne hikmetse her gece sanki sözleşmişler gibi  hepsi birden uyanıp başlıyorlar ağlamaya, tabi anneleri de uyanıyor. İşte o zaman başlıyor gürültü. Sanki etrafta uyuyan yokmuş gibi. Ayrımına vardım ki aslında bu anneler annelik testinden geçmemişler. Ne bir şefkatli söz ne başka bir şey… Kesin bir “sus” uvv bana kadar gelen bu “sus” emri   tüylerimi ürpertiyor. Bebekleri de kesin çıldırtıyor ki yaygarayı basıyorlar daha yüksek perdeden.  uyuyabilirsen uyu. Sanki aynı evlerde yaşıyoruz! Tam uykuya dalıyoruz tekrar katıla, katıla ağıt! Dünyanın minik mucizelerinden çıkan sese inanmıyorsunuz. İçimden  kalkıp evlere dalıp, bebekleri kucakladığım gibi göklere uçmak geliyor. Özgür ağırlığımızdan kurtulup uçsuz bucaksız gökyüzünde bulutlar arasında  dolaşmak, dolaşmak  bütün sıkıntıları ve sorunları havaya salıp kurtulmak ve sonra yeniden yeryüzüne inmek duvarların arasından süzülüp, onları yataklarına sakin ve gülümseyen bir uykunun koynuna  bırakmak.

Her zaman söylerim anne olmak öyle kolay bir şey değil. Candan can çıkarken bir can kendini diğer cana vermeli. Yoksa annelik yarım kalır. Anne gerçekten anne olmaz yalnızca doğuran olur. Böyle olunca da eksik  çocuklar yetişir ve toplum böyle aileler ile şekillenir.

Bu yüzden annelik eğitiminden geçmeli anne olmak isteyenler diyorum. Ve tabi baba olmak isteyenler. İş istemekle bitmiyor çünkü. Yalnız sevgide işi bitirmiyor. Kesinlikle “ben” bitmeli “sen” olmalı anneler özellikle. En azından  bebek büyüyene dek… Bildiğim, uyguladığım bu ve bir sorun olmadı sevgiyi de savruk kullanmayınca. Ve Ahmet Kutsi Tecer’in ANNELER şiiri dilimden düşmeyince. Hep birlikte anımsayalım.

ANNELER

Dal  bir gün dedi ki tomurcuğuna:

-Tenimde bir yara işler gibisin

Titrerim rüzgarlar keder vermesin.

Anneler beşikten der çocuğuna:

-Acını görmesin gözüm alemde

Teselli demeksin bana son demde.

Bütün ümitleri yel alır gider

Tomurcuk açılır, sel alır gider

Anneler büyütür, el alır gider

Bu şiir den her zaman çok etkilenmişimdir. Özelikle son bölümünden, tomurcuk açılır sel alır gider / Anneler büyütür el alır gider…

Bir tokat etkisi yapar bu gerçek ancak yinede bu kadar karamsar değilim hiçbir zaman. Her zaman tomurcuklar sele boyun eğmeyebilirler, sağlam durarak. Ve çocuklar her zaman ele gitmeyebilirler. El dediklerimizi  getirebilirler biz oluruz o zaman. Ve bu yüzden işte annelik  çok önemli ve dal olmak. Sağlam durmak ve sağlam sağlıklı ürünler verebilmek için.

Ve şimdi içimde geç kalmışlığın ağırlığı var… Hayata geç kaldığım gibi… Ve sevgili okuyucularım  sağlık, sevgi, birlik ve beraberlik içinde kalalım her zaman ve şiirle… Yase

& & & & &

Ben Sen O
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor
ben, geceyi de
Sen, yalnız geceyi görüyorsun,
ben ağaran tan yerini de.

Nazım HİKMET

Yurdum Benim Şahdamarım

Engereğin dişlerine işledim,
Ağu dişlerine
Oluklu, çentik…
Ve vurgun,
Gözleri bir çift cehennem
Burnuna kan tütmüş
Pars bıyığına…
Dağın pulat yüreğine işledim,
Şimşeğin masmavi usturasına
Sevdanı usul-usul
Sevdanı mısra-mısra
Lo ben seni hapislerde sevmişim,
Ben seni sürgünlerde.
Yurdum benim şahdamarım…

Yücende buzul
Ve kar,
Maviş dağ tavşanları
Gün vuranda alaran
Zemheri yılanları
Ve yahut bir hışımla
Öyle çakılan
Sonsuzluğun yakışığı kartallar.
………..
Başım gözüm üstünesin
Suskum, avazım üstüne…
Adından başka silah
Yazgından başka günah
Daha yazmamış
Hiçbir gizli dosyada
Hiçbir açık kitapta.

Günün Şiiri

En Yüksek Kulenin Türküsü
Sevdalar çağı dönsün,
Dönsün geri gelsin

Ah nasıl dayandım nasıl da
Unutamam artık dünyada,
Nice korkular kaygılardı
Uçup gitti göklere.
Bir belâlı susuzluk
Karartıyor damarlarımı.

Sevdalar çağı dönsün,
Dönsün geri gelsin.

Bir çayır gibi tıpkı
Unutulmuş bir kıyıda,
Karamukların, gülüklerin
Boyatıp çiçek açtığı,
O yabanıl uğultusunda
Korkunç pis sineklerin.

Sevdalar çağı dönsün,
Dönsün geri gelsin.

Arthur RIMBAUD

Bulut Mu Olsam
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa? ..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.

Başsağlığı
Ben uzaklarda olmalıyım, çok uzaklarda
Acılar unutulduktan sonra
Dönmeliyim.

Ölümlerin karşısında şaşırıyorum
Ne desem ki
Düşünüyorum.

Kalanları ağlıyor gidenin
Benim gözlerim kuru
Herkes bana bakıyor, biliyorum
İçlerinden geçenleri.

Başsağlığı dilemek
Garibime gidiyor
Ölen öldü, sen yaşa
Küçültmeye benziyor.

Beni böyle kitaplar mı yaptı ne
Kağıtlarda gidenlere içlenip ağlayan ben
Hayattaki ölümlerde put gibi duruyorum.

Ben canavar ruhlu muyum
Bir ölü evinde tek söz söylenmeden
Put gibi duruyorum

kimse anlamaz derdimi
Ben uzaklarda olmalıyım, çok uzaklarda
Bir yakınım öldü mü.

Günün Sözleri

Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olmaz.

Kızılderili sözü

İnsanlar, kötülüğü  arzuları güçlü olduğu için değil, vicdanları zayıf olduğu için yaparlar.

J.S. MİLL

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here