Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

0
54

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Cumhuriyetin kuruluşunun 89uncu yılını bu yılda buruk bir coşku ve sevinç içinde  kutluyoruz. Yüreğimiz buruk, yüreğimiz  kırık. Buna rağmen kutladığımız 89uncu yıl değil, sanki ilk gün, ilk defa kutluyoruz ve bu yüzden, bütün acımıza ve matemimize rağmen olağan üstü heyecanlıyız.

Cumhuriyeti ilk kutluyormuş gibi algılamamıza rağmen, cumhuriyet düşüncemiz ve özümlememiz 1000 yıldan beri kutlanıyormuş gibi olgun çok şükür.

Atatürk, Cumhuriyet  idaresi için; “Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare” şeklidir demiş. Cumhuriyet bize doğduğumuz günden, ailemiz tarafından empoze edilen değerlerin bir isim altında toparlanmış halidir diyorum bende. Bize öğretilenler insanca şeyler olağan üstü değil basit ve çok önemli şeyler. Önce kendine saygısı olan bir fert olarak insana ve haklarına saygılı olmamız öğretildi. Kardeşçe yaşamamız elimizdekini paylaşmamız, kimsenin malına canına göz koymamamız, diline, dinine, inancına saygılı olmamız. Başımıza bir şey gelirse hakkımızı  kendimiz alacağımıza gerekli mercilere başvurmamız  öğretildi. Bunları toparlarsak insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve hukuk değerlerine saygılı diyebiliriz öğretim şeklimize. Bizler bu değerlerle büyüdük ve Atatürk’ün “cumhuriyet yönetimi Türk Milletinin karakterine ve adaletine en uygun yönetim şeklidir” demesi böylece doğrulanıyordu bence. Belki başta bu değerlerin çok farkında değildik. Otomatik olarak bize öğretilenleri yapıyorduk en doğal şekli ile. Ancak yaşa girip büyüdükçe ve dünyanın halini gördükçe doğal olarak kabul ettiğimiz değerlere daha çok sarılma gereği duyduk. Ve cumhuriyetin kuruluş aşamalarını kurtuluşa giden yolun  zor ve sarp olduğunu öğrendikçe daha çok sarıldık değerlerimize…

Atatürk   Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmiştir. Çünkü ülkenin sürekli yenileşme ve çağdaşlaşma içinde olmasını istemiştir. Bizler dünün gençleri ve bu günün ve yarının gençleri  olarak Cumhuriyeti koruyacağız kuşkusuz. Bize emanet edilen ki bu emanet kanla canla, inançla elde edilip günümüze geldi. Onu vicdanımız gibi koruyacağız kollayacağız…

Ve ben deniz, Cumhuriyet çocuğu olmaktan, cumhuriyettin ilan edildiği günde doğmuş olmaktan sevinçlerin ve gururların en güzelini yaşıyorum.  Bugün içim acırken, matem ruhumda yol alırken yinede hep böyle kalmak istiyorum. Ve çok şükür ki, her yıl Cumhuriyetle yaş alırken, biraz daha olgunlaştığımı ve sahip olduğum şeyin değerini daha çok özümlediğimi anlıyorum. Her yıl yeniden doğduğumu ve yenilendiğimi görüyorum. Ve gittikçe daha çok incelip nahifleştiğimi… Boynum kıldan ince kesiliyor Cumhuriyet anlayışı karşısında.

& & & & &

Kurban Bayramı Kutlu Olsun

Ve sevgili okuyucularım, Kurban bayramı bütün İslam aleminde kutlandı ve yeniden kutlanmak üzere yol aldı geleceğe doğru. Ve içimiz dolu yüreğimiz ağır olsa da Kurban kargaşası, bağış  ve seyahat telaşı bayramın geldiğinin  müjdecileri. Başımıza gelen bunca acıya rağmen… Ancak acılarda sevinçlerde insan içindir. Ve gün gelir, hiç bir şey eskisi gibi olmasa da, yürekler ağır, yırtık pırtık olsa da. Üzerinden dökülse eski bir giysi gibi “ah”ımız  yinede bayram kutlanır. Ve içimizde bir kıpırdanma oluşur. İlk günü bekleriz heyecanla, çocukluğumuzun o kaygısızlığı güven ve sevinci içinde.

O zamanlarda da, ilk gün, mezar ziyaretleri için ayrılırdı, kurban kesiminden sonra. Dualarla gidilirdi mezarlığa, tabi ölümü bizim gibi çocuk yaşta öğrenen çocuklar için öyleydi. Ölümü kabul ederdik ama anlamını bilmezdik. Acı  duymadık hiç  çünkü bilmediğimiz bir duyguydu acı çekmek. Yalnızca sevgi ve şefkat yüklenirdik görmediğimiz o kutsal saydığımız mezar sahiplerine. Ancak şimdi yine mezarlar başındayız. İçimiz kan ağlayarak çünkü büyüdük ve öğrendik acının her türünü… O zaman kardeş kardeşi öldürmüyordu. Herkes aynı kubbe altında yaşıyordu, özgür, neşeli ve kaygısızdı gelecekten. Yani biz öyle biliyorduk. Ama belki kaygılıydılar da biz çocuk olduğumuz için kaygılarını görmedik? Belki  gelecekten kuşkuları vardı, kim bilir? Ki büyürken onların bazılarına şahit olduk. Birlikte büyüdüğümüz aynı kaptan yemek yediğimiz. Bahçelerimizi, evimizi, yeşilimizi, mavimizi bölüştüğümüz sevgili arkadaşlarımız bir gün ansızın kalkıp gitti.  Ne olduğunu anlayamadık.  

“Bizim zamanlarda bayramlar” diye başlayan öykülerden hiç hazzetmedim. Her zamanın, kendine has değişiklikleri, mutluluk ve mutsuzlukları vardır. Bizi çocukken mutsuz eden nedensiz ayrılıklar başkalarını da rahatsız etmiştir kuşkusuz. Dünde bu günde… Ve biz her şeye rağmen o zamanlar sokakta oynayan, kedileri köpekleri ve ağaçları olan çocuklardık. Alabildiğine özgürlüğümüz vardı. Dağlarda bayırlarda. Ancak  bizim yaştaki  kuzenlerimiz, aynı yaşta olduğumuz  halde sokak yüzü görmemişler. Şimdi diyebilir miyiz bizim zamanımızda bütün çocuklar sokakta oynardı diye diyemeyiz kuşkusuz. O zamanlarda sokakta oynayan çocuklar vardı şimdide var. O zamanlarda da  sokakta  oynamayan  çocuklar vardı  şimdide oynamayanlar var. O zamanlarda depremler oluyordu doğa yerle bir ediyordu, ülkeleri, insanlar ölüyordu. Yine bayramlar kutlanıyordu. Bazı çocuklar o zamanlarda mahzun yalnız ve kimsesizdi. Şimdide öyle. O zamanda çöp toplayanlar vardı şimdi de. O zamanlarda bayramlar kutlanırdı geleneklere göre şimdide kutlanıyor ancak bazı zamanın gereği olan değişikliklerle. Bu örnekler artırılabilir tabi.

Ve biz şimdi anlayabildiğimiz bayramlar yaşıyoruz büyümenin bize verdiği avantajı kullanarak. Karşı apartmanda ve bizim apartmandaki çocuklar çok mutlu ve cıvıl, cıvıl.  Onlara özenmiyorum onları kutluyorum. Çünkü bizim çocukken yaşadığımız bayramlarda cıvıl cıvıl yaşandı. Her yıl biraz daha olgunlaşarak biraz daha anlayarak ve sonra acı çekerek. Şimdiki gibi ve hayat işte  bu… Küçükler büyür, büyükler daha çok büyür falan. Keşke  olmasaydı diyeceğim acılar var ama ancak acı olmasa nasıl büyücektik? Ve biz büyüdük kirlendi dünya demeyeceğim. Biz kirlenmiş olabiliriz ancak dünya kirlenmedi. Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım. Yase

Günün Şiiri

Zafer Türküsü

Yaşamaz ölümü göze almayan
Zafer, göz yummadan koşarda gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi
Gürleyen sesinle doldur gökleri
Zafer dedikleri kahraman peri
Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir ey delikanlı
Diriler şerefli ölüler şanlı
Yurt için döğüsen başı dumanlı
Her zaman bu sandan, o sana giden

Faruk Nafız ÇAMLIBEL

 

Cumhuriyet’in Faziletleri

Cumhuriyet ilkedir, nizamdır
Herkes bunlara mutlaka uyacaktır
Cumhuriyet devrimdir
Dünya ondan yol bulur
Cumhuriyet laikliktir
Din ve devleti savunur
Cumhuriyet ışıktır
Her karanlığı aydınlatır
Cumhuriyet kelepçedir
Karanlık güçleri bağlayacaktır
Cumhuriyet güneştir
İnsanın kalbini ısıtır
Cumhuriyet bir dildir
Her şahsa kendini anlatır
Cumhuriyet tarihtir
Yüce Türk Milleti onu yaşamaktadır
Cumhuriyet hayattır
O olmazsa yaşanmayacaktır
Cumhuriyet bir dindir
O oldukça ezan sesleri hiç susmayacaktır
Cumhuriyet sevgidir,
Ki evrenseldir
Cumhuriyet SAKARYADIR,
Cumhuriyet DUMLUPINARDIR,
Cumhuriyet KOCATEPEDİR,
Ki bu savaşlar ile
Anadolu! ya kök salmıştır
Cumhuriyet bayraktır,
Cumhuriyet sancaktır,
Bu renk ve şeref ile yaşayacaktır
Cumhuriyet; toptur, tüfektir,
Kafasızların beynini,
Kalpsizlerin kalbini parçalayacaktır
Cumhuriyet; mermidir,
Her düşmana sıkılır
Cumhuriyet Ayşe’nin, Fatma’nın,

Hasan’nın, ve Bekir’in kalbidir
Ulus olmazsa o olmayacaktır
Cumhuriyet devrimdir
Halk bunu anlamaktadır
Cumhuriyet Vatan demektir
İnanmayanlar var ise; kahrolup yok olacaktır
Cumhuriyet ANKARA demektir
O Cumhuriyetimizin başkentidir
KIYAMET KOPUNCAYA KADAR DA
İNANIYORUM YAŞAYACAKTIR
YAŞATILACAKTIR.

Bekir GEDİKOĞLU

Günün Sözü

“Türkiye devletinin şekl-i hükûmeti cumhuriyettir.”

Mustafa Kemal ATATÜRK

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here