Bugün Nostalji Yaşayalım…

0
282

İskenderun, “eski yaşantısını” devam ettiren nadir şehirlerimizden sayılır… Konumuna yönelik değişiklikler olsa bile… Görüntüsü bize yeter. Benim gözümde hep o tatlı balıkçı kasabasının şekli şemalı var. Kırk yıl öncesi neyse şimdi de aynısını yaşamak mümkün… Geçmişte olan şeylerin çoğu hala aramızda dolaşıyor. Mesela bir bayram öncesi yaşananlar tıpkı eskisi gibi… Telaşının tam içinde olduğumuzu bildiğimiz halde…

Bizler gelenek ve göreneklerimizi sürdürmeye istekle devam ederiz. Her ne kadar giydiğimiz pantolonlara örgü yaptırdığımız yırtıklar… Ters yüz yaptırdığımız ceketler.., Süslü bisikletler… Yamalı ayakkabılar… Cep telefon çılgınlığı olmasa dahi.. Ruhumuzun güzellikleri onlarla birlikte yaşar. Cuma günü bayram günlerinden ayrıcalığı yok sayılır. Her Cuma hala Camilerimiz dolar taşar. Pazar günü kilisenin çanları çalmaya devam eder. Bir günün ibadeti insanlarımıza huşu içerisinde güzellikler sunar.

Kendimize ait sandığımız yerlerde dolaşırken… Bir yerlerde eski ile bir olduğumuzu anlayamadan öylece yolumuza yürür gideriz… Çayı yudumlarken içtiğimiz mekân hâlbuki aynen ve vaki eski yerlerden biri… Fırından ekmek alırken… Bilmeyiz oranın da çok eski bir fırın olduğunu…

Asmalı kahvenin asmaları yok olsa da… Çay ocağı yine bizleri yanına davet eder. Çarşıları yine aynı yerde durup duruyor… Yeni binalar arasında kaybolduğunu sandığımız… Ayakkabıcılar, Basmacılar, İnci-Boncuk satanlar, Peynir-Çökelekçiler… Yine aynı yerdeler… Teknoloji ve yeni neslin bakış açılarıyla biraz daha mekânlar renklenmiş işte hepsi o kadar…

Cadde ve sokaklar genişletilmiş mi? Yok hepsi yerli yerinde duruyor. Konya ve İskenderun… Türkiye’nin en fazla bisiklet sürenlerin yeriymiş bir zamanlar… Şimdilerde; bisikletlerin yerine motorlu araçlar sardı dört bir yanımızı… Cadde ve sokaklarımızın yanları yönleri araçlarla kitlenmiş… Nefes alamıyoruz… Sıkıntımız onların hızla hayatımızı alt üst etmesi, bizleri çılgınca sinir yapması… Önlemleri alınmayacak kadar müsrif yaşantı içerisindeyiz… Çöp bidonları atık ekmek dolu…

Yazı yazarken bu kör olasıca sinir beni kendine esir alsa da bir çırpıda ondan kurtulmam gerek olduğunun farkına varıyorum… Modern alış veriş merkezlerinin sayıları artıkça yine aktarlara uğramadan edemiyoruz… Uzun çarşı kısa çarşı yine yerli yerinde… Balıkhanemiz biraz ileriye gitti.. Kasaplar şehrin değişik semtlerine dağıldı… Kelle bumbar ararsanız, yeri çok basit Numune’de eski mezarlığın yerinde istemediğiniz kadar bol… Ütülenmişi temizlenmişi tezgâhta müşteri bekliyor.

Şimdi her şey bir yana “Cürcümetli çarşı” oda yerli yerinde duruyor. Belediye Başkanımıza desem ki “Gel şu cürcümetli çarşıyı yeniden hayata geçirelim…” Beni dinlemez. Hatta; ”Nuri baba şimdi nereden çıkarttın bu cürcümetliyi” der ve güler. Cürcümetli çarşıda çoğu dükkânların yerinde yeller esse de bazı dükkânların en önde gelenleri hala orada görevlerinin başında… Bahar kebap salonu, Humusçu Behzat, Künefe imalatçısı onun tam olduğu yerde… Bir zamanlar bu cürcümetli çarşı; İskenderun’un en can alıcı damarıydı… Orada ne ararsan ara muhakkak bulurdun.

Hamam yerinde.. Kayserililer gitti ama Kunduracı Ali’nin oğlu Nihat yerinde… Altındişler adres tarifi.. Kerim amca tarihe meydan okuyor. Cumhuriyet Meydanı eski ihtişamında.. Yanında öylece sallanarak duran; Eski Adliye Binası ayakta durma savaşında.. Yıkıldığı an.. İskenderun’da beraberinde yıkılacak. İşte o zaman cürcümetli yok olacak. Bizden sonra gelen kuşaklar neye göre kendilerini belirleyecek şimdilik bilmiyorum. Bölgemizin bağrından kopup gelen kimse yok ki derdimizi anlasın…

İskele aklıma geldi; Yapandan yaptırandan Allah razı olsun! Geçenlerde ziyarete gittim. Nede güzel olmuş.. Oturdum banka öylece düşündüm durdum. Yanımdan koşarcasına koşup geçen sarışın bir çocuğa baka kaldım. Bir an ona içimden bağırmak geçti sustum. Sanki o bendim. Yalın ayak koşar hali. Üstünde eskimiş bir şort denize atlarken onu izledim. Sonra ilerdeki teknelerde bulunanların ona doğru madeni paralar attıklarını gördüm.

Yine her şey eskisi gibi… Değişen yeni ve modern bir iskele hepsi o kadar. Denizde yüzen çocuk ve iskele üzerinde balık yakalayanların hepsi aynı kişiler. Eski ve yeni kuşak bir birine kaynaşmış sanki… İskeleden Cumhuriyet meydanına doğru baktım… Etrafta bulunan tahta masa ve sandalyeler kaybolmuş… İnsanlar bir yerlere oturmuş denizi seyrediyor… Tahta ve kürekli kayıklar kaybolmuş.. Tıradacılar yok.. Emmi garip yok ama deniz orada.. Ona doğru koşan çocuklar var…

Deniz içe doğru doldurulmuş olsa da.. Geniş ferah bir sahil güzergâhı insanı yanına çağırıyor. Palmiyeler arasında kızlı erkekli dolaşanlar sessizce yine kaçamak yapıyor. Geniş yelpaze gibi dalları onları muhafaza altına almış. Büyülü mekânlara hapsetmiş… Yanından geçenler onları görmeden geçiyor. Akşamcıların bıraktıkları izler çimler üzerinde.. Seslerini duyar gibisiniz.. Yavaş ve derinden aldıkları homurtulu nefesleri; Hafifçe esen nemli rüzgârın sesinde gizli… Nargile fokurdatanlarını içine çekenleri etrafımda bir ara aradım durdum. Aman dedim sigara sağlığa zararlı..Ne gereği var şimdi desem.. Bu zıkkımın çaresizliği ensem de…

Cumhuriyet meydanı gözlerimden kaybolurken..Akşamın serinliği bedenimi sardı. Yeni bir İskenderun var karşımda… Ama yine eskisi gibi yanı başımda benimle beraber… Aslında benim sır küpüm… Sevincim desteğim canım cananım bu şehir…

Bir ara öksürdüm. Gözlerimin içinden çıngıllar çıkar gibi oldu. Tutundum bir yere… Karşı gazinodan müzik sesi geliyor sandım. İyice baktım; Koskoca bir apartmanın balkonunda birileri bir şeyler silkeliyordu. İskenderun’da eğlence yerleri bar pavyon kapanalı hâlbuki yıllar oldu… Sesleri kulaklarıma öyle işlemiş ki.. Hala onlar kulaklarımda!

İskenderun yaşantımızın vazgeçilemediği bir kent olarak ilerde de yerini alacak. Şu an eski günleri çağırsam değişen bir şey olmaz… Bugünü dün gibi yaşayanlar daha eksilmedi aramızdan… Ondandır… İskenderun ile bir olan ne nesiller vardı. Var olan nesillerde bir gün kaybolacak… Yeni nesiller bizim duyduğumuz müzik seslerini hep duyacak… İskenderun’da yine akşam ve sabah olacak. Memleketimizin güzellikleri arasında; Sağlıklı ve uzun yaşamlar hep bizimle birlikte olsun…

Not: Tüm Annelerin “Anneler Günü”nü en derin hürmetlerimle kutlarım…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here