Ahilik Haftası Kutlu Olsun

0
36

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni öğretim yılı başladı ya, sitede kimsecikler kalmadı artık. Havuz sessiz, deniz sessiz, çarşı pazar inadına tıklım tıklım… Dikkatimi çeken en güzel şey ise, okulların önü sıra sıra dizi dizi bisikletler, çocuklar okula bisikletle geliyor. Onlarca bisiklet yan yana bekleşiyor. Doğrusu keşke bizim okulların kaldırımında veli ve servis araçları yerine bisikletler dizi olsaydı. Hem çocuklar daha özgüvenli olurdu, hem de etraf boşuna kalabalık olmazdı. Tabi bunun için bisiklet yolu da lazım. Sanırım o da oluyor yakında şehri boydan boya kaplayacak bisiklet yolu olacak aldığım haberlere göre, hadi hayırlısı diyelim.

Ve sevgili okuyucularım sonbahar geldi resmen. Bu sabah yağmura uyandık maşallah bir yağdı ki oh toprak nihayet doydu. Karşımızdaki dağlar, taşlar, ağaçlar, yıldızlar, bulutlar bir anda pırıl pırıl oldu. Doğrusu yetişemiyorum resim çekmeye mizanlara saniye başı değişiyor ve renkler, o renkler yok mu her şeyi unutturup dilimi lal ediyor.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım içinde bulunduğumuz hafta aynı zamanda ahilik haftası. Birlik ve beraberliğe, doğruya, paylaşıma, adalete ihtiyacımız olduğu bir zamanda, Ahilik haftasını kutlamak ve ahilik ruhuna göre yaşamak çok önemli. Ve kendimizi insan olarak sınamak ve sorgulayabilmek için de önemli bir zaman dilimi.  Yani bu özel ve güzel öğretinin aslında bugün neresindeyiz, bu felsefenin ne kadarını kavrayabilmişiz diye de sorgulayabilmek için bir fırsat diye düşünüyorum.

Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran’a Ahi Baba da denir.

Ahilik Sözcüğünün Kökeni

Bu konuda esas olarak iki iddia mevcuttur. İlk iddiaya göre kelime Arapça kökenlidir. Buna göre “Ahi” kelimesi Ahiyye’nin tekili olan “ah” kelimesine birinci tekil “ya”sı ilave olunarak “ahi” şeklinde telaffuz olunmuş halidir. Bu fikre göre ahi’nin sözlük manası “kardeşim” demektir. Bu iddianın güçlü yanı, Ahiliğin ilk olarak Araplarda Fütüvvet Teşkilatı adıyla çıkması, dolayısıyla Ahilik ile ilgili terimlerin Arapça olması gereğidir. Ancak bu kanıt yeterli değildir.

İkinci iddiaya göre Ahi kelimesi Türkçe Akı kelimesinin zamanla değişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu görüşün haklılık payı oldukça yüksektir. Zira bu kelimenin Ahi birlikleri içinde zaman zaman Ahi Baba şeklinde ifade edildiğini görüyoruz. Buna göre kelimenin Arapça manası ile düşünüldüğünde “Kardeşim Baba” diye bir tabir uygun düşmüyor. Fakat Divânu Lügati’t-Türk’te akı, eli açık, koçak, selek, cömert, yiğit, delikanlı gibi manalar ifade eden Akı kelimesiyle düşünüldüğünde “Ahi Baba” tabiri daha mantıklı görünüyor.

Ahi Evran ve Ahilik Teşkilatı’nın Kuruluşu

Orta Asya’da hüküm süren Oğuz Yabgu Devleti yıkılınca, Oğuz Türkleri yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu’ya göç etmeye başladı. Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ediyorlardı. Dolayısıyla Orta Anadolu’nun Türkleşip İslamlaşması hızlı olurken, şehirlerde bu dönüşüm yavaştı. İslam dini de, yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. İşte bu sebeple, göçebe Türkmenlerin İslamlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle Ahi teşkilatı Anadolu’da kuruldu. Kısacası Anadolu’da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere kadar teşkilatlanması politik ve sosyo ekonomik bir mecburiyetin ürünüdür.

Ahiliğin Kuruluşu ve Anadolu’da Yayılışı

Bazı araştırmalar Ahiliğin Kırşehir’de ortaya çıktığını ileri sürer. Diğer bir görüşe göre, Bağdat’ta büyük üstadlardan ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.

Tarihi kaynaklardan, Ahi Evran zamanında Anadolu’nun şehir ve kasabalarında ortaya çıkan Ahi kurumlarının, Ahi Evran’a bağlı merkezi bir teşkilat olabileceği imajı çıkıyor. En azından bu kurumlar, onun koyduğu ilkelere bağlı kalmış olmakla, manen Ahi Evran’ın liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri gibidir.

Ahilik Teşkilatı’nın sonuçları

Ahilik, Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır. Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır. 13. yy’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazandırmıştır. Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda kendi otoritesini yürütmüştür.

Ahiliğin 7 Kuralı

Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir;

1-) Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak.
2-) Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak.
3-) Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
4-) Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
5-) Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak
6-) Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, marifet kapısını açmak
7-) Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak.

Ahilik Teşkilatının Özellikleri

Ahilik Teşkilatı, Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra, askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuş, aynen Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarında olduğu gibi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde de etkin rol oynamışlardır. Aşıkpaşazade Derviş Ahmet, Osmanlı’nın kurulmasında etkin olan dört unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilatı’na mensup şeyhlerdir.

Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

Günün Şiiri

Unutulmuş Bir Yaz İçin

anımsa bizim unutulmuş bir yazımız vardı

kıyısından çocukların dokunarak geçtiği

yaz kirli denizlerin körfezine çekildi

biten o yaz mıydı düşün istersen

bir taşra melankolisine kaptır kendini

-şimdi anımsanması gereken birşeyler vardır

bir çığlık kadar sessizlik de anımsanır

hoyrat sevinçlerle sularında yüzülen

olağan duygularla yüreği örten

bir aştan geriye suskunluk kalır-

yazdan ne kaldı sana yazdan ne kaldı

birkaç dize ölü ozanların gezindiği

kimsesiz romanlara sığınan yürek ağrısı

denizle aranızda ortak dil gibi

usulca çoğalan yaz kederleri

-her zaman paylaşılan duygular vardır

yeri gelince ölümler de paylaşılır

bölüşmek bir ölümü dostluğu ve şiiri

benzemez beyaz evlerden mavi sulara

aynı pencereden iki yabancı gibi bakmaya-

yaz bitti mi diye sorma yaz çoktan bitti

yedeğinde karartılmış sevgiler taşıyarak

nasıl özlendiğine tutkunlar gibi şaşarak

korkarak geldiği yollardan geri dönmeye

sıradan geçen bir yazın yanına gitti

-bir aşkta sıradan yazlara da yer vardır

sıradan bir aşkın sözlüğü gittikçe daralır

artık ne fısıltı gibi ilk ürpertiler

ne geceyarısının büyülü güzelliği

ayrılıklar gelir kapımıza dayanır-

incelik gibi bu şiiri bıraktı yaz giderayak

bir ozan olsam bana sorulmaz derdim

sorulsa da o yazdan inceliğin hesabı

yazık ödenmemiş bir borç gibi karşımda

uçucu bir yazdan kalanların toplamı

-de ki o umutsuz duruşunun ardında

kendinden bile sakladığı yaraları

gün gelir onulmaz özlemler gibi

ıslıkla söylenen bir aşk türküsü olur

unutulmuş yazın kırgın yolcusu

sevdalı yüreğini kıyıya vurur.

Haydar ERGÜLEN

Günün Sözü

İnsanoğlu hiç de kötü olarak yaratılmamıştır; ama hastalandığı gibi kötüleşir de.
F.M. AROUET VOLTAIRE

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here