Doç. Dr. Selin Sayek Böke; “Yeni Bir Kalkınma Stratejisi ‘Hayır’la Yazılabilir”

0
193

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Doç. Dr. Selin Sayek Böke; “Yeni Bir Kalkınma Stratejisi ‘Hayır’la Yazılabilir”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Doç. Dr. Selin Sayek Böke, geçtiğimiz hafta sonu Arsuz’da düzenlenen ‘Yerel Kalkınmada Arsuz’ konulu panele konuşmacı olarak katıldı.

Arsuz Belediyesi ve Mimarlar Odası İskenderun Temsilciliği işbirliğiyle düzenlenen panele CHP’li Böke’nin yanı sıra, Siyasal Bilgiler Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Çağatay Keskinok, Başkent Üniversitesi Tasarım ve Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Mimar Ali Ulusoy da konuşmacı olarak katıldı.

Bilfen Okulları Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha ve eşi Selda Culha, Mimarlar Odası İskenderun Temsilcilik Başkanı Koray Tanın, CHP Arsuz İlçe Başkanı Faik Çekin, CHP Hatay Milletvekili adayları, meslek oda başkanları, muhtarlar, meclis üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, şehir plancıları ve çok sayıda vatandaş da katılım gösterdi.

Panelde ilk olarak konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Doç. Dr. Selin Sayek Böke, kalkınmanın başarılı olabilmesi için yerel ve genel kalkınmanın birbirine uyumlu ilerlemesi gerektiğini vurgulayarak; “Yerel kalkınmanın başarıya ulaşmasının en önemli yolu, genel kalkınma stratejisi ile yerelde uygulanacak politikaların birbirine uyumlu olmasıdır. Türkiye’de yeni bir genel kalkınma stratejisi ve o genelin içerisinde uyumlu bir yerel strateji yazılacaksa eğer önce toplumda bireyin demokrasinin öznesi olduğu önemsenmelidir. Her birimizin kalkınmanın öznesi olduğumuzu ve bu kalkınmanın öznesi olmaktan hareketle demokrasinin öznesi olduğumuzu ve içinde yaşadığımız topluma dair kafa yorma ve o toplumu dönüştürmek değiştirmek ve daha iyiye taşımak için paydaşı olmak için mücadele vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Eğer yeni bir strateji yazacaksak Türkiye için her şeyden önce yerelden katılımcılıkla başlayan, yereli genele katmak üzere bir demokratik çerçeveden yürüyen yeni bir siyasi anlayışa ihtiyacımız var” diye konuştu.

İnsana yatırım yapmanın önemine vurgu yapan Böke; “Bugün içersinde bulunduğumuz Türkiye ekonomik koşulları, maalesef benim çizdiğim kalkınma stratejisinden çok uzak. Bugün Türkiye’nin kalkınma stratejisi olduğundan bile bahsetmek mümkün değil. Bu nedenle 16 Nisan bir fırsata dönüşüyor. Fırsat ne derseniz? Esas 16 Nisan ülke için büyük bir yük. Hiç ihtiyacımız yokken bütün ülke bir rejim değişikliği tartışmasına girdik. Ama aynı zamanda bu değişikliği tartışıyor olmamız ve orda kullanacağımız oy tam da olmayan kalkınma stratejisini yazmak için ve bunu talep etmek için büyük bir fırsat. Çünkü bir kalkınma stratejisinin ortaya çıkması için her şeyden önce ortak aklı önceleyen, katılımcı, şeffaflığa imkan veren özgürlükçü demokrasi çerçevesine ihtiyacımız var. 16 Nisan’da Türkiye’nin karşısına konan sandık özgürlükçü bir demokrasi ile otoriter bir yapı arasında karanlık ve aydınlık kadar, siyahla beyaz kadar birbirinden farklı iki yolu koyuyor.

Biz eğer yeni bir kalkınma stratejisi yazacaksak ve bu kalkınma stratejisi tarif ettiğim gibi bireyi katan, ortak akıl üreten, insana yatırım yapan bir çerçeve olacaksa bunun olmazsa olmaz bütünleyicisi özgürlükçü demokrasidir. O zaman yerelden başlayan yeni bir kalkınma hamlesi için bizim 16 Nisan’daki fırsatı bireysel olarak iyi kullanıp, siyasetin öznesinin biz olduğumuzu siyasetçilere hatırlatmak için burada 16 Nisan’da ‘Hayır’ları çoğaltan ve özgürlükçü demokrasiye büyük bir ilk adımı atan bir festivale dönüştürmemiz lazım.

Bölgesel gelişmişlikteki farklılıkları ortadan kaldırma, kalkınma stratejisinin temel hedeflerinden biri olmalıdır. Ama bölgesel eşitsizlikleri ortadan kaldırırken, farklılıkları ortadan kaldıran değil, o farklılıklardan zenginlik yaratarak eşitsizlikleri ortadan kaldıran bir genel anlayışa ihtiyaç var. Yani yereli tanıyan, yereli dinleyen ve yerele çözüm ürettiren bir merkezi yönetim anlayışına ihtiyacımız var. Merkezden dayatan değil, yerelden dinleyen ve yerelin ihtiyaçlarına merkezden destek veren bir anlayışa ihtiyaç var. Bu nedenle 16 Nisan yarınlara dair aydınlık bir hikaye yazma fırsatını Türkiye’nin karşısına çıkarıyor. Hayırları çoğaltmazsak eğer ne yeni bir kalkınma stratejisi yazılabileceğini, ne de ortaya çıkacak kalkınmanın bizi içine katan, katılımcılığı besleyen ortak aklı besleyen ve bu ortak akıldan ortak üretim yaratacak imkanlar doğuracağını düşünüyorum. Eğer aydınlık bir gelecek istiyorsak, siz Türkiye’yi değiştirebilirsiniz. Bir oyla, bir hayırla yerel kalkınma hikayesini de, genel kalkınma hikayesini de siz yazabilirsiniz. Onun için hepinize hayırlı bir gelecek diliyorum” şeklinde konuştu.

Panelde, Selin Sayek Böke’nin ardından panelistler tarımsal kalkınma ve turizm potansiyeli, Sokak Sağlıklaştırması, Koruma Kanunu Olanakları, Kalkınma Ajansı Olanakları, Avrupa Birliği Fonları, Arsuz açısından planlama süreci, 1/5000 çalışmalarına katkı ve belediye olanakları gibi konularda katılımcılara bilgiler verdi. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here