Yüksel; “Bu Bilinçli Bir Cinayettir”

0
28

CHP’li Yüksel, Gerekli Tedbirlerin Alınmadığı İçin Maden Kazasının Yaşandığını Öne Sürdü…

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel, bu hafta düzenlediği basın açıklamasında Amasra’da yaşanan maden kazasına ve çıkarılan ‘Dezenformasyon Yasası’na değindi.

Yüreklerimizi yakan maden kazasıyla karşı karşıya kaldığımızı söyleyen Yüksel, kazada yaşamını yitiren maden işçilerine Allah’tan rahmet yakınlarına da sabır ve başsağlığı dileyerek sözlerine başladı.

Bu kazaların ‘kader’ olmadığının altını ısrarla çizen Yüksel; “Yüreklerimiz yandı, acısını içimizde hissettik. Bu alın teriyle yerin 200-300 metre altına inen madencinin kaderi değil. Bu madencinin kaderi olamaz, fıtratı olamaz. Bu iş, kaderde var denip de geçiştirilemez. Dinimizde, kutsal kitabımızda bahsedilen kader tabiat olayları için kullanılmıştır. Dünyada neden bu kadar maden kazası olmuyor. Yarım asırdır maden kazasıyla karşılaşmayan ülkeler var niye çünkü insana değer veriyor, çünkü alın terine emeğe değer veriyor, çünkü her türlü tedbiri alıyor ve hiçbir şeyi insan canının önüne koymuyor. Onun için biz bu kazalarla karşılaşıyoruz, bir bakıma cinayetlerle karşılaşıyoruz. Tedbir almıyoruz, çaresini bulmuyoruz. Sayıştay raporları 2019-2021 yılında uyarısını yapmış, ‘burada her an bir kaza olabilir, bunun tedbirini alın’ demiş, çaresini bulun demiş. Ne yapmışlar kulak arkası edilmiş. Bile bile bir cinayete gelmesine çanak tutmuşlar.

Her maden kazası sonrası ‘kader’ dediler. Kadere inanmış kullarız dediler. Peki buradan sormak istiyorum; işçinin, emekçinin, eve ekmek götürenlerin kaderinde bu var da sizin kaderinizde niye yok? Sizin kaderinize zenginlik, servet, yatlar, katlar, gemi filoları mı düşüyor? Bu nasıl bir kader? Nasıl bir kaderle karşı karşıyayız? Burada kader değil, ülkeyi yönetenlerin iş bilmezliği, yönetemezliği, savrulması, aymazlığı ön plana çıkıyor, bu kadar olamaz, bu fıtrat hiç olamaz.

Kendilerine gelince her şeyin en iyisi garibana gelince bu işin fıtratında var, bu işin kaderinde var deyip olayı geçiştirecekler. Bunu asla kabul etmiyoruz. Bunu kimsenin de kabul etmemesi gerekir. Bu katliamların nedeni bir türlü doymayan, rant, para kazanma hırsı, tedbiri almadan, çare bulmadan, işçinin, emekçinin, alın teri dökenin sırtından daha çok para kazanmak için yapılan bir aymazlıktır. Bu bilinçli bir cinayete sebep olmaktır, yol açmaktır. Sayıştay raporlarına rağmen hiçbir önlem alınmamışsa, bir çare bulunmamışsa bunun adı bilinçli cinayettir. Bütün bu haksızlıklar için, adaletsizlikler için sesimizi yükselteceğiz, çaresini bulacağız, daha iyisini bulacağız. Peki çare ne? Çare bu düzeni değiştirmek, hakça, eşitlik içerisinde, adalet içerisinde yeni bir düzen kurmak! İnsanların işe ölüm korkusuyla değil, gönül rahatlığı ile gidebileceği, bu cinayetleri önlemek için her türlü tedbirin alındığı yeni bir düzen kurmak! Bu düzenin adı hakça bir düzen, adaletli bir düzen, eşitlik içerisinde bir düzendir. Bu düzeni kurmak zorundayız. Bu hakça paylaşan, adaletçe yaşayan bir düzeni hep beraber kurmak zorundayız, kurmalıyız ve kuracağız” şeklinde konuştu.

“Sansür Yasasıyla Karşı Karşıyayız”

Çıkarılan ‘Dezenformasyon Yasası’nı ‘sansür yasası’ olarak nitelendiren Yüksel; “Bir sansür yasasıyla karşı karşıya kaldık. Amaç susturmak, korkutmak, sindirmek… Şunu unuttular; Türk milleti ilelebet özgürdür! Bu yasa çıktıktan sonra hazırlayanlar ortaya çıktı. İtiraf ettiler ki; ‘Biz bunu Amerika’ya danıştık, Amerika büyükelçisi ve yetkilileri ile görüştük, onların da bilgisi vardır.’ Hiç utanmadan, sıkılmadan bu açıklamayla karşı karşıyayız. Bu yasa çıktıktan sonra bir kısım insanımız, bir kısım vatandaşımız biraz sessiz kalmayı yeğledi. Ben buradan altını çizmek istiyorum; bizler korkmayacağız, sinmeyeceğiz, geri adım atmayacağız. İstiklal Marşı’nı söylerken ne diyoruz, ilk kelimesi nedir, ‘Korkma!’ Korkmayacağız, yılmayacağız, herhangi bir konuda düşüncemizi ifade edeceğiz, korkmadan, yılmadan konuşacağız.

Allah’ın verdiği dili, aklı, zekayı ve gözü sonuna kadar kullanacağız. Haksızlık karşısında, adaletsizlik karşısında, eşitsizlik karşısında susmadan konuşacağız. Onun için konuş Türkiye diyorum. Hiç kimse hiçbir kaygıya kapılmasın, anayasamızın 26. maddesi çok açık ve net, noktası ve virgülüne dokunmadan okumak istiyorum; ‘Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.’ Anayasamızın verdiği bir haktır. İnsan olmanın verdiği bir haktır. Konuşacağız, geri adım atmayacağız ve yılmayacağız. Onun için her türlü olumsuzluğa, adaletsizliğe karşı, konuş Türkiye, konuş Türkiye diyorum” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here