Yarı Yıl Tatili Başladı

0
81

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yarıyıl tatili başladı. Karnelerindeki notlardan sevineler, üzülenler, velilere verilen öğütler, öğrencilerden ikinci dönem için alınan sözler derken tatil günleri hızla akmaya başladı bile. Geçen yıl yarıyıl tatilini dört gözle beklemiştim. Çocuklar İskenderun’a gelecek diye. Ancak bu yıl birlikte olduğumuz için beklentimiz değişikti. Tatilde birlikte ne yapabiliriz babında. Tiyatroya gidebiliriz, biletler önceden alındı bile. Sahaflarda saatlerce dolaşabiliriz birlikte ve “erken dönmem lazım ders çalışacağım” diye telaş yapmadan.

Ve istediğimiz kadar uyuyabiliriz. Ve biz bunu yapıyoruz şu an. Nerdeyse öğlen oldu Berke hala yatıyor. Kimsede ona dokunmuyor her sabah gün ağarmadan uyanıp okula gidiyor çocuk bu karda kışta varsın azıcık uzun uyusun diyoruz ama abartmasında tabi. Bu yılda teşekkür belgesi aldı benim selvi boylum. Gurur kaynağım, az çalışır iyi not alır çünkü entelektüeldir, genel kültüre derslerinden daha çok yer veriyor hayatında ve sorgulayan bir yapısı var. Bazen ters düşüyor çokbilmişliği ama yarışma programların da herhangi bir soruda takıldığımız zaman “Berke yetiş” diye bağırıyoruz yinede.

Dilerim ömrünce yardıma muhtaç olanlara böyle yetişsin entelektüelim, paylaşımcı, sevecen, neşeli yapısını, davranışları ve okudukları ile beslesin, büyütsün, paylaşsın. Bütün öğrencilere bunu diliyorum. Ve bana hayata ara vermek gibi gelen bu günleri gönüllerince geçirsinler diyorum bütün öğrenciler…

& & & & &

ESKİ ADLİYE SARAYI

İskenderun’un simgesi olan eski adliye sarayı anladığım kadarı ile rehberlik ve araştırma merkezi olarak kullanılacakmış. Hadi ya dedim okuduğumda haberi. Birçok defalar bu konuda konuşmuş fikir bildirmiştik, bazımız butik otel bazımız, müze bazımız kütüphane bazımızda sanat merkezi olsun demiştik. Ama aklımıza hiç rehberlik ve araştırma merkezi gibi bir şey gelmişti.

Kuşkusuz rehberlik ve araştırma merkezine ihtiyacımız var bu çok güzel bir şey ancak başka bir binada da bu gerçekleştirilebilir diye düşünüyorum.

Biz ilk baştan 24 saat açık kalabilen bir sanat merkezi olması yönünde fikir bildirmiştik. Ve öyle olmasını bekliyorduk, ya da en azından bir butik otel.. Konumu ve tarihi değerini, yapısının zarafetini düşününce ama tabi herkesin bir fikri var bu konuda, bende sayın Dudu’ya katılıyorum halkın görüşleri ve istekleri göz önünde bulundurulsa çok daha iyi olabilir diye düşünüyorum…

Ve Sevgili Arkadaşım Semir Bey…

Semir bey yine çok güzel bir konuya parmak basmış. Kesinlikle yazdıklarına katılıyorum özellikle burada (İstanbul) karşılaştığım insanlar bu yanlışı çok yapıyor. Nerelisin? diye bir soru gelince. Antakyalıyım demiyor kimse direk Hatay diyor. Sanki Antakya’nın diğer adı Hataymış gibi. Hep kendime sormuşumdur neden bu insanlar Samandağlıyım ya da Harbiyeliyim (defne) ya da Antakyalıyım demiyorlar diye. Hatta bazı İskenderunlu arkadaşlar bile “Hatay” diyor. Sanırım, kimse direk doğduğu ilçeyi ya da ili söylemek istemiyor baştan savmak için Hataylıyım diye kestirip atıyor. Bazen psikolojik bir vaka gibi algılıyorum bu davranışları sanki kendinden kaçar gibi? Basın ve diğer kimselerin bu yanlışı sürdürmesi de bence kestirip atmak içindir diye düşünüyorum.

Sevgili Semir Bey. Bizler aslında sorgulayan vatandaşlar değiliz neden, niçin, nasıllarımız çok azdır. Dilimiz böyle alışmış, doğru yanlış fark etmiyor. Oysa o dilimizin ezberlerini bozma zamanı çoktan geldi ve geçiyor bile. Dilimize takılmış o kadar çok yanışlar yapıyoruz ki saymakla bitmediği gibi ayrımında bile değiliz.

& & & & &

CHP VE HUZURSUZLUK…

Yani bir türlü iç huzursuzluk bitmiyor CHP’de. Şimdide İzmir Milletvekili sayın Birgül Ayman Güler’in Mecliste söylediği sözler ile çalkalanıyor parti. Bu sözler söylenirken ekran başındaydık. Haberleri izliyorduk, önce düzgün giden konuşma birden sertleşti ve sonrasında bu ne söylüyor dedik? İrkilerek! Ne demek istediğinden kuşkumuz yok ancak sözlerin söyleniş tarzı ve görünen anlamı hiçbir şekilde hoş görülemezdi bence. Ve kendi kendimizi yedik ekran başında. Biz hata yapabilir ama bizi temsil edenler ağızlarından çıkan sözleri tartmak zorunda. Her tarafa çekilebilecek sözler her zaman insanın başına bela olabilir. Herkes her şeyi aynı şekilde anlamalı sizin ne kastettiğinizi kimse tahmin etmek zorunda değil. Söz sahibi kimseler anlaşılır ve esneklik payı olmayan cümleler kurmak zorundadır ya da konuşmasın, her yanlış partiyi etkiliyor çünkü. Ben genel başkan olsam bu hanımın istifasını isterdim. Her ne kadar sayın Süheyl Batum “arkadaşımızı kimseye yem etmeyiz” diyorsa da kimse değişmez değildir.

Bakın başbakan ne kadar güzel ve yerinde değişiklikler yaptı kabinede şahsen kendi hesabıma bu değişimden hoşnudum. Ve kararlılık, netlik herkesin istediği şeydir diye düşünüyorum.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım İstanbul’da yağmur var bu sabah içimden şarkı söylemek gelmiyor ama hava kapalı yüreğim gibi, gündemden etkilenmemek elde değil çünkü. Battaniyeye sarılıp kitap okumak gibi bir lüks bu gün bana fazla geliyor şarkı söylemek gibi. Dışarı çıkıp sırılsıklam olmalı ağırlığımı yağmurla yere bırakmalıyım. Bu yüzden şimdilik sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalalım diyorum. Her zamankinden daha çok birbirimize kenetlenerek… Yase

& & & & &

İKİ KEŞİŞ

İki keşiş nehir boyunca giderken, nehrin karşısına geçmek için yardım bekleyen bir kadına rastlamışlar. Kadın yüzme bilmiyormuş ve bu yüzden çok korkuyormuş.

Keşişlerden genç olanı kadına yardım edemeyeceklerini çünkü inançları gereği kadınlarla temas kurmalarının yasak olduğunu söylemiş. Fakat kesişlerden yaşlı olan, genç kadına yardım edeceğini söylemiş ve kadını sırtına alarak nehrin diğer yanına geçirmiş. Diğer keşiş bu durumdan hiç memnun olmamış. Ama kadın keşişe yardım ettiği için çok teşekkür etmiş, şükranını göstermek için tekrar-tekrar önünde eğilmiş.

Keşişler yollarına devam etmişler. Yol boyu genç keşiş kendi kendine söyleniyormuş. Yaşlı keşiş dayanamayıp yaklaşık bir mil sonra sormuş: “Neden hala söyleniyorsun, bir sıkıntın mı var?”

Genç keşiş kızmış olarak cevap vermiş: “Biz keşişiz; bir kadını sırtında taşıyıp karşıya geçirmek şöyle dursun, kadınlara bakmamız bile yasak. Nasıl böyle bir hareket yapabildin?” Diğer keşiş gülümseyerek cevap vermiş; “Ben o genç kadını bir mil geride bıraktım. Sen neden hala taşıyorsun?”

Günün Şiiri

AKDENİZ YARŞIYOR SANA

Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdeniz

Can YÜCEL

Günün Fıkrası

Temel, karısı Fadime’yi bademcik ameliyatı yaptırmıştı. Hastaneden taburcu edilirken, Doktor Temel’e bazı tavsiyelerde bulunur ve son olarak der ki: “Aslında bu ameliyat gecikmiş, daha çocukken yapılmalıydı.” Temel hemen söze girer: “Faturayı o halde babasına gönderin…”

Günün Sözü

Yağmuru Sevdiğini Söylüyorsun Ama Yağmur Yağınca Şemsiyeni Açıyorsun, Güneşi Sevdiğini Söylüyorsun Ama Güneş Açınca Gölgeye Kaçıyorsun, Rüzgârı Sevdiğini Söylüyorsun Rüzgar Çıkınca Pencereni Örtüyorsun; İşte Bundan Korkuyorum Çünkü Beni De Sevdiğini Söylüyorsun.

William Shakespeare

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here