Ramazan Geldi Hoş Geldi

0
42

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İslam âlemine  On iki ayın sultanı, misafirlerin en mütevazısı ve  lütufkârı   Ramazan  ayı  geldi. Hoş geldi. Ancak bu yıl ve birçok yıldan beri hoş bulmuyor dünyayı. Geçen yıl korona hanım misafirimdi gerçi hala davetsiz olarak misafirliğini sürdürüyor, yine tedirginiz tek kelime ile bizi perişan etti. Yetmedi bu kez savaş var Rusya Ukrayna savaşı adı ama açılımı Rusya Amerika ve tabi artık klasikleşmiş İsrail Filistin dövüşü ve ülkemiz ve Dünyayı inim inim inleten zamlar ve enflasyon. Bize savaş bahane, çoktan beri yoksulluk sınırında yaşıyoruz, pahalılık, vergiler, faturalar derken ramazan ayında gerçekten oruç tutuyoruz artık. Bir lokma, bir hırka derviş olsaydık oh ne güzel gerçi bendeniz öyleyim ama olmayanlar ne yapsın? Şaka bir yana ramazan geldi hoş geldi ama bizi boş gördü.. O lütufkâr, alçak gönüllü, mağfiret, hak ve adalet ayı olmasına rağmen bizden çokta hoşnut olduğunu sanmıyorum. Ne kadar lütufkâr olursa olsun kardeşin kardeşi kestiği, ayırdığı, paranın patron, insanların kul olduğu, yokluğun, yoksulluğun binlerce kez arttığı bir zamanda nasıl hoşnut olsun ki? Ancak gerçek, samimi ve paylaşımcı kullar var ki belki onların sayesinde durumu azıcık kurtarabileceğiz diye düşünüyorum.

Ramazan ayı adı üzeri sıcak bir ay. Ancak sabit bir ay olmadığından 12 ayın hepsinde üç kez misafir kalarak dönüşünü tamamlar. Yani dönüşünü 36 yılda tamamlar. Ramazanın orucu İslâm’ın beş şartından birisidir ve Bakara Sûresi’nin 187. Âyetinde belirtildiği gibi; tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyip içilen, sonra da geceye kadar tamamlanan bir ibadet şeklidir. Ve yine Kuran’ı Kerim’de 185- O sayılı günler Ramazan ayıdır ki, der. Kur’an o ay içinde indirilmiştir. O Kur’an, insanları hakka ulaştırır, helal ile haramda ve din hükümlerinde hakkı batıldan ayırır. Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruç tutsun, kim hasta olur yahut seferde bulunursa, oruç tutamadığı günler sayısınca sıhhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin, ALLAH size kolaylık diler, size güçlük dilemez; ve Kuran’ı Kerim’de 183üncü ayette devam eder. “Ey İman edenler! Sizden öncekilere kılındığı gibi sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Gerek ki oruç sayesinde fenalıklardan korunasınız” demektedir. Ve geçmişten bilgi vermektedir. Peki, bizden önce oruç tutanlar kimlerdi? Ufak bir araştırma ile yanıt vermek olası tabi şöyle ki. Artık hepimiz biliyoruz ki, semavi dinlerde orucun yeri Hz. İbrahim (S:S )’den kalmadır. İlk orucu kendisi ve kavmi tutmuştur.

Cahiliye devri Araplarının Hazreti İbrahim (a.s.)’den beri aşure günü gibi bazı günlere önem verip oruç tuttukları bilinmektedir.

& & & & &

Ve Musevîlik’te Oruç 

Tevrat’ta bazı günlerde oruç tutulması emredilmektedir. Yahudîlikte oruç nefsi terbiye etme ve bazen de acı çekme aracı sayılırken, bazen de Allah’a yaklaşma aracı olarak kabul edilmektedir. Tevrat’a göre, Hz. Musa Tur Dağı’nda 40 gün 40 gece kalmış ve bu süreyi oruç tutarak geçirmiştir. Bazı Müslümanlar da oruçla ilgili âyetler tamamlanmadan önce aynı Yahudîler gibi hareket ederlerdi. Babil döneminde matem ve üzüntü sembolü olarak oruç tutulurdu. Yahudîler, Allah’ın kendilerine felâketler verdiğine inandıkları dönemlerde sürekli oruç tutardı. Yahudîlikte tutulması gerekli görülen tek oruç Yom Kippur adı verilen kefaret orucudur. Yom Kippur İbranicede “tövbe günü” anlamındadır. Yahudîlerin en büyük ibadet günlerinden olan Kippur, 19 Nisan’da başlamakta ve bir hafta sürmektedir. Pesah Bayramı orucu ise, genellikle Hamursuz Bayramından sonra gelen Pazartesi ve Perşembe günleri tutulur.

& & & & &

Hristiyanlık’ta Oruç 

Kur’ân’ın bildirdiğine göre oruç, Hıristiyanlara da farz kılınmıştır. Hıristiyanlıkta oruç ve perhiz aynı anlamdadır. Orucun amacı, işlenmiş günahların cezasını bu dünyada çekmeye başlamaktır. İncil, oruca büyük önem verir ve övgüyle bahseder. Hıristiyanlıkta iki çeşit oruç bulunur: Şükran orucu ve kilise orucu. Bu iki çeşit orucu Katolik’ler tutar, Protestanlar tutmaz. Hıristiyanlık, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri ile bazı yortuların arife günlerinde oruç tutmayı teşvik eder. Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın öldükten sonra dirildiğine ve göğe çıkarıldığına inanılan Paskalya’da oruç tutulması önemlidir. Paskalya öncesinde iki gün oruç tutmak dindar Hıristiyanlar arasında yaygındır. Hz. Meryem de İsa peygamberi kavmine götürdüğünde susma orucu tutmuştur.

& & & & &

Cenabı   Hakkın “Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılınmıştır” dediği oruçlar bunlar. Birde semavi olmayan oruçlar vardır birde onlar göz atalım..

Örneğin Budizm’de oruç; Budizm, oruca en fazla önem veren dinlerdendir. Budizm’in kurucusu Buda’ya göre, ne dünyaya bağlanmak, ne de dünyadan vazgeçmek gerekir. Bu amaca ulaşmak için koyduğu kuralların birincisi ise, her iki ayda bir oruç tutmak ve bu süre içinde de toplum içinde tüm günahlarını itiraf etmektir. Buda’ya göre sonsuz kurtuluşa, yani Nirvana’ya engel olan tek şey arzulardır. Kurtuluş, ancak arzuları terk etmekle sağlanır ve arzulardan kurtulmanın birinci yolu da oruç tutmaktır.

Hinduizm’de oruç; Hinduizm’de nefsi terbiye için yılın belirli aylarında ve günlerinde oruç tutulur. İbadet amacıyla duâların okunduğu günlerde oruç tutulması gerekir. Hinduizm’de oruç, genellikle bazı besinleri belirli bir süre yememe ve perhiz şeklinde tutulmaktadır.

Taoizm’de oruç; Taoizm’de oruç, sağlığı koruma ve böylece yaşlanmayı geciktirme özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Çinliler ayrıca, büyük bayram günleri ile kötülüklerin arttığı dönemlerde de, kendilerini korumak için oruç tutarlar.

Brahmanizm’de oruç; Brahmanizm’de her ayın 12. ve 13. günlerinde oruç tutmak gelenektir. Yaşlılar, hastalar ve çocuklar dahi bu oruçtan muaf değillerdir. Bazıları insanî isteklerini yenmek için 15 gün boyunca oruç tutarlar. Bu süre içinde bir yudum sudan başka bir şey yiyip içmeleri orucu bozmaktadır.

Jainizm’de oruç; Jainizm’de orucun kuralları daha serttir. Jainistler kesintisiz olarak 40 gün oruç tutarlar. Bu dinin kurucusu Mahavira’nın (M.Ö 599-527)) kendisine işkence yaparak dinde yüksek dereceye ulaşmaya çalıştığı, et ve yumurta yemediği ve hatta ölünceye kadar da oruç tuttuğu rivayet edilmektedir.

Maniheizm’de oruç; Maniheizm’de, ışığı gönderen güneş ve aya duâ etmek amacıyla tutulur. Babil ve Asurluların da orucu büyük önem verdiği bilinmektedir. Eski Mısır’da ise oruç genellikle dinî bayramlarda tutulur.

Avrupa yerel dinlerinde oruç; Keltler’in oruç tuttuğu, eski Roma ve Yunanlıların da orucu felâketlerden kurtulmak için bir yol olarak kabul ettiği bilinmektedir.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım, oruç tutun yada tutmayın, inanın ya da inanmayın. İçinde bulunduğumuz ayın  ve her günün rahmet ve mağfiret ayı, günü  olduğunu bilin yeter bence. Ve yardım etmenin dayanılmaz hafifliğini yaşamayı da ilke edinin! Eşitlik, kardeşlik, hak ve özgürlüklere  saygılı olmanın bilinci içinde yaşayıp bunu çocuklarımıza da aşılamaya çalışalım. Oruç aç  kalmak demek değildir. Açın halinden anlamaktır. Aç kalmadan da  oruç tutulabilir diye düşünüyorum. Ve Ramazan ayı, her ay gibi sağlık, sevgi, bereket ve barışa neden olsun. Sağlık ve sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım, hep birlikte, her zaman, ayrımsız, gayrımsız. Yase

Günün Şiiri

Annemin Karnında

İlk evimdi, yusyuvarlak

Acaba nasıldım diye

Sık sık sorarım kendime

Ayaklarım kalbinin üzerinde annecik

Dizlerim tam karaciğerine karşı

Ellerim kanala sıkışmış

Karnına doğru

Sırtım sarmal durumda eğri

Kulaklar dolu gözler boş

Kaskatı kıvrılmış

Başım ise neredeyse vücudundan dışarıda

Kafatasım deliğinde

Sağlığından

Kanının sıcağından

Babamın sıkıştırmalarından

Haz duyuyorum

Zaman zaman tuhaf bir ateş

Karanlık dünyamı aydınlatıyor

Kafatasıma inen bir şok beni rahatlatıyordu

Ve atılıveriyordum kalbine doğru

Dölyatağının iri kası

Beni sıkıştırıyordu o an

Ve kanınla suluyordun beni

Alnım hâlâ yumru yumru

Babamın dürtmelerinden

İzin vermek niye bunu yapmaya

Neredeyse boğazlanmaya

Ağzımı açabilseydim eğer

Seni ısırırdım

Konuşabilseydim biraz

Şöyle derdim:

Kahretsin, yaşamak istemiyorum!

Blaise CENDRARS

Başsağlığı

Ben uzaklarda olmalıyım, çok uzaklarda
Acılar unutulduktan sonra
Dönmeliyim.

Ölümlerin karşısında şaşırıyorum
Ne desem ki
Düşünüyorum.

Kalanları ağlıyor gidenin
Benim gözlerim kuru
Herkes bana bakıyor, biliyorum
İçlerinden geçenleri.

Başsağlığı dilemek
Garibime gidiyor
Ölen öldü, sen yaşa
Küçültmeye benziyor.

Beni böyle kitaplar mı yaptı ne
Kağıtlarda gidenlere içlenip ağlayan ben
Hayattaki ölümlerde put gibi duruyorum.

Ben canavar ruhlu muyum
Bir ölü evinde tek söz söylenmeden
Put gibi duruyorum

kimse anlamaz derdimi
Ben uzaklarda olmalıyım, çok uzaklarda
Bir yakınım öldü mü

Behçet NECATİGİL

Günün Fıkrası

Bektaşi babasına sormuşlar: “Baba erenler, ramazan hakkında ne düşünüyorsun?” Bektaşi babası: “Vallahi, demiş; iftara bir şey dediğim yok ama şu sahuru da öğleye alsalar daha iyi olurdu.

Günün Sözü

Ramazan ayı  girdiğinde teala arşı taşıyan melekler, tespihten ellerini çekip Muhammed (s.a.s.) ümmetine ve mü’minlere istiğfarda bulunmalarını emreder.
Hz. Ali

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here