Pandeminin En Önemli Nedeni ‘Kentleşme’

0
27

Ayna Kültür ve Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneği’nin Bu Haftaki Konuğu Dr. Eyüp Tümkaya Oldu…

Ayna Kültür ve Sanat Derneği ile Evimiz İskenderun Süpürge Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği Çarşamba sohbetlerinin bu haftaki konusu “Koruyucu Hekimlik ve Pandemi” oldu.

Konuşmacı Dr. Eyüp Tümkaya, korona ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının artışındaki en önemli nedenlerden birinin ‘kentleşme ve imar yapılarındaki değişiklik’ olduğunu savundu.

Korona ile aşının öneminin bir kez daha ortaya çıktığını kaydeden Tümkaya; “Türkiye son 50 yılda çok ciddi aşı kampanyaları ile birçok hastalığı yenmiş bir ülke. Bunu da sağlık ocaklarına borçluydu. Peki şimdi biz koruyucu hekimliğin neresindeyiz ve koronayla bunu nasıl işleyeceğiz? Kovid artık bizim yaşantımızın içinde gibi. Hem ondan korunmak için alacağımız önlemler kapsamında düşüneceğiz, hem de yaşamımızın bir parçası olarak ondan korunurken başka durumlardan korunmayı da düşüneceğiz. Kovid artık son 5-6 aydır sürekli bir mutasyona uğruyor. Bu mutasyon hızı önceki hastalıklara göre oldukça hızlı. Yani her yıl ya da iki yılda bir korona pandemileri olurdu H1N1 gibi. Bu virüsler hepsi aynı ailenin virüsleri. Ama bu son bir yılda 5-6 varyant çıkardı” dedi.

Bu tür hastalıkların artışındaki en önemli sebebin kentlerde artan nüfus ve imar yapılarındaki değişiklikler olduğunu söyleyen Tümkaya; “Bunun geçmişi ne geleceği ne? Geçmişi hızlı kentleşme… İnsanların kırsal yaşamı neredeyse tamamen terk edip kentlere yığılması ve çok yakın temasta yaşaması. Dolayısıyla bunun getirdiği sakınca nedir? Bir hastalık ortaya çıktığında bulaş hızı katlayarak gidiyor. O yüzden kentleşmenin geçmişine de bakmak lazım; sanayileşme, işçi ihtiyacı, politikacıların, yöneticilerin bütün tercihlerini kentlere ağırlık verip, oradaki nüfusu kalabalıklaştırıp, fabrikaları bir yere toplayıp, ucuz iş gücü ucuz ulaşım sağlamaları konusu var. Bu da bizi kovid gibi salgınların artık kontrol altına alınamayacağı bir noktaya getiriyor.

Kentleşmeyle olan bir de imar planları ve mimarı yapı var. Eski yapılara bakın binalar yüksek, altı metre tavanlı binalar vardı eskiden, şimdi 2,80 yapılıyor. Daha alçak bir yapıda oturduğunuzda, insanların soluyabilir hava düzeyinde kirli bir hava olur. Şimdi tüm binaların doğramaları pvc, çift camlı izolasyonu yüksek maddeler ve bunlar çok sıkı kapanıyor.

İçerdeki havayı sirküle eden klimalarla yapılan ısıtma ve soğutma, çok sağlıksız bir ortam oluşturuyor. Klima içerden aldığı havayı ısıtıp ya da soğutup geri veriyor, dışarıdan taze hava almıyor. Kutu gibi küçücük evler yaptık ve bunları içerde kendi kendini sirküle eden klimayla soğutmaya veya ısıtmaya çalıştık ve bu bize birçok hastalığı getirdi. Koronadan önce de üst solunum yolu enfeksiyonları bu mekanizmayla artar hale geldi.

Uzun vadede siyaset yapanlara bu konuda toplumun bir baskısı olması gerekir. Kentlerin uygun şekilde biraz daha yatay ve binaların daha uygun hale getirilmesi, örneğin bizim gibi sıcak bölgeler için tavanların daha yüksek hale getirilmesi ve pencere yapısının da en üst seviyeden binanın havalanmasına izin verir şekilde olması gerekir. Bu şekilde bir altyapı sağlanırsa, gelecek nesiller bu hastalıklara karşı daha korunaklı olabilecek” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here