İshak Özlü’den Bir Hikâye

0
125

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bir öykü var dağarcığımda. İshak Özlü’den. Netten bulduğum, daha öncelerde paylaştığım. Şimdi, yeniden dağarcığımdan aklıma düştü. Bilmem neden? Ve yeniden paylaşmak istedim. Belki hiçbir suçun cezasız kalmayacağını bilmeye ihtiyacım vardır bu sabah…

Bundan yıllar önce İç Anadolu’nun Konya vilayetine bağlı, Kadınhanı ilçesinin Köylütolu ve Meydan köylerinde geçer öykümüz. O yıllarda nüfus az ve insanlar kendi iş ve gücünde zamanını geçirirlerdi. Tarladan arta kalan zamanlarında ise ya köy odalarında toplanıp otururlar ya da evlerinde boş boş oturup vakit geçirirlerdi. Cahilliğin diz boyu olduğu zamanlar. Köylütolu köyünden Canan isminde bir kız, kendi köyünün olduğu kadar civar köylerin gençlerinin de ilgi odağı olmaktadır. Tüm gençler Canan ile evlenebilmek için can atmaktadırlar. Şans içlerinden Köylütolu köyünden Rıfat’a güler.

Rıfat köyün yakışıklı ve dürüst bir gencidir. Canan’ın da gönlü Rıfat’a akmıştır. Geleneklere uygun olarak dünürcülük işlemleri yapılır ve iki genç muradına erer. Gel gelelim bu mutluluk üzün sürmez. Zaman içerisinde Rıfat kayıp olur. Günler geçer, aylar geçer Rıfat’tan en küçük bir haber yoktur. Rıfat’ın öldüğüne karar veren aile Canan’ı geri alır.

Bunu fırsat bilen Meydan köylü Karahasan hemen dünürcülük işlemlerini başlatır ve Canan ile evlenirler. Evliliklerinin üzerinden on yıl kadar geçmiştir. Köyleri düz ovada olan Karahasan ve eşi Canan evlerinin kerpiçten duvarları önünde yere oturmuş sağdan soldan sohbet ederken aniden bir kaba yel çıkar. Uzaklardaki çakırdikenleri koparan yel sürükleyerek köye doğru getirmektedir.

Çakırdikenlerin top gibi önünden yuvarlanıp gittiğini gören Karahasan güler. Bunu gören Canan sorar; “Neden güldün?”

“Yok bir şey”

“Var var, sen durup dururken gülmezsin.”

“Ya valla yok işte öylesine güldüm.”

“Eğer ki söylemezsen ölümü gör bak.”

“Çok eski bir hikaye aklıma geldi de ona güldüm.”

“Eee iyi ya işte anlat ta bende güleyim.”

“Hani senin ilk eşin Rıfat vardı ya.”

“Hee vardı n’olmuş ki Rıfat’a?”

“Ben seni çok seviyordum sen kızken ama sen Rıfat’la evlendin.”

“İyide bunun gülecek nesi var ki?”

 “Dur da dinle bak.”

“E hadi dinleyelim bakalım.”

“Siz evlendikten sonra ben Rıfat’ı takibe başladım. Yine böyle bir mevsimdi, onu tarlada buldum. Rıfat seni öldürecem, Kelime-i şehadet getir, dedim. O da; ‘Neden bana bu kötülüğü yapıyorsun? Ben sana ne yaptım?’ dedi.

‘Sen benim sevdiğim kızı elimden aldın. Şimdi seni öldürüp Canan’la ben evleneceğim.’ ‘Beni öldürme Hasan. Nasıl olsa bir gün öğrenilecek ve sen hapse gideceksin. Ömrün mapuslarda geçecek.’ ‘Kim bilecek ki benim öldürdüğümü.’ ‘Şu gördüğün çakırdikenler var ya.’ ‘Eee var nolmuş ki dikenlere.’ ‘İşte gördüğün bu dikenler beni öldürdüğüne şahit olacaklar ve bir gün seni ihbar edecekler.’ ‘Hadi be oradan diken konuşur mu?’ deyip elimdeki kama ile oracıkta canını aldım ve tarlada derin bir çukur eşerek onu oraya gömdüm. Çakırdikenlerini uzaklardan gelip önümüzden yuvarlanıp gider görünce o gün geldi aklıma da ona güldüm.”

Duydukları karşısında şok geçiren Canan, “Rıfat’ı sen mi öldürdün?” diyebildi. “Evet ben öldürdüm. Uzun yıllar geçti. Seninle evlendim ve muradıma erdim. Neyse hadi içeri geçelim.”

Kalkar ve içeri girerler. Canan’ın beti benzi atmış pembe yanakları sapsarı olmuştu.. Sevdiği adamı öldüren insanın karısı olmaktan dolayı öfke ve tiksinti duymaktadır. Karahasan’ın Pazar alışverişi için ilçeye gittiği gün, Canan da Jandarma’ya giderek duyduklarını bir bir anlatır. İhbarı alan jandarma Karahasan’ı tutuklar ve tarlada yapılan aramada Rıfat’ın cesedi bulunur.

Karahasan suçlu görülüp hapse atılmış, Canan ise acı kaderi ile baş başa yaşamını sürdürmüştür. Çakırdikenleri dile gelmiş ve gördükleri cinayeti ihbar etmişlerdir. İshak Özlü

Ve sevgili okuyucularım her zaman sağlık ve sevgiyle kalalım. Hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

Günün Şiiri

Adem Oğlu

Miskin Adem oğlanı, nefse zebun olmuştur
Hayvan canavar gibi,otlamağa kalmıştır

Hergiz ölümün sanmaz,ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz,gaflet önin almışdur

Oğlanlar öğüt almaz,yiğitler tevbe kılmaz
Kocalar taat kılmaz,sarp rüzigar olmuştur

Beğler azdı yolundan,bilmez yoksul halinden
Çıktı rahmet gölünden,nefs gölüne dalmışdur

Yunus sözi alimden,zinhar olma zalimden
Korkadurın ölümden,cümle doğan ölmüşdür.

Yunus Emre

Mezar

Sabah mezarlığa vardım,
Baktım herkes ölmüş yatar,
Her biri çâresiz olup,
Ömrünü yitirmiş yatar.

Kimi yiğit, kimi koca,
Kimi vezir kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece,
Karanlığa girmiş yatar.

Vardım onların katına,
Baktım ecel heybetine,
Ne yiğitler muradına,
Daha ermemiş yatar.

Nicelerin bağrın deler,
Kurtlar üstünde gezeler,
Gepegencecik tâzeler,
Gül gibice solmuş yatar.

Yarı kalmış tüm işleri,
Dökülmüş inci dişleri,
Dağılmış sırma saçları,
Hep yerlere düşmüş yatar.

Çürüyüp durur tenleri,
Hakka ulaşmış canları,
Görmez misin sen bunları?
Nöbet bize gelmiş yatar.

Yunus Emre

Günün Fıkrası

Bir Aylık Gecikme

Temel akşam eve gelmiş. Fadime boynuna sarılarak karşılamış onu.  “Temel’um harika bir haberim var. Bir ay geciktim. Herhalde bir bebeğimiz olacak, Doktor bu sabah test yaptı. Sonucunu alana kadar lütfen kimseye söylemeyelim!” demiş heyecanla. Ertesi sabah Trabzon Elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için kapıyı çalmış: “Siz Fadime misiniz? Biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var.”

“Bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz?” demiş Fadime hayretle.

“Bu dosyalarımızda açıkça görünüyor.”

“Ne? Dosyalarınızda mi?”

“Kesinlikle!”

“Beyefendi, bu gece eşimle bu konuyu görüşürüm!” demiş.

Fadime korkuyla ve akşam olanı biteni Temel’e anlatmış. Temel ertesi sabah kızgın bir boğa gibi Trabzon Elektrik idaresine dalmış: “Neler oluyor burada? Karım bir dosyadan bahsetti. Aylık gecikmesi ile ilgili!” diye bağırmış Temel.

“Sakin olun. Ciddi bir şey değil!” demiş memur. “Bu gecikme için bize borçlusunuz!”

“Size borçlu muyum? Ya ödemezsem?”

“O zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!”

“Ama o zaman Fadime ne yapacak?”

“Bilmiyorum!” demiş memur.

“Hanımefendi artık mumla falan idare eder…”

Günün Sözü

Sevip de kaybetmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir.

Senec

Denizin dibinde incilerle taşlar karışık bulunurlar. Övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunur.

Mevlana

Yaşayan hiçbir şey kendi başına sadece kendisi için yaşamaz.

William Blake

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here