Hatay Günlerinde Yöremiz İskenderun’un Yeri ve Önemi…

0
394

Anadolu’muzun asırlar boyu Ortadoğu’nun Sancağı olan İskenderun; kendine özgü yapısının yanı sıra “toplumsal lezzet” ihtiva eden damak lezzetiyle de ün kazanmıştır. İlçemize özgü yüzlerce çeşit yemek ve tatlı çeşitleri bilindiği halde, kendi özümüzü başkalarına kaptırmışız. Konumu itibariyle dışarıdan göç alan ilçemiz kendi kültürünü başka kültürle karıştırmıştır. Kültür hazinemiz parçalandığı halde; hala öz niteliklerini koruyan mutfak zenginlilerimiz, damak tadımızı renklendirmeye devam ediyor.

İskenderun’da yakın zamana kadar araştırma konuları olmayan mutfak zenginliklerimiz, reklamsız kendi başına ünlenmektedir.  Bence ilçemizin en büyük noksanlığı kendi kültürümüzü araştırmalardan yoksun bırakmamız…

Her yıl İskenderun Lokantacılar ve Pastacılar Odası bölgemizde yemek yarışmaları düzenliyor. Yıllardır derecelere giren değişik yemekler ağız tadımıza nostalji katıyor ama maalesef yarışma sonucunda o mutfak şaheserlerini unutup gidiyoruz. Her yeni yılda organizesi bet10bet yapılan yarışmalar sonucunda ortaya çıkan yeni yemekler… Onlarda maalesef unutulup gidiyor.

Böyle özel etkinliklerde şimdiye kadar derece alan yemeklerimizi daha değişik şekilde sergileyebiliriz.  Yapılan ve yapılacak olan Hatay Günlerinde, günün anlam ve önemine daha yakışır olacağını sanıyorum. Çünkü yemek yapmak bir derecelendirmedir. Derecelenen yemekler ilimiz dışında ilimizi temsil etmektir. Türkiye’mizin değişik bölgelerinde “Hatay kültürü” adı altında değişik etkinlikler yapılmakta. En son İstanbul ilimiz bu etkinliğimize 28 Mart 2012 günü “Hatay günleri” adı altında ev sahipliği yaptı. Bu etkinlikte talihsizliğimiz Antakya’nın önüne geçemediğinden “Hatay” hep Antakya şeklinde lanse edilmeye devam ediyor. İskenderun’un adı ufak puntolarla geçiştirilirken, yemek kültürü Antakya’dan çıkmış izlenimi hâkim oluyor.

Bölgemizde bulunan İlçe Milli Eğitim, Halk Eğitimi Merkezi (HEM) Müdürlüğü ve Turizm Tanıtma Dernek yetkililerinin bu konularda araştırma içinde olmamaları, bölge açımızdan çok önemli bir kayıptır. Oysa yöresel yemekler üzerine hazırlatacakları bir kitapçık, bölgenin geçmiş hünerlerini gözler önüne serecektir.

Kişiler kim olursa olsun hizmet ettikleri yöreleri de araştırma ve inceleme zorunluluğunu hissetmeli ve gelecek kuşaklara örnek olmalıdır. Kültür; toplumların sahip olacağı maddi ve manevi değerler bütünüdür. Her toplumun yaşadıkları yörelere göre çeşitli zenginlikleri vardır. Kültür, yaratıcılık olduğu kadar özveri de ister. Bugün İskenderun ve çevresinde yollarını dahi bilmediğimiz köylerin tencerelerinde kaynayan lezzetlerin hepsi; bizlerin gururla dilden dile anlatacağımız damak tatlarımızdır. Geçmiş yıllarda İskenderun ve Belen, kendi sınırlarını aşmış iki güzide şehrimizdir. Bu iki şehrimizin öteden beri gelen tarihsel geçmişimizin geleceğimizi ilgilendiren çok önemli yöresel miraslarımız var olduğunu biz kuşaktakilerin çoğu bilir.

gün ışığı1

Bugün çoğu komşu vilayetlerimizde yapıla gelen bazı yemek lezzetlerimize şöyle bir bakalım isterseniz… Humus, Belen Tava, Arap Kebabı, Firikli Etli Bulgur Pilavı, Biberli Ekmek, Çökelek Salatası, Pissik Umacı, Açma Ekmek Üzerine Tereyağlı Bazlama, Haşlama Etle Yapılan Etli Ekmek… Sarma İçi, Etli Bamya, Ekmek Aşı, İçi Kuyrukla Doldurulmuş Oruk, Kış Kabağından Yapılma Boraniye, Türlü, Çiğ Köfte, Zeytinli Ekmek, Hırise, Haşlanmış Biberli Oyma Köfte, Müşebbek Tatlısı, İçi Cevizli Yağda Kavrulmamış Taş Kadayıf, Kömbe, Kabak Tatlısı, İskenderun Döneri, Turunç Tatlısı…

Daha buraya ekleyeceğim kadar yüzlerce yemek çorba ve tatlılar var. Hangisini buralara yazayım bilmiyorum. Bu yazdıklarım, ilgili birimlerin araştırma konusu olmalı ve özlerimizi başkaları sahiplenmemeli ve özellikle bölgemizi unutulmuşluktan çıkartılmalıdır.

Kökten lokantacı ve kasap olan birçok ailelerin üçüncü kuşakları, halen İskenderun ve Belen’de sanatlarını icra etmektedir. Sulu yemek konusunda uzman olan Mahmut Kurtulan bu isimlerin başında gelir. Kökten lokantacılık bir araştırmanın ve işini sevmenin en önde gelenidir. Eskiden kasap dükkânların yanı ve üstü tıpkı bir ev lokantası şeklinde döşenirdi. Kasaba gittiğinizde ona ne yapacağınızı anlatır ve onların ortaya sunduğu lezzetli yemekleri iştahla yerdiniz.

Evet, ben yazdım ve hep yazmaya da devam ediyorum. Önemli olan şey dedir biliyor musunuz? Kendi yöremizin kıymet ve kadrini bilmemizdir. Tarihlerle iç içe yaşayan yöremizde yaşamımızı sürdürürken, değerlerimize de sahip çıkma zorunluluğunun idrakinde olmalıyız. Kendimizi sorumlu tutmamızın gerektiğini düşünürken, İstanbul ve başka yörelerde yapılmak istenen “Hatay Günleri” için bölgemiz adına şimdiden hazırlık yapmak çok önemlidir. Yoksa sırf “bende orada olayım ve kendi boyumu göstereyim” şeklinde organizeler yapılmamalıdır. Varsa geçmişimiz gözler önüne serilmelidir.

Şimdiden tüm kurum ve kuruluşlara başarılar diliyorum. İleriki tarihlerde değişik bölgelerde yapılacak olan bu tür etkinliklerde, İskenderun olarak ne yapmamız gerektiğinde hemfikir olmalıyız ve İskenderun olarak orada bulunmalıyız. Yoksa onlar şunlar ve bunlar kendi kültürümüzü alır hep götürürler. Benden söylemesi…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here