Engellilere El Uzatalım (5)

0
70

Değerli okurlarım, Engellilere ve Engelli Sporculara açık olan iş alanlarında da ilginç yöntemler uygulanıyor. Sakat statüsü için verilen ilanlar hep düşük pozisyon, hafif özürlü ibarelidir. Bildiğimiz kadarıyla hiçbir kurum ya da kuruluş işe yarar personel aramıyor. Usulünce, mecburen doldurulması gereken kadrolar var, bunlar için en düşük pozisyonlarda, en düşük maaşla çalışacak, olabildiğince az engelli olanlar tercih ediliyor.

Kasımpaşalı arkadaşım işverenlerle yaptığı toplantıda aynen şunları söylemişti: “…Herkes ölüp gidiyor, kefenin cebi yok, öbür tarafa kimse bir şey götüremiyor, biraz az kazanın ve fakirleri, yoksulları koruyun…” Yani göz kırparak bildiğinizi yapın demek istiyor.

Genç nüfusun işsiz ve yoksul olduğunu ve her türlü kötülüğün açlıktan geleceği gerçeğini kimse kabullenmiyor. Ülkemizin muhtelif yerlerinde ve özellikle Ankara’daki katliamdan, ölen genç insanların durumu gündeme gelmiyor da, bir yerdeki katliam (tabiki üzgünüz) savaş nedeni olarak gündem oluşturuyor. Neyse, bunlar siyasi olaylar ve bu türden üzücü olayları siyasi yazarlar kaleme alsın. Ben Siyasetten anlamıyorum, işimiz spor. Bu makaleyi de, bana sitem eden Engelli Kardeşlerimin hatırına yazıyorum. Hatırdan öte isteyerek yazdığımı da belirtmeliyim.

Evet, sporcu olsun ya da olmasın, eğitimli bile olsalar, uygun bir iş bulup çalışmaları genel olarak olanaksız. Yıllar sonra belki mümkün olur diye düşünenlerdenim. Vergi Rekortmenleri, Plaketli işverenlerimizin kulakları çınlasın!

Çözüm ne olabilir? İşverene, sakatlığı varsa işe yaramaz algısının yanlış ve ayrımcılık yapmanın suç olduğunu, daha önemlisi bir arada yaşama kültürünü yok ettiğini anlatılması şarttır. Bunun için de sık-sık seminer ve benzeri toplantılar düzenlenmesi gereklidir. O türden hayırlı toplantılara, seminerlere işverenlerin gitmeyeceğini şimdiden söyleyebilirim.

Kamu Kurumları hem istihdam konusunda hem de Sosyal Devlet olmanın bir gereği olarak üzerlerine düşen sorumlulukları yasalar çerçevesinde öyle ya da böyle yerine getirmeliler. Hani kefenin cebi yok ya, işte ondan… Bu anlattıklarım zor olmasa gerek, sadece bir arada yaşamayı, iç içe olmayı öğrenmeliyiz. Bedenlerimizi kompleks unsuru görmeden, birbirimizi küçümsemeden, birbirimize değer vererek, saygı duyarak, insan olduğumuzu unutmadan yaşamayı ilke edinmeliyiz.

Efendim, engelli olmak, insanlardan uzaklaşmak, duygularımızı yitirmek değildir. İşverenler, engellilere tepeden bakanlar bunu böyle bilmelidir. Yapılan karşılıksız yardımın mükâfatını Cenab-ı Allah mutlaka verecektir. Bazı organlarını elinde olmayan nedenlerle bir yerlerde bırakmış ama inancını yitirmemiş Engelli Sporcular, o cengâverler, sağlıklı olanlarımıza taş çıkartırcasına üstün başarılara imza atmaktadırlar. Onlar göğsümüzü kabartıyorlar ama yetkililer bu konuda kaplumbağa gibi yol alıyorlar. Bir zıplama, bir atak yapma maalesef yok.

Başarılı olmuş Ampute Milli Futbol Takımımızın oyumcuları köşelerine çekilmiş, kendilerine yine bir fırsat tanınmasını bekliyorlar. Bu vesile ile tüm engelli kardeşlerimin gözlerinden öperim. Morallerini yüksek tutup, değerli olduklarını bilsinler. Yarınlar çok şeylere gebedir!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here