Dostunuza Sevginizi Verin

0
77

Değerli Okurlarım, yaşamımızın kısacık bir ömre sıkıştırıldığı şu yalancı dünyada, bilerek ya da bilmeyerek dudaklarımızın arasından çok anlamlı ve manidar sözcükler dökülür ansızın. Bu sözcüklerin içeriğinde dolu dolu mesajlar vardır. Mutlu yarınlar, yaşamak istemediğimiz acılar, umutlar, umutsuzluklar anlatılır.

Koşullar ne olursa olsun, kendinizi yalnız ve mutsuz hissettiğinizde bağırmak, haykırmak istersiniz, yetmez. Bir dost ararsınız, tatlı bir bakış, bir dokunuş, bir omuza yaslanıp, orayı gözyaşlarınızla ıslatabilmek, kendinizi alabildiğine bırakabilmek, kısa süreli de olsa başka alemlerde yaşamak, gözlerden kaybolmak bir ölçüde.

Kısacık ömrümüzde, söylediklerim ve söyleyeceklerim tahayyülden öte gitmese bile, yaşamdan fazla şeyler istediğimiz söylenemez. Ağaçtan aheste aheste yere düşen bir yaprak ve daha sonra güçlü bir rüzgarın önünde savrulan cisim olmak istersiniz. Direnemezsiniz, kader ağlarını germiştir, hayat kendi yolunu seçmiş ve de çizmiştir, o güçlü rüzgarın yönünü değiştiremezsiniz. Teselli bulmak istediğiniz ortam buz gibidir, dondurur içinizi, gözyaşlarınızla ısınmaya çalışırsınız için için ağlayarak. O anda, soğuk bir kış gününde kendinizi çılak ve yalnız hisseder ve ısıtsın diye. İstediğiniz fazla bir şey değildir, güneşi bulmak istersiniz, sıcak bir tebessüm, tatlı bir gülüş ve de bir dokunuştur.

İnanın, yaşamdan fazla bir şey istemiyorsunuz aslında. O karamboldan kaçarak kurtulmak istersiniz ama bu defa da kendinizi bir çıkmaz sokakta bulursunuz. Üç tarafı uçurum ve artık geriye de dönüş yok, orada kapılar kapandı.

O çıkmaz sokakta naralar atarak, savaşarak kurtulmak istersiniz ve de bitap düşüp yenilmek üzereyken birden zafer kazanırsınız. Çünkü içinizdeki yokluğu yenmiş, motivasyonunuz üst düzeye gelmiş ve içinizdeki bizim Yarıkkaya misali fırtına dinmiştir.

Şimdi, burada eğri oturup, doğru konuşalım… Kendi iç savaşınızda mağlup da olursunuz, fırtınalar karşısında dimdik durarak zaferi de saçlarından yakalayabilirsiniz. Fakat şuna inanmalısınız ki, o büyük zaferi tek başınıza kazanmadınız, sizi sevdiğine inandığınız insanların tümü yanınızdaydı ve muhtemelen yanınızda olacaklardır. O gerçek dostlarınızı yitirmemeye çalışın ve onlara sevginizi cömertçe sunun.

Yalnız insanların başarılı olacağına inanmam mümkün değil. Eşinizle dost olmanın pahası yoktur, öyle zannediyorum. Dostu olan bir insan, onun sevgisini, sıcaklığını ve gücünü alır, hiç yenilir mi? Yaşamımızın kısacık bir ömre sıkıştırıldığı şu yalancı dünyada, Allah dostlarımızı yanımızdan eksik etmesin. Onlar olmazsa bir hiçiz…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Mümkünse Hayvanları Sevelim…

Değerli Okurlarım, güzel ülkemizde birçok şeyler süratle tükenmekte. Keşke temel gıda maddeleri ya da sebzeler olsa. Onları üreterek çoğaltmak kolay.

Bir defasında Antalya’da tatildeyken, bir dostum fok balığı katliamından söz etmişti. Hayvanın gözünün üzerinde kurşun yarası varmış, yani tüfekle vurmuşlar zavallıyı. Balık kültürüm sizler kadar gelişmiş olmadığından, vuranlara sitem ettim, üzüntülerimi belirttim.

Akdeniz foku, onları kurşunlayanlar tarafından neslinin tüketildiğini söylemeliyim. Akdeniz foku, deniz kirliliği, plansız ve aşırı yapılanma, kıyı doğal ortamlarının kitle turizmi tarafından tahrip edilmesi ve yasa dışı avlanmalar gibi etmenler nedeniyle yok olmaktadır.

Ne yazıktır ki; fok ve benzeri balık türlerin hunharca yok edilmeleri, denizlerimizde “Terörist yosun” olarak değerlendirilen yosunların aşırı derecede çoğalmasına da neden olmaktadır. Bu olumsuz yaklaşımlar bir canlının soyunu tüketirken, bir diğer canlıyı da zarar verir hale getirmektedir. Son on yılda, sahillerimizdeki aşırı yapılanma, sahillerdeki güzellikleri ortadan kaldırdı desek, mübalağa etmemiş oluruz.

Türkiye’de doğa tükeniyor. Bilinçli çıkarılan yangınlar, şu ya da bu şekilde satılan ormanlar, nasıl düşünürsek düşünelim, doğamız her geçen gün sıfıra doğru hızla ilerlemektedir. Birinin sonunu getiren çevre etmenleri, bazılarının yaşam standardını yükseltiyor.

Doğanın yok olması ile birlikte orada yaşayan hayvanlarda ters yönde etkilenmektedir. Evcil hayvanlara olan sevgimiz sıfır altı seyrediyor. Geçenlerde de korkunç bir hadiseye tanık oldum.

Namazdan çıkmış, başında takke olan sözde bir insan, şikayet edilen bir köpeği sopayla döve döve öldürdü, çöp arabasına attı. Zavallı hayvan darbeleri alırken. O insan kılığındaki takkelinin yüzüne bakıyordu. “Ben sana ne yaptım” diyordu. Takkelinin yakasını toparladım “Öldürdüğün o canlı, Allah katında senden daha değerlidir” dedim.

Bu insanlardan; toplum kurallarına saygı, hayvan haklarına saygı yada acıma hissi nasıl beklenebilir ki? Ama namaz kılıyor, herkesin göreceği şekilde. Kurban derilerini allem kalem eden insanlar, bunlar da hiç acıma hissi olur mu?

Kasımpaşalı dostum, aynen şunu söylüyor. Herkesin göreceği şekilde, namaz kılın sonra ne yaparsanız yapın falan… Ayrıca ayakkabı kutusuyla gezmeyin diyor. Bir lokma ekmeğe, özellikle bir yudum sevgi uğruna insanlara olağanüstü yakınlık gösteren bu hayvanlara neden bu denli acımasız davranılıyor anlamış değilim.

Vay efendim fazla havlamış, vay efendim bizim hanıma hırlamış diyen o densiz insanlara şunları söylemek isterim.

Onlara bakan gözler yalan söylemiyor, amacını ortaya koyuyor. Allah onlara madem ki can vermiş, onlarda canlarını sizin gibilere karşı korumak kollamak zorunda. Onlara son kez şunları söylemek istiyorum…

Hayvanları sevmeyen, insanları da sevemez. İnsan kılığındaki o mahluklara boşuna söylüyorum… Anlayana… Hayvanları koruma dernekleri var mı? Yok mu? Emin değilim. Böyle bir dernek varsa ve görev yapıyorsa, haberimiz olsun…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Her şeyin Başı Sağlık

Ne hikmetse, sağlığın çok önemli olduğunu biliriz de, o bizimle beraberken görmezden gelir, rahatsızlandığımızda başımızı taştan taşa vururuz. Buna gerek yok. Unutmayalım ki, sağlıksız insandan hiçbir şey olmaz.

Sağlık, kadınlarımızda daha da önem kazanmaktadır. Tatil beldelerinde, plajlarda kadınlarımızın ilgi çekmeleri için son derece sağlıklı gözükmeleri gerekmektedir.

Zengin olmak ömrü uzatmaz ama sağlıklı kalmaya birazcık faydası vardır diye düşünüyorum. Öyle zenginler tanırım ki, üstten sıkıp, alttan yalayan cinsten. Onlara çözüm yok…

Sağlık ve gençlik zeytinyağının içinde. Ondan kalmayanlar sağlığı da omurgasından yakalamış olurlar.

Bunları yazarken hava çok soğuktu. Yani plaj mevsimi değildi. Fakat zeytinyağı gündemde olduğu için söylemeden geçemeyeceğim. Bu sizlerim özellikle bayanlar için. Erkeklerin de uygulamalarında hiçbir sakınca yoktur.

Efendim, beş çay kaşığı zeytinyağını, iki ekmek kaşığı yoğurtla karıştırın ve bu karışımı nelerinize süreceksiniz biliyor musunuz?

Yüzünüze, boynunuza, dirsek ve dizlerinize maske yapın ve beş dakika bekleyin. Daha sonra ılık bir duş alın. Bunu birkaç kez tekrarlayın…

Farkı göreceksiniz…

Öcal’dan İnciler

Bakmayı Bilmiyorsan Baktığını Göremezsin!

Günün Sözü

Dünden Ders Alırsan Gelecekten Umutlanırsın

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here