Büyük Oğlum Sercan… (5)

0
44

*Avukat Gürsel Öztürk ve Bir Tabeladan Kaçışım  

Emekli Tümgeneral, avukat Gürsel Öztürk her fırsat da beni arıyor, ara-ara ziyaretime gelerek moral desteğini sürdürüyordu. Birkaç kez buluşup, çay ve kahve içtik, yemek yedik. Her defasında, ağır Antalya masraflarımız için para verme teklifinde bulundu ve çok da ısrar etti. Teşekkür ettim ve ihtiyaç olursa talep edebileceğimi ifade ettim.

Hastane yolu bizim için çarşı yolu olmuştu. Hastane içinde ellilerce tabela vardı. Üzerinde ‘Morg’ yazılı tabela beni oldukça rahatsız ediyordu. O tabelayı görmemek için hastane içinde ya yarım daire çiziyor ya da yolumu uzatıyordum. İstemeden o noktaya geldiğimde ise gözlerimi başka yöne çeviriyordum. Kaçışım 10 Haziran 2022 Gününe Kadar Sürdü!…

*Sercan için Cami, Kilise ve Türbelere Gidildi 

İskenderun ve Hatay’ın dinler ve mezhepsel arası kardeşliği gözlerimizi yaşatıyordu. Hristiyan’ı, Bahai’si, Müslüman’ı ya her sabah ya da gün içinde eşimin ve benim telefonuma fotoğraflı dualar gönderiyorlardı. Hristiyan dostları kilisede yaptıkları ayinleri, yaktıkları mumları fotoğraflarıyla bizlere telefonla ulaştırıyorlardı. Alevi dostlar da farklı-farklı ziyaretlere gidiyor, yaktıkları buhurları (bahur) fotoğraflayıp, dua eşliğinde bizlere ulaştırıyorlardı. Sünni dostlar, camilere ve Bayezid-i Bestami Hazretleri Türbesi’ni ziyaret edip, namazlarını kılıp, tespih çekiyorlardı.

Pek çok dostumuz Sercan için Harbiye Şeyh Yusuf El-Hekim Türbesi’ne gitti. Samandağ Hızır Aleyhisselam Türbesi’ne gidenler de oldu. Ziyaretlere gittiklerini, ibadetlerinde dua ettiklerini ifade edenler olduğu gibi bizlere hiçbir şey söylemeyip, Allah rızası için sabah ve beş vakit namazlarda ya da Cuma namazlarında Sercan’a ve bizlere dua eden, tespih çeken dostlarımız da vardı. Sadece yurt içinden değil yurt dışından da Sercan’a dualar ediliyordu. Kısaca dinler ve mezhepler arası bir sevgi köprüsü ve bir dua zinciri oluşturuldu. Rabbim, Rab, hepinizden ayrı-ayrı razı olsun…  

*Yazlık Giysilerimizi Getirdik, Sergen’i Uğurladık… 

Antalya’da koca bir kışı bitirdik. Bahar geldi. Antalya sıcağından korunmak için eşim korka-korka (Sercan’dan ayrılacağı için)  birkaç günlüğüne İskenderun’a döndü ve yazlık giysilerimizi alıp tekrar Antalya’ya geldi. Antalya sıcağından korunmak için artık yazlık giysilerimizi giyer olmuştuk. Oturduğumuz dairede klima çalıştırıyorduk.

Sergen’in yurtdışına dönme vakti geldi. Biz ondan o bizden ayrılacağı için üzgündü. Sergen’i karşıma alıp “Burası bende… Kafan burada kalmasın. Sen işine konsantre ol” dedim. Sergen’i yolcu ettik ve yeni bir boşluğun içine düştük. İndirimi bahane ederek eşimi bir alışveriş merkezine götürdüm. Gıda ve diğer ürünlerin alışverişini yaparak eşimin bir müddet dikkatini dağıtmaya çalıştım.

*Bayramda Hiç Neşemiz Yoktu  

Nisan ayı başındaydık. Sercan’ı bir kez daha G Blok’daki Yoğun Bakıma aldılar.  Yaklaşık bir ay sonra Ramazan Bayramı vardı. Doğal olarak içimizde hiç bayram sevinci yoktu. İzmir’den abim aradı. Ramazan Bayramı’nda, kız kardeşim Tijen ve onun kızları yani yeğenlerimle birlikte Antalya’ya geleceklerini duyurdu. Amacı, amaçları bizleri yalnız bırakmayıp, moral vermekti. Öğrenci evinde kısıtlı imkân olduğunu bildiği için “hepimiz otelde kalacağız” dedi. Sergen’de bir ayın ardından, bayramda bizi yalnız bırakmamak adına yurtdışından yeniden yanımıza geldi.

Bayramda hep birlikteydik ama hiç neşemiz yoktu. Yine de bizlere büyük moral oldu. Buruk bir bayram geçirdik. Bayram Namazını Kültür semti içindeki bir camide, Sergen ile birlikte kıldık. Sercan’a ve tüm hastalara bol-bol dua ettik. Bayram sonrası yeniden ayrılık vakti geldi. Sergen dahil herkes işinin başına döndü. Ben ve eşim bir kere daha başa döndük…

*Bir Kez Şeklen Arayanlar Yanında Sürekli Arayanlar Vardı  

Beni bir defalığına şeklen arayanlar olduğu gibi sürekli ve samimiyetle arayanlar da oldu. Dolaysıyla pek çok kişiye teşekkür borcum hâsıl oldu. Gazetelere ilan versem inanın isimler, bir gazete sayfasına sığmayacaktı. Bu yüzden vefat sonrası belli bir zaman dilimi içinde önce dostlara sonra yakınlara teşekkür mesajları yolladım. Önce dostlar dedim çünkü yakınlar kan bağı dolayısıyla teşekkür almasalar da bana ve bizlere gönül koymazlardı. Her şeye rağmen unuttuğum dostlarım olabilir. Kafam, kafamız halen dolu ve derin acıdan dolayı yerinde değil. Teşekkür mesajı yollamadığım dostlar varsa, anlayış ve hoşgörülerine sığınıyorum.

*Uğur Fırat Başkanım, Samimiyetle ve Sürekli Arıyordu  

Sürekli ve samimiyle arayanlar sayıca bir hayli fazlaydı. Bunların başında Uğur Fırat başkanım geliyordu. Ailecek, onların da gündemi Sercan olmuştu. Karı, koca ve aile fertleri Sercan’ın durumuna üzülüyorlardı. Uğur abi ve eşi namazlarında Sercan’a ve bizlere dua ediyorlardı. Uğur başkan beni sıklıkla arıyor, Sercan’ın durumu hakkında benden bilgi alıyor sonra da tekrar-tekrar paraya ihtiyacım olup olmadığını soruyordu. Her defasında Uğur abiye teşekkür ediyor ve ‘İhtiyaç hâsıl olması halinde’ kendisine haber vereceğimi ifade ediyordum.

Uğur abi bir keresinde “Doğan, sanki para almamak için inat ediyorsun” dedi. Ben de inat etmediğimi, ihtiyaç halinde kendisini arayacağımı bir kez daha ilettim.

Sadece Kuyumcular Odası Başkanı Uğur Fırat değil hiç kimseden tek kuruş para almadım. Sercan’ın devam eden maaşı, benim emekli maaşım ve küçük oğlum Sergen’in ciddi katkılarıyla, kendi kendimize yettik. Kimseye avuç açmadık. İGC Başkanı Diyap Atar, bazı kurum ve kuruluşlar yanında pek çok dost, sağ olsunlar, sürekli para konusunu gündeme getirdiler. Az önce yazdığım üzere hiç kimseden kuruş almadım, almadık. Şükürler olsun Yüce Rabbimize…

*Uğur Başkan, Bize Antalya’nın Pembe Domateslerinden Yolladı

Uğur abinin yol yordam bilen kıymetli eşi Zübeyde Hanım da diğer bayanlar gibi her sabah eşime muhtelifim dualar yoluyor, ara-ara telefonla arayarak moral verme gayretinde oluyordu. Bana ve eşime de “Allah Uğur bey ve eşi Zübeyde hanımdan razı olsun” demek düşüyordu. Bu cümleyi de sıklıkla kullanıyorduk. Uğur başkan çok ısrar ederek ve bana moral olsun diye Antalya’dan Gaziantep’e toptan meyve ve sebze ticareti yapan yeğenlerine, benim namıma ricada bulundu. Benim bu tür şeyleri kolay-kolay kabul etmeyeceğimi bildiği için de “Sen karışma. Müdahil olma ve geleni kabul et  telkininde bulundu. Elbette sebze, meyve alacak durumdaydık ama mesele kendimizi yalnız hissetmemiz, özetle moral takviyesi meselesiydi.

1 Haziran 2022 Çarşamba günü Hüseyin Fırat abim ve genç Emin Fırat, bana ulaştılar. Kültür Mahalle Muhtarlığı önünde buluştuk. Antalya’ya özgü, lezzetli pembe domates, biber, salatalık, patlıcan, kavun ve karpuzdan oluşan iki koliyi otomobille daire kapımızın önüne kadar bıraktılar. Hüseyin beye ve Emin kardeşime teşekkür ettim. Ardından Uğur Fırat başkana, sebze ve meyvelerin fotoğrafını atarak mesajla ona da teşekkür ettim. Bundan böyle her hafta sebze ve meyvemiz Hüseyin Fırat abimiz tarafından temin edilecek ve bize hediye olarak yollanacaktı.  10 Haziran 2022 sabahı Sercan vefat edince, ikinci bir meyve ve sebze servisi kısmet olmadı…

*Bazı Aile Fertlerimizi Antalya Havalimanına Götürdüler  

Yine Uğur abinin yönlendirmesiyle, Emin Fırat kardeşimiz, aile fertlerimizin bir bölümünü Kültür’den belli bir mesafedeki Antalya Havalimanına, hususi otomobiliyle götürme nezaketi gösterdi. Bunlar parayla değil gönülden yapılan jestler ve güzelliklerdi. Bu nedenle anılan ayrıntıları en başından beri önemsedik ve şükran duygularımızı Antalya ve İskenderun’daki Fırat Ailesi fertlerine ayrı-ayrı ilettik…  

Devamı Yarın

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here