Anne Baba Kıymeti

0
714

Her canlı insanın acı kaderi bu… Yaşam çizelgesi denilen şeyin boynunda boyunduruk! Çocukluk gençlik ve daha sonra iki büklüm yaşlılık…

Yaşlılarla konuşmayı çok severim. Onlarla dertleşmek çok ayrı çözülemez enfes bir duygu. Konuştuklarında bazen uzaklara dalıp kendi kendilerine gülerler. Aynı gülüşleri çok hasta olanlarda da görürdüm ama geçmiş günlerde bu oluşumlara nedense bir anlam veremezdim. Şimdi anladım neden gülüp ve derinden iç geçirdiklerini. Yaşlı veya hasta bir insan; Karşısında gördüğü kişilerle konuşurken, gençliği ve sağlam günlerinde, olumlu geçen günlerin içerisinde kendisini hissediyor. Asla yaşlılığı ve hastalığı kabul etmiyor. Sonradan oluşan kendi kaderine çok değişik gülmeyle gülüyor.

Gülüşleri; Ah dolu… Vah dolu… Hasret dolu! Yanınızda sohbet ederken; hayalleri içerisinde gençliğini yaşıyor. “Bende sizin gibiydim” der gibi… Geçen günlerin birinde aynı şeyi onlardan gördüm yaşadım. Kurak toprak gibi çatlamış bir yüzün geçmişinde parlayan içten gülümsemesi… Şimdi beni bayağı düşündürdü. Ona bakarken bende bir yerlere gidip geldim.

Yaşlı teyzemin yanında tanrı misafiriydim. Kocası öleli çok olmuş ama sanki o onun yanında gibiydi. Erim şöyleydi, şöyle yapardı sözleri ile konuştukça konuştu. Onu dinlerken dinlendim.

Yaşlı teyzemin; varını, yoğunu ve geçmişini benle paylaşmak istemesi olağan duygu. Güzellikler kokan iç dünyasını bana anlatması nede güzel. Asırlık çınar… Nede çok bilgiliymiş. Gençliğimde bana bunları o anlatsaydı ukalaca dinler geçerdim. Ne çok özlemleri varmış..!!

Sabah ezanında savanlıkta; çocuklarını ve torunlarının yanına gelmesini gözlermiş. Ağzından dökülen duaların bini bir türlü… Onların geleceği ümidiyle ümitli!

Toprağın üzerine serilen savanın üzerinde bağdaş kurup oturmayı ne çok özlemişim. Vücudum buna isyan etse de toprak üstünde doğayı sarıp sarmalamak ne hoş. Unutmuşum kuşların cıvıldadığını, unutmuşum esen nem dolu rüzgâr sesini. Ya buz gibi kendi kendine akan kaynak suyu… Avuçlarımı doldurup yüzümü okşamasını özlemişim. Nedeni nedir diye soruşturmaya kalkışsak, karşımda hayatın tam bir gerçeği ile beraberim. Anne Baba yaşarken çocuklar onların söz ve kelamlarından nefret eder. Kendilerini uçsuz bucaksız bir boşlukta her şeyi bilir edasıyla hisseder bu tatlı belalar. Anne Baba yaşlandığında durumları biraz değişse de aynı kalırlar. Değişmezler, değişemezler.

Geçen kuşaklar aynı, gelecek kuşaklarda aynı olacak. Çok sıkıldıklarında bir şeye ihtiyaç duyduklarında Anne Baba akıllarına gelir. İhtiyaçları bittiğinde yine bildiklerini okur geçerler. Düşünürler ama yine es geçer giderler. Hâlbuki onların gözlerinin derinliklerinde kendilerini bulmak isteyen Anne ve Babalar var. Muhtaç oldukları evlat sevgisiyle yaşama tutunmaya çalışırlarken gözleri hep yolda… Her an onları bekler dururlar. Belki çıkar gelirler diye beklentidedirler.

Bu Pazar, az zamanda yanında çok şeyler öğrendiğim yaşlı teyzemi bir daha ziyaret için köyüne gittim. Evinin önünde bulunan asmalığı çökmüş. Meyve ağaçları küsmüş ama çiçekleri tek tük açmış. Tahta sedirin üzerinde bulunan minder yok. Soğuk bir rüzgâr esiyor havuşunda… İleride bir kişi yanıma doğru geldi. Beni tanımıştı. Gözlerinden aşağıya doğru gözyaşları dökülüverdi…

Anladım; dert ortağım bu dünyadan göçüp gitmiş. Onun yokluğundanmış toprağın küsmesi… Öldüğünde kimse yanında yokmuş. Köylüler onu zılgıtlarla son yolculuğuna uğurlamış. Çocukları bir müddet sonra yanına gelmiş. Mezarında ağlamışlar anam diye…

Çocukları yanına geldiklerine o ne çok sevinmiştir. Mezarından doğrulup onları doyasıya öpmüştür.

Ayaklarım beni onun mezarına götürdü. Yanındaydım. Mezar yerinde kuşlar en güzel şarkılarını söylüyordu. Ve.. Yine rüzgâr keyifle mezarının üzerindeki otları, sevgiyle onu okşar gibi sallıyor. Dudaklarım oynamasa bile ruhen onunla konuşuyordum. Yorgun bedeni rahatlamış ama ruhundaki evlat özleminin dindiğini sanmıyorum. Uzun ve kısa konuşmalarımız sonunda, ona veda ederek yanından ayrıldım.

Şimdi; o çocuklar anne ve baba kıymetini çok iyi anlayacak. Güç istediklerinde yalınız bir ortamın içerisinde olacaklar. Arayacaklar bulamayacaklar. Keşke annem babam yanımda olsaydı da ona şunları söyleseydim. Mış-Muş..!?

Not: Yaklaşık on beş gün kadar yurt dışında olacağımdan dolayı makalelerimle sizlerle olamayacağım…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here