Yastayız, Yastayız, Yastayız…

0
76

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Biz, nefes almakta bile zorlanıyoruz kaç gündür. Ya siz? Atatürk havalimanındaki patlama sonucu yiten bunca can bizim canımız, yetkililer, “güvenlik zafiyeti yok” diyor. Ama adamlar kalaşnikoflarla havaalanına girebiliyor?

Artık gerçekten ne düşüneceğimizi bilmiyoruz. Terörle içli dışlı yumak olduk. Her yer terörist kaynıyor. Paranoyak falan değiliz gerçek bu. Verilen sayılara bakınca neredeyse birlikte sokakta yürüdüğümüz birkaç kişiden biri terörist adı ne olursa olsun!

Güçlüyüz kuvvetliyiz falan filanız diyoruz ama canlar yitmeye devam ediyor. Hainlerin eylemleri her an her yerden çıkabiliyor?

Ve yine ne olursa olsun yiten canlara oluyor olan, hepsinin yürek burkan hikâyeleri var. Öksüz kalan çocuklar, çocuksuz kalan analar, birlikte sonsuza göç eden sevgililer, bebek bekleyen eşler. İşe yeni giren gençler… Ve daha bir sürü hikaye, hayal düş ve yaşanmamış  hayatlar şimdi mezarda?! Aileler yasta, bizlerse mecliste kavgalardayız, suçu birbirimize atıyoruz akla hayale gelmeyecek iftiralarla birbirimizi suçluyoruz, oruç ağızlarla ve kavga gürültü bitmiyorken iftar sofraları kurulmaya devam ediyor. Yeminle Ramazan ayının bitmesini dört gözle bekliyorum bu yüzden.

Eskiden böyle miydi? Herkes orucunu kendi evinde yaşardı sessiz sedasız. Allah’la kendisi arasında olan bu ibadetti reklam etmezdi. Utanırdı orucum demeye. Çünkü haddini aştığını düşünürdü. Allah kabul ederse diye ek koyardı önüne. Gizli yapardı yardımını aynen inancını yaşadığı gibi. Kendi yemeğine yakınlarını yoksulları konuk ederdi. Yenilir içilir herkes evine sessizce dönerdi. Havada bir kutsallık kandil gibi asılı kalırdı, rüzgâr bile ağır-ağır eserdi, ikindi zamanını kutsamak için, herkes kendini kutsanmış algılardı o zamanlar ve bizler dindar değiliz…

terör araştırılsın1

Ancak şimdi vıcık-vıcık yağ kokuyor her taraf havaya sinmiş koku boğazımızı kesiyor. Din göstermelik, inanç göstermelik, iftar göstermelik, her şey yalan dolan olmuş. Ve şimdi bu yaşananların adı dindarlıkmış?

Valla sessizce evimizde yaşadığımız kutsallık eğer dindarlık değilse biz bu vıcık-vıcık yağdanlıkların yaşadığı dinden olmaktansa, dinsizliği milyon kez baş tacı ediyoruz; özelikle bu vahşetten sonra.

Ve bu vahşeti yapan IŞİD denen yaratıklar Türkiye’ye savaş ilan etmiş “eylemlere her yerde devam edin” diye emir vermişler, basına sızan konuşmalarından anladığımız kadarı ile. Ve devam ediyor. “Mümin kardeşlerimizin yüreğine su serpilsin böylece.”

Vay be! Demek bunca cehennem bu zebaniler için yüreğe serpilen su gibi ha!!! Ve bu cehennem zebanileri aynı zamanda Müminler? Uf, uf felaketin ucu bucağı yok  valla. Ve biz bu ortamda yaşıyoruz? Eh Allah bize kolaylık versin demekten başka çaremiz yok.

Ve sevgili okuyucularım bütün bunlar yetmezmiş gibi yine üçer dörder derken altıya tamamlanan şehit haberleri ile belimiz bükülmüş vaziyette. Ülke yanıyor, içimiz yanıyor ve sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elden! Ne kadar aciz kaldık ya Rabbim?  Dizi-dizi cenazeler geçerken başımız yerden kalkmaz oldu. Sağdan soldan geliyorlar valla bu yüzden bitkin vaziyetteyiz acıdan kime üzüleceğimizi bilmiyoruz artık duble üzgünüz, kırgınız, isyandayız. Nur içinde uyusun şehitlerimiz en azından ve patlamada yiten canlar. Ve acil şifalar diliyoruz yaralılara. Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım şimdi ayrımsız gayrımsız. Bütün samimiyetimiz ile. Yase

Günün Şiiri

Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

Orhan Veli KANIK

Bayram

Kargalar, sakın anneme söylemeyin!

Bugün toplar atılırken evden kaçıp

Harbiye nezaretine gideceğim.

Söylemezseniz size macun alırım,

Simit alırım, horoz şekeri alırım;

Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,

Bütün zıpzıplarımı size veririm.

Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!

Orhan Veli KANIK

Günün Sözü

Hakiki ve ciddi bir tek felsefi sorun vardır: İntihar. Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak, bu felsefenin temel sorusunu oluşturur.

Albert Camus

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here