Geçtiğimiz günlerde Ramazan ayı münasebetiyle, İsdemir’deki iftar yemeğine basın mensubu arkadaşlarla birlikte davet edildim. Davet masasında birlikte iftar açtığımız İsdemir Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı Emre Gülden ile bir aradaydık.
Sakin görünüşlü mizacıyla içten dışa yansıttığı duygularla bana biraz uzakta olsa da konuşmaları dikkatimi çekti. Yanında oturduğu arkadaşımıza çok heyecan verici bir şeyler anlatıyordu ama arkadaşımız bazı konulara enjekte olduğundan uzaktan da olsa Sn. Gülden’in mesaj nitelikte yaptığı sohbeti ben çok iyi anlıyordum.
Eski bir İsdemir çalışanı ve sporcusu olarak İsdemir’in özellikle iftar davetine her zaman içten icabet ederim. Nede olsa bu fabrikada benim de tuzum var. Tam tamına 25 yıl bu davetlere katılır ve zevkle gururla iftarımı açarım. Çünkü bölgemde hızla gelişen ve serpilen, milli sanayimizin gurur olan İsdemir ile ne ben ne de geleceğim olan kuşaklar bu bağı koparabilir…
Dışarıdaki devasa güçler karşısında ezilmeden gururla görevlerini yerine getiren İsdemir, Türkiye’nin en önemli fabrika yapan fabrikası olarak yurt içinde ve yurt dışında yeni tesislere imza atacağı günler çok yakında…
İsdemir’in geçmişi ile geleceğini burada tartışmak istemiyorum. Arzum İsdemir’in hızla gelişmesine paralel olarak bir dünya şirketi olmasını yaşarken görmemdir. Dünya çelik sektörüne kapılarını aralayan İsdemir, şu an itibariyle fabrika yapan fabrika konumunda. Geçmiş siyasi ukalalığını bitirmiş ve iş yapan insanlarla donanmıştır. Çalışan ve bu sektörde kanlı ter döken insanlar sayesinde emeklemekten kurtulmuş ve kükreyerek ayağa kalkmıştır. Bu olumlu gelişmelere ters olanlar fabrikayı geçmişle şimdiki zamanını değerlendirdiğinde ortaya çıkan tablo karşısında başlarını sessizce öne eğmeliler.
Sn. Gülden’in yaptığı sohbet konuşmaları aslında İsdemir’in hangi noktaya geldiğinin bir göstergesiydi. Dikkatimi çeken en önemli vurgulamasını makalemde sizlerle de paylaşmak istiyorum.
“…Geçtiğimiz gün vergimizi yatırdık, tam tamına 286.000.000 TL yani eski parayla 286 Trilyon. Yatırdığımız gün Ankara’dan Maliye Bakanlığından aradılar, acaba bir yanlışlık var mı diye! Hiç bir yanlışlığımız yok, bu bizim devletimize ne kadar sadık şekilde görev yaptığımızın bir göstergesidir. Sektör olarak bizlerde çok gururlandık ve mutlu olduk.
Görevimiz İsdemir’de hiç durmadan devam ediyor. Fabrikamızda görev yapan Genel Müdürümüz ve Genel Müdür Yardımcısı arkadaşlarımız bir bütünlük içerisinde sektörümüzün geleceğini en iyi şekilde analiz ediyor ve yeni yatırımlarla her geçen günlerde yeni gelişmeleri gerçekleştiriyorlar. İsdemir Limanı, İskenderun Körfezinin en büyük limanı olacak. Limanın genişletilmesine paralel olarak derinlik, yani gemi yanaşmaya uygun Draft çalışmalarından sonra şu an ancak hayal ettiğimiz devasa konteynır gemileri limanımıza sorunsuz şekilde yanaşacak ve Ortadoğu’nun limanlar konusunda da lideri olacaktır.
İsdemir özelleşirken, Erdemir’den gelen arkadaşlar bu fabrikayı bu hale getirdi. Şimdi İsdemir çalışanı tıpkı Erdemir’den gelenler gibi oldu. Yani buradaki arkadaşlar görevli olarak İskenderun dışında sektörde yeni oluşumlara başarılı şekilde imza atmaktadır…”
Evet, kısacası, Sn. Gülden’in dediği gibi ‘ben yok, biz varız’ felsefesiyle ayağa kalkmış bir İsdemir’i izledim verilen iftar yemeğinde.
Gözlerim arkadaşım Sn. Genel Müdür Recep Özhan’ı aradı durdu. Geçen sene Genel Müdür vekili Sn. Şafak Çapar ile oturmuş sohbet yapmıştık. Ondan önceki sene Genel Müdür Sn. Özhan ile oturmuş derin sohbetlere dalmıştık. O yıl Çelik-İş ile ilgili sürtüşmeler vardı. Çok üzülmüştü… Allah’tan kendisine acil şifalar diliyorum. İnşallah yine eskisi gibi onu aramızda görür ve onun sohbetinin derinliklerinde kayboluruz.
Verilen iftar yemeği Recep beyin olmamasıyla biraz buruk geçti sayılsa da Şafak Bey ve beraberinde bulunan heyet bizlere dostane bir karşılamayla misafirperverlik gösterdiler.
İsdemir çalışanları, bölgemize altın bir tunç hediye ediyor. Hassa Tüneli ve şu zıkkım savaşlar sonuçlandığında, İskenderun ve İsdemir dünya gündeminde yerini alacaktır.
İsdemir vergi vermeyebilirdi. Diğer sektörlerin yaptığı gibi bu verilen vergiyle onlarca cami, okul, medrese yaptırır, vergi vermez, İsdemir ismiyle hayırseverlik yapardı. İsdemir doğrusunu yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletine vergisini veriyor ve devlette Türkiye genelinde asli görevi olan yatırımlarını yapıyor. Doğrusu da bu değil mi?!
Not: Ödenen vergi miktarı az veya çok olabilir, benim yaklaşık aklımda kalan rakam bu…
