Ramazan Geldi Hoş Geldi

0
85

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İslam alemine On iki ayın sultanı, misafirlerin en mütevazısı  ve  lütufkarı Ramazan ayı geldi hoş geldi. Ramazan ayı  adı üzeri sıcak bir ay. Ancak sabit bir ay olmadığından 12 ayda, bütün aylarda üç kez misafir olarak  dönüşümünü 36 yılda tamamlar. Nasıl hatırşinas değil mi? 2012’ de 7’inci ayın ortalarında oruçtuk. Ve o yıl kolay olmayacak yazlıkta oruç tutmak diye bir not düşmüşüm. Sonrada eklemişim. Ancak elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Suya girmesek sıcaktan havale  geçirecek duruma geliyoruz tabi, bu yüzden kendimizi  korumaya almak zorundayız.

Öyle domatesler, çilekler gibi toprağa yayılmış güneşte çimlenmekten bir defa vazgeçmeliyiz. Biz gerçi bunu yapmıyoruz ama yinede sokağa çıktığımız her an  toprak ve güneşle birleşiyoruz. Birbirimizde eriyip gidiyoruz. Ve aklıma çölde oruç tutanlar geliyor. Bir damla suya hasret! Yürüyüşten döndüğüm bu sabah duşa girmeden önce bir damla suya bende öyle hasret algılamıştım kendimi. Ancak insan dayanıklıdır, kendi bile ne kadar dayanıklı olduğunun ayrımında değildir. Ve kendime  sıcakta belki kolay olmayacak ama zorda olmayabilir  “kendine bir yol haritası çizersen” dedim. Ve kendime bir yol haritası çizdim. Sakin ve ruh huzuru ile yardım yapmak. Tepsi, tepsi börekler hazırlayıp saatin sıcak olmadığı bir zamanda dağıtmak ve daha bir sürü şey daha. Herkesin aslında bu özel ay ve günler için bir yol haritası olmalı diye düşünüyorum kendine uygun.

Ve bu yılda aynı öneride bulunuyorum, kendimize göre bir yol haritası. Geçen yıl ne yazık ki kocaman Ramazan ayını hastanelerde geçirdiğim için kendimi çok eksik algıladım. Ancak bu yıl onu telafi edeceğim inşallah. Sağlığımın diyetini  hayırla ödeyeceğim zaten bu yılki ve her zamanki temamız hayır olmalı, yardım olmalı. İnsan ancak o zaman ruh huzuruna erebilir ve mistik bir ayı ruhuyla bedeniyle yaşar. Hayır dediğimiz yalnızca maddi değildir kuşkusuz. Tatlı dil, güler yüz, anlayış ve sevgidir aynı zamanda. Büyüklerimiz boşa dememiş “kiminin duası kiminin parası” diye. Oruç kuşkusuz aç kalmak değildir. Oruç, eline, diline, beline sahip olunarak yaşanabilir sadece. Gıybet etmek, gönül kırmak bendenizce orucun bozulması anlamına gelir. Ön yargı ile “sen, ben” ayrımı yapmakta orucu bozan en öneli şeylerdir yine tabi ki ben denizce. Ramazanın orucu İslâm’ın beş şartından birisidir kuşkusuz.

Ve Bakara Sûresi’nin 187. ayetinde belirtildiği gibi; tan yerinde beyaz iplikle, siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyip içilen, sonra da geceye kadar tamamlanan bir ibadet şeklidir. Ve yine Kuran ı Kerim’de 185- O sayılı günler Ramazan ayıdır ki, der. Kur’an o ay içinde indirilmiştir. O Kur’an, insanları hakka ulaştırır, helal ile haramda ve din hükümlerinde hakkı batıldan ayırır. Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruç tutsun, kim hasta olur yahut seferde bulunursa, oruç tutamadığı günler sayısınca sıhhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin, ALLAH size kolaylık diler, size güçlük dilemez; ve  Kuranı Kerimde 183’üncü ayette devam eder; “Ey İman edenler! Sizden öncekilere kılındığı gibi sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Gerek ki oruç sayesinde fenalıklardan korunasınız” demektedir. Ve geçmişten bilgi vermektedir. “Sizden öncekilere” diyerek. Peki bizden öncekiler kimlerdi? Ufak bir araştırma ile. Yanıt vermek olası tabi şöyle ki; Artık hepimiz biliyoruz ki semavi dinlerde orucun yeri vardır. Hz. İbrahim den(S.S) kalma…

Cahiliye devri Araplarının Hazret-i İbrahim (a.s.)’den beri aşure günü gibi bazı günlere önem verip oruç tuttukları bilinmektedir.

Ve sevgili okuyucularım  oruç tutun ya da tutmayın, inanın  ya da inanmayın. İçinde bulunduğumuz ayın  ve her günün rahmet ve mağfiret ayı, günü  olduğunu bilin yeter bence. Ve  yardım etmenin dayanılmaz hafifliğini yaşamayı da ilke edinin, eşitlik, kardeşlik, hak ve özgürlüklere saygılı olmanın bilinci içinde yaşayıp bunu çocuklarımıza da aşılamaya çalışalım. Oruç aç  kalmak demek değildir.  Açın halinden anlamaktır. Aç kalmadan da oruç tutulabilir diye düşünüyorum. Ve Ramazan ayı, her ay gibi sağlık, sevgi, bereket ve barışa  neden olsun. Sağlık ve sevgiyle kalım sevgili okuyucularım hep birlikte her zaman ayrımsız gayrımsız. Yase

& & & & &

Ve Musevîlikte Oruç 

Tevrat’ta bazı günlerde oruç tutulması emredilmektedir. Yahudîlikte oruç nefsi terbiye etme ve bazen de acı çekme aracı sayılırken, bazen de Allah’a yaklaşma aracı olarak kabul edilmektedir. Tevrat’a göre, Hz. Musa Tur Dağı’nda 40 gün 40 gece kalmış ve bu süreyi oruç tutarak geçirmiştir. Bazı Müslümanlar da oruçla ilgili âyetler tamamlanmadan önce aynı Yahudîler gibi hareket ederlerdi. Babil döneminde matem ve üzüntü sembolü olarak oruç tutulurdu. Yahudîler, Allah’ın kendilerine felâketler verdiğine inandıkları dönemlerde sürekli oruç tutardı. Yahudîlikte tutulması gerekli görülen tek oruç Yom Kippur adı verilen kefaret orucudur. Yom Kippur İbranicede “tövbe günü” anlamındadır. Yahudîlerin en büyük ibadet günlerinden olan Kippur, 19 Nisan’da başlamakta ve bir hafta sürmektedir. Pesah Bayramı orucu ise, genellikle Hamursuz Bayramından sonra gelen Pazartesi ve Perşembe günleri tutulur. Yahudîler Babil dönüşünden sonra, Kudüs’ün tahrip edilmesi ve diğer felâketler nedeniyle dört ayrı oruç daha ortaya çıkmıştır.

Hıristiyanlıkta Oruç 

Kur’ân’ın bildirdiğine göre oruç, Hıristiyanlara da farz kılınmıştır. Hıristiyanlıkta oruç ve perhiz aynı anlamdadır. Orucun amacı, işlenmiş günahların cezasını bu dünyada çekmeye başlamaktır. İncil, oruca büyük önem verir ve övgüyle bahseder. Hıristiyanlıkta iki çeşit oruç bulunur: Şükran orucu ve kilise orucu. Bu iki çeşit orucu Katolik’ler tutar, Protestanlar tutmaz. Hıristiyanlık, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri ile bazı yortuların arife günlerinde oruç tutmayı teşvik eder. Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın öldükten sonra dirildiğine ve göğe çıkarıldığına inanılan Paskalya’da oruç tutulması önemlidir. Paskalya öncesinde iki gün oruç tutmak dindar Hıristiyanlar arasında yaygındır.

Hz. Meryem de İsa Peygamberi kavmine götürdüğünde susma orucu tutmuştur. “Cenabı   Hakkın” sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılınmıştır” dediği oruçlar bunlar. Birde semavi olmayan oruçlar vardır. Birde onlara göz atalım…

Örneğin Budizm’de oruç 

Budizm, oruca en fazla önem veren dinlerdendir. Budizm’in kurucusu Buda’ya göre, ne dünyaya bağlanmak, ne de dünyadan vazgeçmek gerekir. Bu amaca ulaşmak için koyduğu kuralların birincisi ise, her iki ayda bir oruç tutmak ve bu süre içinde de toplum içinde tüm günahlarını itiraf etmektir. Buda’ya göre sonsuz kurtuluşa, yani Nirvana’ya engel olan tek şey arzulardır. Kurtuluş, ancak arzuları terk etmekle sağlanır ve arzulardan kurtulmanın birinci yolu da oruç tutmaktır.

Hinduizm’de oruç 

Hinduizm’de nefsi terbiye için yılın belirli aylarında ve günlerinde oruç tutulur. İbadet amacıyla duâların okunduğu günlerde oruç tutulması gerekir. Hinduizm’de oruç, genellikle bazı besinleri belirli bir süre yememe ve perhiz şeklinde tutulmaktadır.

Taoizm’de oruç 

Taoizm’de oruç, sağlığı koruma ve böylece yaşlanmayı geciktirme özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Çinliler ayrıca, büyük bayram günleri ile kötülüklerin arttığı dönemlerde de, kendilerini korumak için oruç tutarlar.

Brahmanizm’de oruç 

Brahmanizm’de her ayın 12. ve 13. günlerinde oruç tutmak gelenektir. Yaşlılar, hastalar ve çocuklar dahi bu oruçtan muaf değillerdir. Bazıları insanî isteklerini yenmek için 15 gün boyunca oruç tutarlar. Bu süre içinde bir yudum sudan başka bir şey yiyip içmeleri orucu bozmaktadır.

Jainizm’de oruç 

Jainizm’de orucun kuralları daha serttir. Jainistler kesintisiz olarak 40 gün oruç tutarlar. Bu dinin kurucusu Mahavira’nın (M.Ö 599-527)) kendisine işkence yaparak dinde yüksek dereceye ulaşmaya çalıştığı, et ve yumurta yemediği ve hatta ölünceye kadar da oruç tuttuğu rivayet edilmektedir.

Maniheizm’de oruç 

Maniheizm’de, ışığı gönderen güneş ve aya duâ etmek amacıyla tutulur. Babil ve Asurluların da orucu büyük önem verdiği bilinmektedir. Eski Mısır’da ise oruç genellikle dinî bayramlarda tutulur.

Avrupa yerel dinlerinde oruç 

Keltler’in oruç tuttuğu, eski Roma ve Yunanlıların da orucu felâketlerden kurtulmak için bir yol olarak kabul ettiği bilinmektedir.

Günün Şiiri

Başlayalı Bir Kara Sevda

Bir zamanlar sevdim bende bitmiyor
Başlayıp gideli bir kara sevda
Ne yapsam bir hayal olup gitmiyor
Başlayıp gideli bir kara sevda

Sayfaları şiir doldurtur bana
Cananı döndürür ruhumda cana
Kalbimi benzetir virane hana
Başlayıp gideli bir kara sevda

Gözümden akıtır bahar selleri
Gönlümde estirir hasret yelleri
Başımda beyazla dolar telleri
Başlayıp gideli bir kara sevda

Uykusuz sabaha beni erdirir
Gözlerime düşler bana serdirir
Benliğime en son nefes verdirir
Başlayıp gideli bir kara sevda

Karamecnun
CENNETİ HIZIR KUL

Sedat Hünker

Günün Fıkrası

Bektaşi babasına sormuşlar: “Baba erenler, ramazan hakkında ne düşünüyorsun?” Bektaşi babası: “Vallahi, demiş; iftara bir şey dediğim yok ama şu sahuru da öğleye alsalar daha iyi olurdu…”

Günün Sözü

Ramazan ayı  girdiğinde Allah Teala arşı taşıyan meleklere, tespihten ellerini çekip Muhammed (s.a.s.) ümmetine ve mü’minlere istiğfarda bulunmalarını emreder.

Hz. Ali (r.a.)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here