Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Emniyet teşkilatının kuruluşunun 173. yılı kutlanıyor biliyorsunuz değil mi? Her yıl Nisan ayının 4-10 tarihleri arası Polis Haftası. Bizde bu vesile ile bütün polis teşkilatının kuruluş yıl dönümlerini kutluyor başarılar diliyoruz.
& & & & &
Ve aslında, hakkında çok şey bilmediğimiz, ya da yalan yanlış, ya da bazı yaşadığımız olumsuzluklar sonrası yargıladığımız, polis ve emniyet teşkilatı hakkında neler biliyoruz? Bazı ana babaların yaramazlık yapan çocuklarını hala “seni polise veririm” diye korkuttukları, aslında bizden biri olup bizden nedense biraz uzakmış gibi görünen veya algılanan, biraz korku (değil de ne bileyim ona benzer bir şey işte) ile baktığımız polis teşkilatı ve çalışması hakkında ne biliyoruz ona bir bakalım.
& & & & &
Bir ülkenin, düzeni ve güvenliğini sağlayan nizamların topunu birden yürüten örgüte Emniyet örgütü denir. Polis örgütüdür de diyebiliriz. Yurdun her türlü emniyetinden ve güveninden sorumlu bu teşkilat Ankara’da iç işleri bakanlığına bağlı genel müdürlükten idare edilir. Emniyet genel müdürlüğü siyasal adli görevlere göre birçok şubelere ayrılır. Emniyet müdürlerinin yönettiği il örgütleri de ayrıca şubelere ayrılır. İlçe örgütlerinin başında emniyet amirleri, merkez karakollarında baş komiser, komiser muavini gibi kademeler bulunur. Her merkezde merkezin büyüklüğüne orantılı olarak polis memuru bulundurulur. Polisler hepimizin bildiği gibi polis üniforması giyer.
Polis teşkilatında yaya, atlı, motorlu, (çocukların bayıldığı yunuslar) ve denizi olan merkezlerde deniz polis örgütü de vardır. Trafik polislerini de unutmamak gerekir.
& & & & &
Eskiden nasılmış bu teşkilat birde ona bakalım.
Eskiden bizde emniyet teşkilatının bu günkü jandarma gibi askeri bir kimliği varmış. Bu yüzden polise “zaptiye” “zabıta” gibi seslenilirmiş. Ayrıca “ases” ve “kulluk” denilen daha çok aseslerin devriye gezdiği yani şimdiki, belediye zabıtasının yaptığı iş gibi işler yaparlarmış.
Tanzimat’tan sonra 1869’da yapılan bir nizamname ile kurulmuş zaptiye teşkilatı. Askeri niteliği olduğu için Askerliğe bağlı olarak çalışırmış. Zaptiye bölük komutanlığına tabur ağası Alay komutanına “alay beyi” denirmiş emniyet genel müdürü konumundaki kimseye de “zaptiye nazırı” denirdi. Nazır muavini “sanisi” ve “muhasebecisi” ile “mektupçusu” varmış. (bazı dizilerde bu terimlere çokça rastlıyoruz. Karayılan gibi, elveda Rumeli gibi)
Çok daha sonra polis örgütü kurulunca zaptiyenin yetkileri kısıtlandı ve bu örgüte jandarma dendi.(ben bunu bilmiyordum şimdi öğrendim) 1908 meşrutiyet devriminden sonra Zaptiye nezaretine “İstanbul Polis Müdürlüğü” adı verildi.
Bu günkü emniyet cumhuriyetten sonra yeni kanunlara göre kurulmuş iç işleri bakanlığı içinde yer almıştır. 1869’da kurulan 1908’de polis müdürlüğü adı alan ve Cumhuriyetten sonra yenilenen polis teşkilatı. 173. yılını kutluyor bu yıl. Hayırlı uğurlu olsun diliyoruz.
& & & & &
İzlediğim ve gözlemlediğime göre, başta ben olmak üzere birçok gencin bir zamanlar pekte hoş bakmadığı hatta korktuğumuz diyebileceğim bu imaj günümüzde tamamen demesem de çok, çok kırılmış durumda… Roman vatandaşları polisle kaynaştırmak için at yarışları düzenlemiş, bir ilimizin emniyet teşkilatı, görmüşsünüzdür haberlerde. Ne kadar güzel görüntüler vardı değil mi? Uçurtma uçuran, sanatla ilgilenen, sokakta çocuklarla top sektiren, motoruna binmek için can atan çocukları seven polisler. Bu görüntüler içimizin sımsıcak duygularla dolmasına neden oluyor. Bir zamanlar polisle korkutulanlar şimdi polis olacam diye çığlık atıyorlar. Ve özellikle Yunuslar, fiyakalı motorları ve parlak giysiler içinde yakışıklı polisler, gençler çocuklar aşık valla onlara.
Spor seven, sanatı ve sanatçıyı seven her kim olursa olsun, insan sevgisi ile doludur buna inanıyorum. Ve aslında bizden biri olan, (ağabeyimiz, babamız, nişanlımız, eşimiz, kuzenimiz, arkadaşımız gibi?) bizim emniyet içinde ve güvenle yaşamamız için gece gündüz çalışan, polis kardeşlerimizin her zaman yanında olacağız…
Ve biz bir kez daha bütün emniyet teşkilatının yıl dönümünü kutlarken başarı ve sağlık ve işlerinde kolaylık diliyoruz.
& & & & &
Ansiklopedi Karıştırma
Ansiklopedi karıştırmanın en kötü tarafı nedir bilir misiniz? Eğer şöyle bir karıştırıyorsanız ve zamanınız bolsa sorun yok, fakat bir şey arıyorsanız bir konuda bilgi toplamağa çalışıyorsanız ve zamana bin bir şey sığdırıyorsanız? İşte o zaman, yandı fırındaki kurabiyeler, döküldü kurudu ocaktaki süt ve siz aradığınız konuyla ilişiği bile olmayan bir konuya kapılmış gidiyorsunuz. Ne arıyordum, niçin arıyordum. Bilgisayar açık, zaman koşuyor hiç umurunuz değil daha doğrusu ayrımında değilsiniz yoksa umurunuzda hem de nasıl duran bir sürü iş varken!
Bu sabah Polis teşkilatını yazacağım diye oturdum bilgisayarın karşısına. Ne yazacağım ne biliyorum bu konuda? Bildiklerim herkesin bildiği şeyler. Peki ama ne zaman nasıl kurulmuş bu teşkilat 173 yıl önce, o zaman hangi zamandı nasıldı, niçindi, bir sürü soru altından kalkabilir misin, yok anladım ki bu konuda cahilim. O zaman bilgilenmem gerek, gerek ki doğru bilgilendireyim ilgilenenleri. En nefret ettiğim şey bilmediğim ya da az bildiğim konuda ahkâm kesmek ve hazıra konmak. Bu yüzden internetten değil de ilk aşkım ve sanırım son nefesime dek öyle kalacak ansiklopedi karıştırmaya karar verdim!
Bu arada hasta ziyaretine gideceğim için erkenden kalktım kurabiyeler fırında, bu tür şeyleri hazır almam asla özellikle hastaya gidecekse, çünkü bilirsiniz hastalığın durumuna göre yapmalısınız yapacağınız şeyi. Örneğin mide problemi çeken birine biberli ekmek götüremezsiniz değil mi? Sütlü hafif bir tatlı yapmanız gerekir ya da yumurta yemesi yasaklanmış birine kek, ne alakası varsa? İşte bu yüzden kendim hazırlarım götüreceğim şeyi hastalık durumunu göz önüne alarak. Bu günde zencefilli kurabiye yumurtasız bu iş için uygun bir seçim.. (modası geçmiş diyorlar çokbilmiş arkadaşlarım bana bu yüzden, desinler kim takar?) Neyse kurabiyeler fırında, süt ocakta, birde bugün adam gibi kahvaltı yapacam aklımca çok aç uyandım çünkü bu ancak milyon yılda bir olur bende ya? Tamam, her şey yolunda şimdi ansiklopedi karıştırmakta sıra… Ansiklopedilerin bir bölümü odamda bir bölümü atölyemdeki kitaplığımda yani yukarda… Aşağıda bulamadım hadi yukarı. Ve kalın cildi aç, içine gir ve zamanı mekânı unut. Aradığın konunun dışında ne varsa onlara dal, dal çık!
Neden sonra bir koku ama ne koku, yeminle ölü uyandıran, kızarmış kurabiye kokusuna karışmış süt yanığı ve yoğun bir gaz kokusu. “Bu ne ya” dedim “ne kokusu bu?” Tamamen unutmuşum kurabiyeleri, sütü, yumurtayı. Birden anımsadım!!! Hadi gümbür, gümbür aşağı yumurta kaynamış suyu dökülmüş ocağa, süt kaynaya, kaynaya buharlaşmış, buharlaşmayan dökülmüş ocağın üzeri yanık süt ile kaplı (ağlayacam nerdeyse) Kurabiyeler filmlerde ki gibi kömür. Ve ben. Kapı pencere açma derdindeyim gerçi arka balkonun kapısı ve odamın penceresi sürekli açık bu yüzden boğulmadım dumandan ama garip kurabiyeler. Ağlayasım geldi valla. Ama tabi kabahatimi bildiğimden hiç ses çıkarmadan ocağı temizledim zaten kime ses edeceğim ki, evdeki cinlere perilere mi? Gel de yardımcı arama şimdi değil mi? Ama yok yeminle istemem kalsın ben yaparım teşekkürler. Hani Diyojen ne demişti? “Gölge etme başka ihsan istemem.” Aynen.. Diyojen dedim de, valla biraz da bu konuda araştırma yapayım, ansiklopedi elimdeyken bakalım neler bilmiyormuşum? Olan oldu zaten sonra temizlerim, açlık mı? O da gitti kokudan doydum fazlası ile.
Ve sevgili okuyucularım size aman dikkatli olun diyorum, bende artık olacağım ansiklopedi karıştırırken, ya da bilgisayar başındayken ya da gazete okurken asla ocağa bir şey koymayacağım buna söz verdim sizde yapmayın olur mu? Gerçi benim kaçıncı söz verişim ya? Ve şimdilik hoşça kalın, sağlıkla ve sevgiyle sevgili okuyucularım, benim biraz işim var yeniden kurabiye yapacağımda. Yase
Polis Haftası Şiirleri
Kahraman Polis
Varlığın ülkeme güven veriyor
Asayiş seninle berkemal polis
Kavgalar bitiyor huzur geliyor
Adalet elçisi kahraman polis
Kanunun yolunda çalışır gider
Bıkmadan zamanla yarışır gider
Gündüzü geceye karışır gider
Adalet elçisi kahraman polis
Öyle zor şartlarda görev başında
Bir sıcaklık arar çoğu aşında
Kimi şehit olur çok genç yaşında
Adalet elçisi kahraman polis
Kimine azrail kimine hızır
Kim imdat istese yardıma hazır
Masuma hamidir suçluya nazır
Adalet elçisi kahraman polis
Her türlü olaya korkmadan koşar
En büyük engeli anında aşar
Vatanın milletin aşkıyla yaşar
Adalet elçisi kahraman polis
Dert olur acımız ağrımız size
Bizim de açıktır bağrımız size
Hep aynı ilkeye çağrımız size
Adalet elçisi kahraman polis
Yetmiyor övmeye kalemle kağıt
Olmasın adına dillerde ağıt
Sen de mutlu yaşa yasını dağıt
Adalet elçisi kahraman polis
Muammer BAYDERE
Polis
Eline gülün dikeni batmazsa,
Sen gülün kokusunu alamazsın.
İçinde polis sevgisi yatmazsa,
Sen polis sevgisini bilemezsin.
Mafyalar gelip paranı almadan,
Hırsız evdeki malını çalmadan,
Sokak kavgasında canın yanmadan,
Polisin kıymetini bilemezsin.
Hayat bu yaşanır kirli karalı,
Bazı olayda çıkmadan zararlı,
Bir kazada kurtulmadan yaralı,
Polisin kıymetini bilemezsin.
Polistir sokaklarda çile çeken,
Haksızlığa karşı çıkıp hak eken,
Bu vatan için şehit olup ölen,
Şehitleri görmeden bilemezsin.
Hikmet AĞA
Türk Polisi
Türk polisi, Türk polisi,
Severiz biz hepinizi,
Kim ne derse desin size,
İnanmayın, kanmayın,
Milletsever hepinizi,
Türk polisi, Türk polisi,
Severiz biz hepinizi,
Gece gündüz demeden,
Ekmek yemek yemeden,
Edirne’den Erzurum’a,
Gidersiniz seve seve,
Doyamadan yavrunuza,
Bu vatan, millet uğruna,
Nice canlar verirsiniz,
Türk polisi, Türk polisi,
Severiz biz hepinizi,
Her daim çalışırsınız,
Yakalarsın hırsızı, uğursuzu,
Minnettardır bu millet,
İhtiyarı, genci, yetişkini,
Severiz biz polisimizi.
Münevver ERİLMEZ