Hepimize Geçmiş Olsun 

0
110

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah (cumartesi sabahı), cehennem gibi bir gecenin ardından? 1960’lı yılardan beri darbelere alışık bir ülke olarak Cuma gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminden sonra, aslında darbelerin hiçte alışkanlık yapacak şeyler olmadığını bir kez daha anladık. Sabaha dek gerçekten korku filmi gibi yaşadık geceyi.

Aslında ilk algıladığımız şey, bir terör saldırısı yönündeydi. Ancak hemen anlaşıldı ki, bu bir darbe girişimi. Ancak 80’li yıllardan anımsadıklarımızdan çok değişik bir darbe girişimi idi. Ve sonunda teröre döndü çünkü suçsuz halka ateş edildi, onlarca ölü ve yaralı var. Gece boyunca halkın sokaklara çıkması için anonslar yapıldı. Ve tarihinde ilk kez böyle bir şey yaşandı. Halk, polis ve güvenlik güçlerinin yoğun çabası ile darbe amacına ulaşmadan püskürtüldü. Millet tek yumruk oldu ve demokrasiye sahip çıktı. Ama keşke böyle bir cehennemi yaşamasaydık çok yıkıcı, çok üzücü, çok korkutucu ve düşündürücü bir durum.

Oysa gündem doluydu Fransa’nın Nice kentinde kutlama günündeki katliamın dehşetini yaşıyorduk. Aklımıza bile gelmedi.  Daha büyüğünün başımıza geleceği!

Bu sabah hala dehşetin etkisindeyiz. Ve Cumhurbaşkanı bu gecede (cumartesi gecesi) sokaklarda olma çağrısı yapıtı. Yeni bir huzursuzluğa karşı ki bu da düşündürücü…

Tv’leri izlerken gerçekten gördük ki bir cinnet durumu yaşandı Cuma günü ülkemizde. Sanki savaştayız kardeş savaşı. Kendi ülkemizde kendi paramızla kendi silahımızla ortak değerlerimiz olan alanları evlatlarımızı şehit etti. Savaş alanı yaratıldı. Bu affedilecek şey değil. Korkudan öte vahim üstü bir şey. Düşmanın yapamadığını biz kendimize yaptık nasıl bir cinnet durumu bu anlamak mümkün değil.

darbe şehitleri2

Korkunç bir gecenin ardından hala şoktayız. Ve bu şoku kolay kolay üzerimizden atacağa da benzemiyoruz! Dilerim bir kez daha böyle bir şey yaşamayız sevgili ülkemizde. Ve dünyada. 90 şehit ve onlarca yaralı var. Hepsine Tanrı’dan rahmet diliyoruz ve yaralılara acil şifalar.

Bizler bu  gibi durumları çocuk yaşta yaşadık ve hala o travmayı üzerimizden atamadık  ne yazık ki. Sağlık ve sevgiyle kalalım şimdi sevgili okuyucularım. Her zamankinden daha çok dayanışma  ile… Yase

& & & & &

Geçmiş darbelere bir bakalım dedim, internette nasıl bilgiler bir okuyalım, hatırlayalım…

1960 Darbesi

27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe. Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi ya da 27 Mayıs İhtilâli olarak da anılır. Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır; 37 düşük rütbeli subayın planları ile icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Sonra cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri tutuklanarak, hükümet; 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilerek, ordu; 147 üniversite öğretim görevlisi görevden alınarak ve bazı üniversiteler kapatılıp el konularak, üniversiteler; 520 hakim ve yargıç görevden alınılarak, yargı kontrol altına alınmıştır.

Darbeden sonra darbeyi planlayan ve icra eden 37 düşük rütbeli subay ve Emekli Orgeneral, Cemal Gürsel’in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi.

1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti’nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu. 37 subaydan oluşan Millî Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM’yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partiliyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa, Kore gazisi Tahsin Yazıcı ve emekli olduktan sonra DP’den milletvekili seçilen eski Genelkurmay başkanı Mehmet Nuri Yamut da tutuklananlar arasındaydı.

3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala’nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara’ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi’nin başına getirildi. Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıydı; nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştı.

1980 Darbesi

12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî müdahale. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesidir. Bu müdahale ile Süleyman Demirel’in Başbakan’ı olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askerî dönem başladı. Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürdü. 12 Eylül 1980 ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı.

2010 anayasa referandumunda, değişikliklerin kabul edilmesiyle 13 Eylül 2010 tarihinde çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve dernekler ile darbe mağduru kişiler 12 Eylül darbesini yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Bütün suç duyurularını toplayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı altında 12 Eylül 1980’de ülke yönetimine el koyan ve 24 Kasım 1983 yılına kadar bu statüsünü sürdüren askerî cunta yönetiminin hayatta kalan üyeleri, Kenan Evren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya’nın işlediği (A) Nürnberg Şartı ile kabul edilmiş ve tüm devletlerin kendi kanunlarında yer almasa dahi suçun oluşumu halinde takip etmek zorunda oldukları uluslararası hukukun buyruk kuralı niteliğine sahip insanlığa karşı suçlar (B) 765 Sayılı Ceza Kanunu’nun 146, 147, 153, 174, 179, 180, 181. maddeleri kapsamında, insanlığa karşı suçlar ve resen takdir edilecek suçlar nedeniyle haklarında başsavcılık tarafından ceza dava açılması ve haklarında gerekli önlemlerin alınması istemi ..” ile 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma başlattı. 4 Nisan 2012 tarihinde ise darbenin yargılanmasına başlanmıştır.

Günün Şiiri

Ayın Büyüttüğü Oğullar

Bize kanlı bir uykunun, bir kardeşlik sabahı başlatacağı müjdelenmedi.

Cinayetten dönen kardeşiniz, gölgesini gizlediği duvarların ötesini görür.

Ellerini yıkar ve sizi dünyada bir söz olarak bırakır.

Sessiz bir törenle iç geçirme arasında duran yerde gömdüm onları.

Ölü oğullar. Kurban hepsi.

Sanki onlara, kurban oluşlarını hatırlatmak için var yeryüzü.

Yüzleşiyoruz.

Sızlanmaya başlayan bir çırpınmada “yeter” diyorum.

“gidin ve öldürmeyin”

ağzımda kesik bir gülüş. Kâbus olmalı.

Bir cinayetten dönen kardeşim korkutuyor beni.

Kanlar içinde uyanıyorum. Terliyim.

Aç gözlerini. Tırnaklarını acıyan yerlerine bastır.

Biri var mı göğsümü mendiliyle silecek.

Kardeşim bir cinayetten dönüyor. Karanlık dehlizlerden.

Siyah paltosu

Ve gözleriyle.

Ona benzemeyeceğim.

Gece ayaklarımız okşandı ve büyük dağları geçeceğimiz söylendi.

Karlarla bekletilmiş büyük dağları geçtik.

Bahçede ilk gün keskin bir çizgiyle yan yana duran üç yıldızı gördük.

Mutlak. Yol açıcı.

“Bakmak istiyorum ayaklarına” dedi eğilen bir ses.

Onlara, bir daha görüşmeyebiliriz demedim.

Hepimiz biliyorduk.

O dağ oğullarını yedi.

Ve onları bir sese kapattı.

Kolu yok kiminin.

Kimi kör.

Kardeşlik eski bir masalın bilgisinde kaldı.

Kardeşlik acımaydı.

Bejan MATUR

An ve Masal

Güneşin ve suyun tadıyla

Uçunca bulutların tarlasına

Orada gece yok

Gece olmuyor uzaklarda

Boynumda gümüş bir kafes

Sadakatsiz bir cariye gibi

Uzanıp kıvrıldım ayın ortasına

O bir dede

Ben bir tanrıça

Günlerce uçtuk alacakaranlıkta

Boynum ince

Kalbim boş

Sürdüm yüzümü ağaçlara

Rüzgâra sürdüm gözlerimi acıyla

Geçtiğim yollar

Ve uçtuğum

O gecesiz gökyüzü

Bulutların tarlasında oturan

Tanrı kadar yorgun

Fısıldadılar:

An ve masal

An ve masal

Bejan MATUR

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here