Değerli okurlarım, teknik direktörlük çok kıytırık bir meslektir. Mutluluğu ve mutsuzluğu dolu-dolu yaşarsınız ve her 90 dakika, bazen ufacık şeyler verir ya, çoğu zaman dolu-dolu götürür. Kazanmak, Rakibi yenmek, Üç puanı haneye yazdırmak, bunların hepsi de birbirine göbekten bağlı. Zaten bir teknik direktör de bunlar için çok çalışır ve çok şeyler verir. Yinede her şey futbolcularda bitiyor.
Teknik direktörlerin sorumluluğu paylaşacağı hiç kimse yok. Hani düşenin dostu olmaz derler ya. Aynen onun gibi bir şey. Çevresi boşalır ve adeta yapayalnız kalır. Bunu fark eden delikanlı yöneticiler ise; “Biz hocamızın arkasındayız, yenilmeyecek takım yoktur ve hocamız istesin, istediği bölgelere transfer yapalım…” derler. Bu sözlerde gerçek payı var ama üst üste gelen yenilgiler havayı soğutur, motivasyonu düşürür. Fazla beyanat veren yöneticilerin sözlerinde ki doğruluk oranı fazla değildir zaten.
Hele yandaş basının kahrı da hiç çekilmez. “Takım orada, bütün imkânlar seferber edilmiş, iyi oyuncular alınmış, nasıl başarılı olunmaz?” Yandaş medyaya, teknik direktör antipatik geldiyse, o çalıştırıcının daima kazanması lazım. Aksi halde gönderirler.
Bir örnekle yolumuza devam edelim, zaman-zaman ilginç sezonlar yaşanıyor. Bazı takımlar işlerin iyi gitmediği bir gerçek. Tahammülün sınırlı oluşu da bir gerçek! Sabırsızlıktan dolayı, ligin daha ilk çeyreği bitmeden 7-8 takım teknik direktör değiştiriyor. Burada ne oluyor derseniz? Başarısızlığı fatura edecek kimse yok, yani bir günah keçisi aranıyor ve de bulunuyor. Teknik direktör suçlu! Hep yenilmiyor, takımını iyi çalıştıramıyor. Suçlama böyle.
Bazıları da, istedikleri çalışma ortamını bulamayınca riske girmek istemiyorlar, anlaşmalı olarak istifa ediyorlar. Bu tür istifaların fazla olduğunu hiçbir zaman söyleyemeyiz. Kulüp yönetimlerinin baskısı yüzünden de görevini bırakanlar ve kendilerini nadasa çekenler de az değil. Gerçekçi olmamız gerekirse, en başarılı hocalar bile, başarısız olabiliyorlar. Bu başarısızlıkta herkesin payı var.
Şöyle düşünelim. Aynı takıma iki kez gelip görev almış hocalar, ikisinde de başarılı değillerdir. Başarılı olmayışları sürpriz sayılmamalı. Bu başarısızlıkların türlü-türlü nedenleri vardır. Bu nedenler bazen olumlu bazen de olumsuz yönde tezahür edebilir. Böyle olması o hocanın başarısız olduğu anlamına gelmez. Yerimizin darlığı nedeniyle, bilinen bu nedenleri yarınki sayımızda açıklayacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
