Cumhuriyet Bayramı Ne Anlam Taşıyor?

0
92

Bugün, Cumhuriyet Bayramımızın 96’ncı yıldönümü, şehrimizde ay-yıldızlı bayrağımızın müthiş gölgesinde coşku ile kutlanacak. Ölümsüzleşen bugünün anısına birçok etkinlikleri gurur ve heyecanla izleyeceğiz. Okulların merasim geçitlerinde çocukluğumuzu ve gençliğimizi yaşarken, Cumhuriyetimiz nasıl oluştu diye eski bildiklerimizi şöyle bir harmanlayalım.

Cumhuriyetimizin kuruluşunun yıldönümlerinde, birlik ve beraberliğimizi simgeleyen etkili programlar; bizlere kim olduğumuzu, nerden geldik nereye gitmek istediğimiz açısından faydalı olacak ama ben yine bazı şeyleri yazmak istiyorum.

Tarih 30 Ekim 1918! Limni Adasının Mondros Limanında bir İngiliz gemisinde toplanarak atılan imzalar, 600 yıllık koskoca bir imparatorluğu tarihe gömmüş, yurt topraklarımız, sözde galip devletler tarafından emperyalist güçlerin insafına terk edilmişti. Güneşin doğduğu ülke olan Anadolu’muzun her yanını şuursuzca işgal etmeye başladılar. Uzun süren savaşların sonucunda yorgun düşen yüce ulusumuz, gelişmeler karşısında makûs talihine karşı çıkış yolu arıyordu.

İşte böyle bir ortamda, 16 Mayıs 1919 günü sabaha karşı, büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk; İstanbul’dan bindiği vapurla, saraydan değil savaş meydanlarından aldığı apoletindeki rütbeyle Samsun’a ulaştığında, takvimler 19 Mayıs 1919’u gösteriyordu…

İşte böyle başladı kurtuluş maceramız; kurtarıcımızın yoğun geçen toplantıları ilk önce Havza’da başladı. Daha sonra Amasya, Erzurum, Sivas kongrelerinin ardından, 27 Aralık 1919 günü Ankara’da Seymenler tarafından coşkuyla karşılandı. 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. O günler ateşten gömlek giymişti tüm ulusumuz. Kendi makûs talihini kendisi değiştirmeye soyunmuştu. Böylece aktı gitti günler, aylar, yıllar, akan kan ve canlarla birlikte. 26 Ağustos 1922 tarihi ulusumuzun dönüm noktasıydı. Top sesleriyle yer gök inlerken, Anadolu’muzun üzerinde batan güneş, hiç batmamak üzere yeniden doğuyordu aslında.

9 Eylül 1922 İzmir’de bayraklarımızın dalgalanan gölgesinde coşku ve sevinç vardı. “Ya istiklal! Ya ölüm!” emrinden sonra muzafferle çıkan kahraman ordu! Sonra Mudanya, daha sonra Lozan, bağımsızlığımızın taç giyme töreniydi. 29 Ekim 1923’te TBMM “YAŞASIN CUMHURİYET” haykırışıyla doğan Türkleri Dünya’ya yeniden duyuruyordu.

cumhuriyet nedir ile ilgili görsel sonucu

Türkiye Cumhuriyetinin kurulma tarihi; yok edilmek istenen bir ulusun yeni mücadelesinin başladığı gündür. Cumhuriyet’in en büyük erdemi; Türk toplumunu ümmet anlayışından kurtararak, ulus olma bilincine kavuşturmasıdır. Bireyi kul olarak değil, yurttaş konumuna yükseltmiştir. Böylece, aklın ve bilimin üstünlüğünü özgürce benimseyen, düşünebilen, vatandaşlar kendi öz kararlarını bağımsız ve sorumluluk bilinci içinde verebilen olmuştur. Yetkin bireylerden oluşan bir toplum yaratılmıştır.

Cumhuriyet’in kurulması ile çağdaşlaşmanın temeli olan laiklik ilkesi benimsenmiştir. “Din” bireylerin vicdanındaki kutsal yerde yerini almıştır. Laiklik ilkesiyle, Türkiye’nin çağdaş uygarlık yarışına katılabilmesi için gerekli dönüşümler gerçekleşmiş; siyaset, hukuk, eğitim, kültür, sanat, ekonomi ve toplumsal alanlarda köklü devrimler yapılmıştır. Ulu önderimiz ATATÜRK, bu devrimleri gerçekleştirirken, ulusal birlik ve bütünlüğün oluşmasını ve sürekli kılınmasını sağlayan öz benliğimizin korunmasına ayrı bir önem vermiştir. Çünkü öz benliğimiz var oluşumuzun temelidir.

Ulu önder “Cumhuriyeti bizler kurduk onu yaşatacak ve geliştirecek olan sizlersiniz” diyerek, Cumhuriyetimizi Türk gençlerine emanet etmiştir. Günümüzde, içte ve dışta, Lozan Antlaşması ile yırtıp, tarihin çöplüğüne attığımız Sevr hayallerini yeniden hortlatmaya çalışanlar; ne yazık ki şu son günlerde seslerini yükseltmeye başladılar başlatmasına da gerekli cevabı da anında aldılar. Ulusal bütünlüğümüzden rahatsız olanlar, bölücü ve çağ dışı karanlık düşüncelerin etkisinde kalarak, her yapılanları küçümseme cüretindeler. Allah bir daha bizlere böyle acı dolu vatanımız üzerinde oynanan acı oyunları göstermek nasip etmesin.

Bu konudaki en büyük güvencemiz, Atatürk’e inanan, ilke ve devrimlerine sahip çıkma kararlığı gösteren Türk ulusu’dur. 96. yılda sağladığımız gelişmeyi, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyet’in temel niteliklerine, Cumhuriyet ilanıyla başlayan, çağdaş atılımlara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız. Atatürk’ün “Ey Türk Milleti! Sen yalnız kahramanlık ve cengâverlikte değil, düşüncede ve uygarlıkta da insanlığın onurusun! Belleğinde binlerce yılın hatırasını taşıyan tarih, uygarlık safında layık olduğun yeri sana parmağınla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Senin için yükselmenin sınırı yoktur. Bu, senin için hem bir hak, hem de bir görevdir…” sözü en başta siz gençler olmak üzere hepimize büyük sorumluluklar yüklemektedir.

Kurdukları her medeniyetlerde uzaktan kumandalı iç düşmanlarıyla uğraşan ırkımız, her melaneti başından atmasını çok iyi bilmiştir. Mehmetlerimizi kahpece kurdukları tuzakla şehit edenler, kendi kurdukları ufacık bataklıklarda boğulup kaybolacaktır.

Çamaşır deterjanlarında yapılan reklâmlarda olduğu gibi kirlenmek temizliktir. Yurdumuzun güneyinde çok güzel temizlik yapılıyor. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin. Cumhuriyetimizin 96’ncı yılını tüm kalbimle kutluyorum.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here