Barış’ın Şarkıları ve Eğitim!

0
643

“Eğitimde belirleyici rol toplumlar ve onların felsefeleridir. Toplumun kültürünün manevî parçacıkları olan atasözleri ve deyimler ise toplumun felsefesini yansıtan özlü sözlerdir.” Bu alıntı, K. Duruhan, B. İlhan imzalı, “Eğitimle İlgili Atasözü Ve Deyimlerimizin Öğrenme Öğretme Süreci Bakımından İrdelenmesi” başlıklı makaleden..

Başlıkta adı geçen Barış kim? Atasözü ve deyimlerle örgülü bir çok şarkının sahibi Barış Manço elbette.. Barış’ın ezgilerindeki sözlerin kısa sürede halkın diline destan olduğunu biliyoruz.. Yani Barış,  popüler bir sanatçı.. Ve fakat yazdığı sözlerde halka ait “bilgelikler” olduğunu da biliyoruz.. Dolayısıyla o, aynı zamanda folklorik bir sanatçı..

Mesela? Mesela, “Yaz Dostum” diyor bir şarkısında ve soruyor devamında, “güzel sevmeyene adam denir mi?”  Mesela, “toplumumuzun felsefesini yansıtan atasözleri ve deyimler” üzerinden, “Ali yazar, Veli bozar, Küp suyunu çeker azar azar” diyor bir başka şarkısında ve ekliyor: “Düşünsen de neye yarar, Keskin sirke küpüne zarar!”

Felsefi anlamda düşünebilmek için soralım: “Düşünsen de neye yarar” dizesiyle acaba neyi anlatmak istemiş olabilir Barış? Acaba düşünme sonunda dilinden; “bak küp suyunu çekiyor, öyleyse bozma yazılanı kardeşim” dediğinde, yazbozdan yararlanarak küpünü dolduranlar tarafından azarlandığını mı, yazboza karşı elinden bir şey gelmediğinde öfkelenip küplere bindiğini mi, sinir küpüne dönüştüğünü mü? Şayet bu nedenle ise, o halde Barış, “sinir küpüne” dönüşüp suyu çekilen küpümüzde “keskin sirke” olmamamız yönüyle bir uyarı anlamında yazmış olmalı o nefis şarkısındaki sözleri..

Tam da burada, tek kanallı siyah beyaz televizyon dönemlerinden aklımda kalan, tarihin trafiksel akışını belirleyen “ilke, kural” hatasının sonuçlarına yönelik olgusal gerçeklik anlamında bir eğitim fragmanını aktarmak istiyorum: Usta tiyatrocu Soner Ağın, “Kadeş” savaşını ve barışını heyecanla öğrencilerine anlatan bir tarih profesörü rolünde.. Müze içinde “tarih affetmez, tarih affetmez” sözleri yankılanıyor.. Bir trafik polisi; “sayın profesör..” diyerek söze girmek istiyor.. Fakat profesörün,  “tarih affetmez, tarih affetmez ” heyecanlı anlatımı nedeniyle bir türlü sözüne devam edemiyor.. Sonunda “sayın profesör, arabanızı yanlış yere park etmişsiniz, size ceza yazmak durumundayım” diyor.. Tarih profesörü rolündeki Soner Ağın, gülen gözlerine dudaklarını da katarak heyecanı alınmış bir ses tonuyla şöyle diyor: “Evet tarih affetmez, fakat trafik hiç affetmez!”

Bir ilkeyi, kuralı hatırlatan bu türden  “uyarıların” güncelleştirilmiş adına, “Kamu Spotu!” deniyor.. Spot, “herhangi bir aynalı alet ile ekran üzerinde oluşturulan görüntü” anlamına geliyor.. Sinema dilinde ise “dar bir alana çok güçlü ışık yöneltebilen stüdyo lambası” anlamında kullanılıyor.. Peki, eğitim konulu yazılar, acaba spotun her iki anlamını da içerir mi? Ben, toplumun tarihsel trafik akışında olası hatalara karşı uyarı anlamında eğitim konulu yazıların birer “kamu spotu” anlamına geldiğini düşünüyorum.. Ve söz konusu eğitim fragmanından “ışık” alarak, bu yazıda oluşturmak istediğim “maruf” eğitim görüntüsünü; “Maarifin tarihsel trafik akışını belirleyen paydaşları; aile, okul ve toplum” cümlesinde özetlemek, devamında bu maruf paydaşların eğitimcilik sıfatlarına yönelik “maruf sevmeyene eğitimci denir mi?” soru cümlesini bir spot lambası anlamında yazmak istiyorum..

Soru cümlesindeki “maruf ve eğitimci” sözcüklerinin aslının; hatıraları yüreğimizde sımsıcak kalan tek kanallı televizyon dönemlerinde, “Adam olacak çocuk” programını da hazırlayan Barış’ın şarkısında “güzel ve adam” olarak yazılı olduğunu biliyoruz elbette.. Biliyoruz adam sözcüğünün kavramsal hacminde insanlığın bulunduğunu, dolayısıyla adam olmaktan kastedilenin insanlaşma olduğunu.. Biliyoruz adam olacak her çocuğun insani güzellik, ki, bellek, akıl, algılama, düş kurma, düşünme, bilme gibi yetilerin özü şuurla dünyaya geldiğini.. Ve biliyoruz elbette insani yetilerimizi şuurla yeteneğe dönüştüren eğitimin bir  “güzel adam” yetiştirebilmek sanatı olduğunu..

Barış’ın şarkısındaki küpün diğer adından hareketle, çocuklarımızı, “barışın suyunu” içeren birer testi olarak düşünebilir ve testinin şuurla dolu olduğunu söyleyebiliriz..Şuurla barış suyunu içmenin adına da eğitim diyebiliriz.. Buradan, Barış Manço’yu  bir “halk eğitimcisi,” olarak kabul edebilir, şarkılarını da “özümüzdeki barış suyunu kurutmadan geleceğe taşıyabilmek” kaygısıyla yazdığını düşünebilir ve “güzel adam” Barış’ın yazdığını bozmadan “Ali yazar, Veli bozar” şarkısı üzerinden eğitim paydaşları adına sorabiliriz.. “Yaz Dostum” şarkısında hesabı ödeyecek kişi anlamında maruf şekilde tariflenen, “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” acaba kim?

Selam ve saygılar…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here