Babalar Gününüz Kutlu Olsun

0
104

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Önümüzdeki Pazar, babalar günü. Düşünüyorum, sokakta oğlu ile dilenen babanın, çöp bidonlarını karıştıran baba oğul ve bir aksak köpeğin, savaşta babasız kalan bir bebeğin, acaba babalar gününden haberi var mı? Tamda babalar gününde oğlunu şehit veren, kızı cinayete kurban giden bir babanın babalar günü nasıl kutlanır?

Kızını başlık parasına satan bir babanın, babalar gününü, kutlar mı acaba satılan kız? Ve eve sarhoş gelen, yetmezmiş gibi kendisi gibi sarhoş arkadaşlarını da getiren, çocuklarını eşini üzen bir babanın da babalar günü kutlanır mı acaba? Valla bu sabah, acayip şeyler düşünüyorum. Bu yüzden hemen bir bakalım kim düşünmüş bu güzel günü.

İlk önce, 1910’da Smart Dodd, adlı bir  Sivil Savaş Veterineri düşünmüş babalar gününü. 6 kardeşi ile birlikte kendisini tek başına büyüten babasına, tıpkı anneler günü gibi özel bir gün hediye etmeği düşünmüş. Babasının cesur ve sevgi dolu bir biçimde kendisini ve kardeşlerini büyüttüğünü tüm dünyaya duyurmak için. Doğrusu gerçekten bütün dünya onu ve fedakâr babasını tanıyor artık ve babalar günü onun sayesinde kutlanıyor resmi olarak ilk Babalar Günü kutlanmaya 19 Haziran 1910’da başlanmış.

Daha öncesinde, 1907 yılında Amerika’da meydana gelen bir maden kazasında çoğunluğun baba olduğu 360 erkeğin ölümünün ardından her yıl önceleri anma günü olarak kutlanmaya başlanmıştı. Her baba böyle çocuğu olsun ister kuşkusuz her çocukta Freud’un dediği gibi, çocukluk çağında baba korumasına büyük ihtiyaç duyar. Sadi ( Fars şâiri ve İslam âlimi ) “Babanın mirasını istiyorsun? Bilgisini öğren. Onun parasını hemen harcayabilirsin, âmâ bilgisi seninle kalır her zaman.” Biz bu yüzden şanslı çocuklardık, babasız büyümenin en büyük ödülü bize kalan babamızın ölümsüz mirası. Devasa bir kitaplık, bilgelik ve şerefle taşıdığımız bir adı. Bu yüzden biz babasızlık nasıl bir şey bilmedik. Onun yerine bir şey koymandık ama bilgeliği ve kitapları bütün eksikliğimizi tamamladığı için ona bol bol teşekkür ve rahmet gönderdik ve gönderiyoruz. Ancak çok tuhaf bir şey, küçükken çokta boşluğunu algılayamadığımız babamızı bu yaşımızda özlüyoruz! Evet babasına sarılan birini görünce tuhaf bir duygusallığa düşüyorum. Ve Freud’un dediği  gibi, çocuklar aslında babalarının korumasına muhtaçtırlar. Hangi yaşta olurlarsa olsun.

yase-babalar günü1

Çocuklarını kucaklama hakları ellerinden alınmış anneler babalar bugün çok mahzundurlar kuşkusuz aynen babalarına sarılamayan çocuklar gibi. Ancak dünya bir sürü babasız çocuk ve çocuksuz babayla dolu olduğu için herkesin sarılacağı birileri vardır diye düşünüyorum; Gerçek baba, gerçek evlat olmasa da. Bu bapta bütün babaların ve kendini baba gibi hissedenlerin günü kutlu olsun diyorum. Sağlık ve sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım ayrımsız gayrımsız. Hep birlikte her zaman… Yase

& & & & &

Eski Bir Letonya Masalı

Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış.

İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da: “Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana götürüp bırakacağım” demiş. Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş. Samanlıkta  saklayıp her gün ona gizlice yemek vermeye başlamış.

Bir süre sonra köyde hayvanlar arasında bir hastalık yayılmış. Hayvanlar birbiri arkasından ölüyormuş. İhtiyar oğluna şöyle demiş: “Hastaları iyilerden ayır. Onlara şu, şu otlardan ilaç hazırla. Sağlıklılara da şöyle şöyle yap” Oğlan ihtiyar babasının dediklerini yapmış. Gerçekten de onun hayvanları arasında ölüm azalmış. Çoğu kurtulmuş.

Bayram geldiğinde her sene olduğu gibi, o sene de köy halkı kurbanlar kesmeye başlamış. İhtiyar oğluna şu öğüdü vermiş: “Köyde hayvan çok azaldı. Senin de fazla hayvanın yok. Bu sene kurban kesme.” Gerçekten de bir iki ay içinde bütün köy tarlalarda çalıştırılacak hayvan sıkıntısı çekmeye başlamış. Ama ihtiyarın öğüdünü dinleyen gencin hayvanı varmış.

İlkbahara doğru köyde artık ekmek yapacak tahıl bile kalmamış. Ama asıl sorun, tohumluk olarak kullanabilecek kadar bile tahıl olmamasıymış. Tarlaya ne serpeceklerini, gelecek senenin mahsulünü nasıl hazırlayacaklarını bilemiyorlarmış. İhtiyar bu konuda da oğluna öğüt  vermiş: “Yavrum, ahırın çatısı samanla doldurulmuştur. Onları çıkar, yeniden döv. Oradan tohumluk buğday çıkarabilirsin.” Oğlan, ihtiyar babasının dediği gibi yapmış. Köyde tohumluğu olan tek aile onlar olmuş. Bütün köy halkı bu gencin büyücü olduğunu düşünmeye başlamış. Öyle ya, herkesin işi kötü giderken, bu evde garip bir şekilde kötülüklere bir çare bulunuyormuş. Evi gözlemeye başlamışlar.

Sonunda da gerçek anlaşılmış, ihtiyar babanın hala yaşadığı ortaya çıkmış. Köylüler genci krala şikayet etmiş. Kral önce yasalarını hiçe sayan gence kızmış. Ama olup bitenleri dinledikten sonra iyi ve yerinde bir öğüdün çok şeyi değiştirebileceğini kabul edip, ihtiyarlarla ilgili yeni bir kanun çıkarmış; “Bundan böyle çocuklar, anne ve babalarına yaşlılıklarında bakacaklar. Onların gönlünü hoş tutacaklar. Çünkü onların hayat deneyimlerinden her zaman için öğrenebilecekleri şeyler var.”

Günün Şiiri

Baba!

Her yılbaşında

Sana söyleyecek bir tek Sözüm var!

‘Seni ne kadar çok seversem’

O kadar çok olsun ömrümden geçen yıllar…’

Baba!

Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım

Ne zulüm, ne ölüm, ne korku

Başımı eğmez!

Yalnız senin elini öpmek için

Eğilir başım

Babam, ağabeyim, kardeşim, Arkadaşım…

Nazım HİKMET

Baba… Oy Baba

Baba seni düşde gördüm.

Yaz-baharın kışda gördüm.

Bir el verdim, tutamadın,

Yüreğini yasda gördüm..

Oy baba…oy baba…

Gölgen düşmüş göğe baba.

Erenler safında durmuş,

Gök serilmiş yere baba…

Baba seni darda gördüm.

Yolunu çıkmazda gördüm.

Bir ses verdim duyamadın,

Kirpiklerin yaş da gördüm..

Oy baba…oy baba…

O nasıl tebessüm baba.

Türküler selama durmuş,

Sazın öksüz kalmış baba…

İsmet ONAR

 Günün Sözleri

Babanın mirasını mı istiyorsun? Bilgisini öğren. Onun parasını hemen harcayabilirsin.

Sadi

Çocukluk çağında baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemiyorum.

Sigmund Freud

Babanın erdemleri çocuklarının servetidir.

Anatole France

İnsan babasına borçlu olduğu saygıyı, ancak baba olunca duyar.

Goethe

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here