Doğa Sonunda İntikamını Alır

0
321

Değerli Okurlarım, çok köhne, yıpratılmış ve de miadı dolmuş bir dünyada yaşıyoruz. Yaşlanmış olsa bile, insanlara yine de güzel gözüküyor. Yıpranmış dünya diyoruz ya, biraz insanların yüzünden yıprandı. Delik deşik edilmedik neresi kaldı Âdem’in dünyasında…

Neler yapıyorsak, neler ediyorsak bunları bilmeden mi yapıyoruz sanıyorsunuz? Özellikle bilerek ve isteyerek yapıyoruz. Bir fildişi için kocaman bir fili öldürmüyor muyuz? Bir kemer için bir timsahı katletmiyor muyuz? Biraz düşünecek olursak, doğa Yaratıcı’nın bizi kucaklayan kolları, okşayan elleri, öpen dudakları ve ısıtan nefesidir. İnsanoğlu doğa ile arayı açtı. Bununla beraber tüm koruyucularını da yitirmiş oldu.

öcal sanat12

Yaptıklarımız saymakla bitmiyor… Dedim ya, doğayı elimizden geldiği kadar delik deşik ettik. Doğanın hayat verdiği tüm canlılar bize düşman gözü ile bakıyor ve bu bakış düşmanlığın ta kendisidir aslında… Bir kulübe yapmak için ormanı yaktık, bir fabrika kurmak için bir sahil batırdık. Yozlaşmışlığımızın yarattığı “Keyifler”i tatmin için ürettiğimiz kokularla ozonu delecek kadar zalimleştik.

Balık yüzerken, kuş uçarken, sincap zıplarken, kertenkele sürünürken güzeldir diyeceğim ama şimdi onlar korkuya kapılmış ve insanoğluna beddua ediyor. Neden böyle doymuyoruz, neden böyle aç gözlüyüz, neden? Acıkmadan öldürür, doyduğumuz halde bile yine öldürmeye devam ediyoruz. Sanıyorum yıllar sonra ki hayali açlıklarımızı düşünerek, bugünden depolamak için öldürüyoruz.

Hiçbir varlık yarın ki açlığını düşünerek bugünden öldürmez. Bizim vahşi dediğimiz hayvanlar bile, karnı doyduktan sonra öldürmeye devam etmez. Fakat Allah’ın özenerek yarattığı insanoğlu, acıma hissi duymadan öldürmeye, can almaya, doğayı mahvetmeye devam ediyor, yani ediyoruz…

Şairlerin o Tanrısal gözleri artık yıldızları oldukları gibi göremiyor. Çünkü zehirli bulutlarla gökyüzünü iyice kapattık. Ürettiğimiz cehennem silahlarıyla toprakları bombalayarak karınca yuvalarını mahvettik.

Bebeklerin anne sütüyle beslenemediği bir dünya yarattık. Şehvet kahpelikleri uğruna ana sütünü yok ettik. Mahvettiğimiz daha o kadar çok şey var ki saymakla bitmez.

Sevginin yaratıcı kucağı olan anaları, belleri büküldüğünde bağrımıza basmıyor, huzur evlerine kapatıyoruz. O kadar namertleştik. İnsanoğlu doğaya hükmeder gibi gözüküyor ama doğa şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da bizlerden intikamını almaya devam edecektir.

Doğayı, hayvanları sevelim ve özellikle kendimizle barışık olalım!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Denemekten Kaçmamalı

Değerli Okurlarım, bugün sizlere alışa gelinmişin dışında, ilginç bulacağınıza inandığım, mesleğim olan yazarlığın bazı gereksinimlerinden söz edeceğim. İyi bir yazarın, ya da yazar olmanın önde gelen koşulu denemekten korkmamak ve tolumda genel geçer olan fikirler dışına çıkmaktan çekinmemek olduğuna inanıyorum.

Ancak, bunları söylerken, mutlaka farklı olacağım diyerek uç noktalara gitmekten, anarşist bir tavırla marjinal olmaktan söz etmiyorum. Rahatsız edici olmak veya kızdırmak çok kolaydır ama bu bir yazar için kolay yola kaçmaktır.

Bana göre önemli olanı, merkezde yer alıp hem de kalemin ustalığı ile farklı ve cesur olmaya çalışmaktır. Saldırgan yazarlar belki kısa sürede temayüz ederler ama onların süresi oldukça kısadır. İyi bir yazar olur muyum bilemiyorum ama bunun için uğraş veriyorum. Belki başarılı olurum diye düşünüyorum.

Arada bir sözünü ediyorum ya… Gittiğim yerlerde kütüphanelerden dışarı çıkmam. Zamanım el verdiğince okurum. Okumak kişilere çok şeyler kazandırıyor. Güzel şeyler okumak insanı çağdaş kılıyor.

öcal sanat13

Daktilomun başına geçtiğimde, bildiklerimin ikiye katlandığını hayretle görüyorum. Burada önemli olan, yapmak için çalışma süreci ve o süreçte öğrenmek için neler yaptığımızdır. İsteyerek okumak ve yaptığınız işe değer vermek, saygılı olmak. Yaptığınız işe saygı duyuyorsanız, size de saygı duyarlar ama belki de sevmeyebilirler.

İnsanların nelere cesaret ettiğini, denemekten korkmadan neleri başardıklarını okuyarak öğreniyorsunuz. Okurken o insanları da kıskanmadığımı söyleyemem. Bir dokümanı isteyerek okuyorsanız, dnya ile ilişkiniz kesiliyor ve bir anda o dönemlerde yaşıyorsunuz.

Bazen de, arşivden çıkardığım kendi makalelerimi okuyorum. Haz duymadığımı söyleyemem. Sonunda da “Ben neymişim” demeyi de ihmal etmiyorum. O kadarcık olsun…

İyi yazar olmanın bir başka koşulu da, meslektaşlarının yazılarını okumak ve onlara, hem yazılarına ve hem de kendilerine saygılı olmaktır. Çok ilginçtir… Bir tarihte, sevdiğim bir arkadaşımla birebir konuşurken hatalarını ima yollu, kırmamaya özen göstererek söylemiştim. Keşke söylemeseydim, söylemez olsaydım. Eleştiriye, tenkitlere açık olmak şart! Belki günün birinde iyi bir yazar olduğumu söylerler.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGIALRIMLA

Günün Nabzı

Kadınlar Nedir? Ne Değildir?

Kadınlar termostur: her tartışmayı ilk günkü gibi sıcak tutarlar, bilmekte yarar var. Kadınlar kitaptır: çevir, çevir oku değil. Korsanları hemen piyasaya çıkar. Kadınlar sigaradır: çok zararlıdır, nedense kolay-kolay da bırakılmıyor.

Kadınlar otomatik kapıdır: ne zaman çarpacağı belli olmaz ve her alışveriş merkezinde bulunur. Kadınlar bebektir: önce konuşmasını istersiniz. Sonra da susmasını dilersiniz. Ama bu isteğiniz kesinlikle kabul görmez. Kadınlar reçetedir: karmaşıktır, anlaşılması zordur ama mecbur kalırsınız.

Hepsi bu kadar değil ya, bugünlük böyle olsun…

Günün sözü

Ağzında Namlu Varsa Harfler Sesli Çıkar.

Öcal’dan İnciler

Köpekten Dost, Ayıdan Post Olur!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here