6 Şubat 2023 Depremi Sonrası İskenderun ve Hatay’da Rezerv Alan Sorunu

0
48

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremleri, milyonlarca insanın hayatını derinden etkiledi. Türkiye’nin önemli liman şehirlerinden biri olan İskenderun’umuz da bu felaketin merkez üssü gibi sarsıldı. Evler yıkıldı, yollar parçalandı, insanların umutları yerle bir oldu. Peki, bu tarihsel travmanın ardından İskenderun ne zaman ve nasıl normale dönecek?

*Deprem Sonrası İlk Adımlar

Depremin ardından ilk müdahale aşamasında, enkaz kaldırma çalışmaları, acil barınma ihtiyaçlarının karşılanması ve temel hizmetlerin yeniden sağlanması için büyük bir çaba sarf edildi. Ancak bu ilk adımlar, sadece toparlanma sürecinin başlangıcıydı. Kalıcı çözümler için kapsamlı bir yeniden yapılanma planına ihtiyaç vardı. İskenderun gibi bir şehirde, liman faaliyetleri, sanayi tesisleri ve yoğun nüfus göz önüne alındığında, sürecin kolay olmayacağı açıktı.

İskenderun’un normale dönmesi, birkaç temel alandaki ilerlemelere bağlı:

  1. Altyapının Yeniden İnşası:Elektrik, su, doğal gaz ve ulaşım gibi hizmetlerin kalıcı olarak sağlanması büyük bir öncelik oldu. Bu alandaki çalışmalar hızla ilerledi, ancak her şeyin tam kapasiteye ulaşması yıllar alabilir.
  2. Ekonomik Canlanma:Liman, İskenderun’un kalbidir. Bu nedenle, liman faaliyetlerinin yeniden başlaması ve sanayinin toparlanması, şehirde ekonomik hareketliliği artıracaktır.
  3. Barınma Sorunu:TOKİ projeleri ve diğer konut projeleriyle kalıcı konutların inşası sürüyor. Ancak, binlerce ailenin bir yuvaya kavuşması için bir müddet daha sabır gerekecek.
  4. Psikolojik İyileşme:Yıkımın sadece binalarda değil, insan ruhunda da olduğu unutulmamalıdır. Toplumun travmayı atlatması ve dayanışmayı güçlendirmesi için psikososyal destek çalışmaları kritik önem taşıyor.

*Sosyal Yaşamın Tesisi

“Normale dönmek” kelimesi, her birey için farklı bir anlam taşıyabilir. Fiziksel olarak şehir birkaç yıl içinde yeniden inşa edilebilir, yollar düzeltilebilir, evler yapılabilir. Ancak sosyal yaşamın, toplumsal huzurun ve güven duygusunun yeniden tesisi için daha uzun yıllar gerekebilir.

Bir şehrin kimliği, binalardan ibaret değildir; o şehirde yaşayan insanların duyguları, hikâyeleri ve bağlarıyla şekillenir. İskenderun’un geleceği, halkının dayanışmasına ve yeniden ayağa kalkma azmine bağlıdır. Bu şehir, tarih boyunca pek çok zorluğun üstesinden gelmiş bir liman kentidir. Bugün de aynı mücadele ruhuyla yeniden doğacaktır.

*Ortak Hikayemiz

İskenderun için “normale dönüş”, sadece yaraların sarılması değil, aynı zamanda daha güçlü bir temel üzerine yeni bir hayat kurmaktır. Bu süreç zorlu, bazen yorucu ve sabır gerektiren bir yolculuk olabilir. Ancak İskenderun halkının dayanışması ve yeniden inşa azmi, bu şehri geleceğe taşıyacaktır.

Unutulmamalıdır ki, bir şehir yalnızca taş ve betonla değil, içinde yaşayan insanların umudu ve çabasıyla yeniden hayat bulur. İskenderun’un yeniden doğuşu, hepimizin ortak bir hikayesidir.

*Hatay’da Rezerv Alanlar Benimsendi mi?

Hatay’da deprem sonrası belirlenen rezerv alanlar (yeni yerleşim bölgeleri), halk tarafından tam anlamıyla benimsenmiş görünmemektedir. Bunun çeşitli sosyal, ekonomik ve kültürel nedenleri bulunmaktadır:

Halkın Yerel Bağlılığı: Hatay, kadim bir kültüre ve güçlü toplumsal bağlara sahip bir şehirdir. İnsanlar, yaşadıkları mahallelere, komşuluk ilişkilerine ve kültürel geçmişlerine çok bağlıdır. Rezerv alanlar genellikle şehir merkezlerinden uzakta ve bu kültürel bağları koparma riski taşıyor. Bu durum, bazı insanların rezerv alanlara taşınma fikrine direnç göstermesine yol açıyor.

Rezerv Alanların Konumu ve Ulaşımı: Rezerv alanlar genellikle şehir merkezlerinin dışında, daha güvenli zeminlere inşa ediliyor. Ancak bu alanların uzak olması, ulaşım zorluklarını ve günlük hayatın akışını etkiliyor. İnsanlar işlerine, okullarına ve sosyal çevrelerine olan uzaklıktan endişe duyuyor.

Ekonomik Kaygılar: Hatay’da birçok kişi geçimini tarım, ticaret veya yerel küçük işletmelerle sağlıyor. Rezerv alanlara taşınma, mevcut iş düzenlerinin bozulmasına yol açabilir. Bu nedenle, ekonomik kaygılar da halkın rezerv alanları benimsemesini zorlaştırıyor.

Mimari ve Yaşam Şartları: Bazı insanlar, rezerv alanlardaki yeni yapıların tasarımını ve yaşam standartlarını mevcut evleriyle kıyasladıklarında benimsemekte zorlanıyor. Özellikle kırsal yaşam tarzına alışkın olanlar, apartman yaşamına uyum sağlamakta zorluk çekebilir.

İletişim ve Katılım Eksikliği: Rezerv alanlarla ilgili karar alma süreçlerinde halkın yeterince bilgilendirilmemesi ve katılımının sınırlı olması, güvensizlik ve benimsememe duygularını artırabilir. İnsanlar, kendileriyle istişare edilmeden yapılan projelere genelde daha temkinli yaklaşır.

Psikolojik Etkiler: Deprem gibi büyük bir felaket sonrası insanlar, tanıdık çevrelerinde kalarak güvende hissetmek ister. Rezerv alanlar ise yeni bir başlangıç anlamına geldiği için psikolojik olarak yıpratıcı olabilir.

Sonuç olarak, Rezerv Alanlar, “Güvenli Yaşam Alanları Sağlama” açısından önemli bir çözüm olsa da halkın benimseyebilmesi için daha fazla iletişim, bilgilendirmegüven verme, katılımcı süreçlere ve unsurlara ihtiyaç vardır.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here