Demokrasinin dillerden düşmemesinin nedeni, milletin kendi kendisini yönetmesindendir. Vazgeçilmez unsuru ise bireylerin fikirlerini temsil eden siyasi partilerdir. Partiler, temsil ettiği fikirleri paylaşan üyeleri arasından seçilenlerle, genelde ülkemizin, yerelde ise bulunduğumuz yerin yöneticileridir. Seçilenler seçilene kadar mensubu olduğu siyasi partinin, seçildikten sonra herkesin yöneticisi ve temsilcisidir.
Tek Partili siyasi dönem hariç, çok partili hayata geçtiğimiz 1950 yılından sonraki elli yıllık zaman diliminde, partizanlık denilen çok da hoş olmayan, demokrasi ile hiç bağdaşmayan tutumlar vardı. Üç veya beş belirli partide yoğunlaşma ve kutuplaşma olurdu. Bir partili, diğer partiye ne genel ne de yerel seçimde oy vermezdi. Partisini, sanki manevi bir inanç gibi görürdü. Bir aile içerisinde Kardeşler arasında tersleşme hatta vuruşmalar dahi yaşanırdı. Bu son yıllarda, ufkun genişlemesi, demokrasinin gelişmesi ile çok aza inmiştir.
Liderlerin yaptıkları kırıcı konuşmalar, yüzde elliyi zor tutuyorum vb. gibi söylemlere rağmen oy, özellikle yerel seçimlerde, değişik yerlere kayabilmekte, yüzde elliyi aşağılara çekebilmekte veya beğeniyorsa yükseltebilmektedir. Yerel seçimlerde Parti teşkilatları ve liderler pek bağlayıcı olmamaktadır. Partililer yerelde kişiye oy vermekte, bir belediye her dönem ayrı partiden kişi tarafından yönetilebilmektedir. Demokrasi yerleşmiş, tüm partileri ülkenin geleceği ile ilgili ‘varlık sebebi’ olarak görülmektedir.
Şehrimizde, tüm partiler, özellikle mecliste gurubu bulunan partilerden AKP, CHP, MHP’nin şu anki mevcut aday adayları, çıkacaklar hariç bilinmektedir. Diğer partiler de hazırlık halindedir. Eskiden dogma olarak görülen, çok koyu bir partiliye, Ecevit, İnönü, Menderes, Demirel gibi lakaplar verilerek koyu particilik taassubu vardı, şimdi bu kalmamıştır. Her partiden çıkan, yerel seçimlerdeki başkan adayı, bizim insanımız ve kardeşimizdir. Hizmet için ortaya çıkmıştır. Hepside “Halka Hizmet Hakk’a Hizmet” anlayışı ile hareket edeceklerini belirtirler. Onunu için, genel seçimler dışında, yerel seçimlerde, her partili, çıkan adaya göre, her partiye oy verebilir. Yani “partiye değil adama oy, bilene oy” denilebilir.
Çok kalabalık bir toplulukta şahit oldum. Devamlı sağ partide oy kullanan ve sola oy vermediğini söyleyen vatandaş, “benim beğeneceğim kişi aday yapılırsa çekinmeden veririm” diyor ve ekliyor.
“…Bu bölgede 95 yıl yaşamış içimizden biri olan ve yıllarca İskenderun’da doktorluk yapmış her türlü hastalığımız için oğlumuzu kızımızı, gelinimizi, hanımımızı, babamızı gece-gündüz demeden muayenehanesine ve evine hastalarımızı götürdüğümüz. Elimizi cebimize attığımızda, “istemez, varsa ver, yoksa kalsın” deyip, dolaptan çıkartıp parasız ilaç veren, hiç ayırım yapmadan herkesi, doktor olarak kucaklayan. Yıllarca Kızılay Başkanlığı yapan, ağırbaşlı, dürüst, yıllara dayalı değişmeyen siyasi duruşu olan, İskenderun’u dağın öteki yüzünü, beriki yüzünü bilen bir kişiydi, halk adamıydı…” diyor.
Ben anladım “o rahmetli oldu” dedim.
“…Kardeşim, yerini tutan var. Halk tabanı da istiyormuş, çok değil ama tanıyorum. Genç, Dinamik, Mühendis ve Üniversitede görevli, Kızılay’ın Başkanlığını yapıyor, her siyasi görüşe saygılı, bu bölgenin çocuğu ve bölgeyi tanıyan, dedesinin mirasına sahip çıkacak biri olursa! Ben böyle düşünüyorum ve böyle düşünen çok kişi var. Sola hiç oy vermedik ama belediye de veririz…”
Evet, bahsedilen Kızılay Başkanımız, rahmetli Mehmet GÜNAY amcanın mirası, sevilen ve şehri tanıyan Ümit GÜNAY, diğer CHP, AKP, MHP’li başkan aday adayları gibi değerli ve kıymetlidir. Yerel seçimlerde oylar, partiye değil kişilere ve hizmet vereceklere gidecektir, ülkemiz ve şehrimize ve partilerimize, kırmadan dökmeden hayırlı olsun diyerek, hoşça kalın, Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1453@hotmail.com