Cari açığa karşı kullanılacak silahlardan biri de “yerli kömür” olacak. Kömürle çalışan termik santrallerle Türkiye’de on bin MV yeni elektrik üretim kapasitesi hedefleniyor. Dünya kömür stokları artık ekonomik olmaktan çıktığından Türkiye’de bulunan vasıfsız kömürler kıymete bindi.
Cari açığa karşı kullanılacak silahlardan en önemlisi yerli kömür. Henüz tam manasıyla teşvikler açıklanmasa da büyük guruplar hareketli. Yılda yaklaşık yirmi beş milyar dolar enerji faturası ödeniyor. Bunun en önemli giderini petrol ve doğal gaz ithalatı teşkil ediyor. İthal doğal gazın büyük bölümü santrallerde yani elektrik üretiminde kullanılıyor. Türkiye’nin toplam elektrik üretiminde yerli kömüre dayalı! Elektrik santrallerinin payı yüzde on sekiz. Doğal gaza dayalı santrallerin payı yüzde kırk altı civarında. Halen yerli kömüre dayalı elektrik santrallerinin kurulu gücü (11.500) on bir bin beş yüz MV. Bunun içinde kamu yatırımları ağırlıkta!
İthal kömüre dayalı olarak Türkiye’de sadece iki santral var. Biri İskenderun’da (1300( bin üç yüz MV Diğeri de Zonguldak’ta (1000) bin MV güçlerinde. Her ikisini de EÜAŞ işletiyor. Kömüre dayalı elektrik santrallerinin toplam kurulu gücü on dört bin MV civarında. Yerli kömür kaynağı açısından aslında dünyada önemli bir yerimiz yok. Dünya kömür rezervi bir trilyon ton civarında. Türkiye’de ise on dört milyar ton olduğu tahmin ediliyor. Üstelik dünya rezervinin yüzde yetmişi taş kömüründen oluşuyor. Türkiye’de ise mevcut rezervin ancak yüzde biri bu nitelikte, o da sadece Zonguldak havzasından çıkartılıyor.
Yerli kömürün yüzde doksanı düşük kalorili! Açıkçası kömür açısından zengin bir ülke değiliz. Düşük vasıflı kömürlerin de yarısından fazlası çok düşük kalorili. Altmış milyar KWH potansiyeli. Sektör temsilcileri düşük kalorili kömürlerin tamamının elektrik üretiminde kullanılmasına olumlu bakıyor.
Çünkü kalorisi düşük olduğu için evde yakıt olarak da kullanılmıyor. Dolayısıyla termik santrallerde kullanıldığı zaman üretilecek elektriğin maliyeti çok düşük olacak. Dünya genelinde elektrik üretiminin yüzde kırka yakını kömürle yapılıyor. Önümüzdeki yıllarda yurdumuzda termik santral sektörü hızla ivme kazanacak. Hatta ilk beş yıl içerisinde on üç milyar dolarlık yatırımların, termik santrallere yönelik olacağı üst düzey yetkililer tarafından açıklanıyor. Enerjinin çok ucuza mal edileceği söylense de yabancı ülkeler termik santral yapımlarını yavaşlatmış. Bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerinse başka alternatifleri yok.
Enerjinin olmadığı bir yerde hiçbir yatırım yapılamıyor. Artan insan nüfusu da tarım alanlarının kaybolmasına sebebiyet vermekte. Hızla yeni yapılan konut ve sanayileşme atakları yüzünden Dünyanın önünde çok sıkıntılı günler var. En basiti şehrimizi örnek aldığımızda, İskenderun artık kabına sığmıyor. Etrafları hızla betonlaşma sürecinde. Karaağaç ve civar köyler şehirleşirken, İskenderun’dan Samandağ’a kadar tüm tarım alanlarının kaybolduğunu gözlüyoruz.
Çok hızlı şekilde dünya da değişim gösteriyor. Savaşların çıkma sebeplerinin başında insanların çoğalması geliyor. Türkiye bu tehlikenin çok farkında! Enerjiye hakim olan uluslar ileride sıkıntısız yaşayacak. Türkiye’de bu yatırımlar ters karşılansa da kurtuluşun tek adresi enerjinin ortaya çıkarılmasıdır. Türkiye genelinde atıl durumda bulunan tüm kömür ocakları şu an itibariyle değerlenmiş durumda. İthal kömüre ödenen yüklü paralar bundan böyle ödenmeyecek. Açıkçası kendi yağımızla kavrulup atıl değerlerimiz bize değer olarak geri dönecek.
Denildikçe; Kafam karma karışık oluyor. Nedeni ise termik santrallerde kullanılan ucuz ve kalitesiz kömürlerin atıklarının nasıl değerlendirileceği! Şu an itibariyle yüzlerce atık kül doğaya serpiliyor. Tarım alanlarımızı kökten etkiliyor. Doğamızı bekleyen kötü gidişin şu an başındayız. Kendi kömürümüzü kullanırken, atıkların nasıl bertaraf edileceğinin de planları yapılmalı. Planlar doğru yapılmadığı takdirde güzel yurdumuzu tehlikeler bekliyor demektir.
