Teşekkürler Sevgili Prof. Dr. Ahmet Sınav Hoca

0
117

Hayallerinize Sınır Koymayın / Teşekkürler Sevgili Prof. Dr. Ahmet Sınav Hoca

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Merak ediyorum. Bizim alnımızda acaba “aptal, gafil” mi yazıyor ki, her fırsatta bizi kandırdığını sanıyor bu insanlar? Valla bunu düşünüyorum ve “Kendim.” hani o tırnakları uzun isyankâr tarafım fırlıyor ayağa “ölümse ölüm” var mı ötesi diyor.

Sonra “bendeniz” giriyor devreye, çünkü girmek zorunda, o kadar kızıyoruz ki kalbimizin ritmi tavan yapıyor. Aşık olduğumuzdakinden bin kez fazla. Öyle ki “ölümüne varız” diyoruz, haksızlıklara, göstermelik işlere. Ancak, o bendeniz işi alınca eline…

SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Sınav’ın akademik hayatından bölümler ve deneyimlerini dinleyicilerle paylaştığı konferans geliyor aklıma ve anında kalbimin ritmi normale dönerken bu kez başka bir heyecanla yeniden kulaklarımda atmaya başlıyor. Bu sabah aynen onun dediği gibi diyordum Emre’ye telefonda “Hayallerinden vazgeçme” daha bizim gazeteye göz gezdirmemiştim. Çocuk üniversiteyi bitirmiş, ihtisasını yapmış bekliyor, önce umutluydu birçok yere başvurmuştu. Ama beklemekten sıkılmaya başladı ve en önemlisi para kazanması gerekiyor artık. Bizler paraya önem vermeyen “bir lokma bir hırka” anlayışı ile büyüdüğümüzden, daha doğrusu Emre ile bendenizin yaratılışında böyle bir zehir olmadığından, para kazanma hırsımızda yok. Oysa dünya parasız dönmüyor ki be kardeşim!

“Sakın umutsuzluğa kapılma” dedim. Beni düşün. Kaldırım otları gibi üzerime basıldı, ezildim, hırpalandım, yok edildim sonra hep yeniden, hep yeniden dirildim, vazgeçmedim, sende vazgeçme. Algılarını açık tut, uyuklama, umutsuzluğun ağırlığı omuzlarını çökertmesin. Yazmaya başla ki, senin yazıların çok güzel ve resim yap. Yeteneğin var.

Bisikletin var, dağlara taşlara gidiyorsun onu bırakma. Bak bendeniz bin yaşındayım ama hala üniversite okuyorum, kör, topal gidiyor işte, ne zaman bitireceğim meçhul, bitirmesem de olur ama beni en azından bir şeye bağlayan değişik bir uğraş, kalbim başka atıyor sınav zamanı o atışı seviyorum var mı ötesi. Günlük yazılarım var, gece gündüz yazıyorum, okuyorum, kafam bozulunca resim yapıyorum, bunlardan hiç birinden para kazanmıyorum. Ama ne dert hayallerimi diri tutmamı sağlıyor. Ve isyan ettiğimde “ölümse ölüm” diyebilecek kadar gözümü karartıyorum.

Yoksa umutsuzluğun hımbıl ağırlığının omuzlarımıza inmesi işten bile değil. İşte o zaman bittiğimiz andır. Ve biz bunun için dünyaya gelmedik!

Ve bendeniz saymaya devam ettim, kahvaltı masasında, çaylar buz kesti, yumurta katılaştı, iştahımda güme gitti ama bir solukluk konuşmayı yapmam gerekiyordu, çünkü karşımdaki canımdan bir parça ve bir gençti, bütün emsalleri gibi. Ve onların umutsuz olması önce benim canımı yakıyor…

Telefonu kapatıp gazeteyi elime aldım. Furkan vakfının konferansına izin verilmedi diyor. Ama gar meydanında amaçlarını gerçekleştirmelerine kimse ses çıkarmıyor. Her tarafa afişleri günler öncesinde salkım saçaktı. Tansiyonum tavan yapıyor!

iste-ahmet sınav1

Sonra SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Sınav’ın İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Rektörlük Merkez Konferans Salonunda “Bilim, Sanat ve Kariyer” konulu konuşmasını okuyunca. İşler değişti. Kendimi yeniden dirilmiş hissetim, kaldı ki Emre’ye sayıp dökerken, aslında umutsuzluğun dibine vurmak üzereydim. Hemen o yazıyı Emre ye gönderdim.

Furkan Vakfının afişleri günler öncesinden yapıştırılmıştı boş olan her yere ama bu konuşma için bir tek afiş yoktu. Çok isterdim orada olmayı aslında. Çünkü her zamankinden çok ihtiyacımız var böyle bir isteklendirmeye. Ve bendeniz, kendim, gençler ve Emre adına çok teşekkür ederim sevgili Prof. Dr. Ahmet Sınav hocaya.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım yine şehit haberleri, yine acı keder, bu kez Hatay’dan. Yurdun şehit verilmemiş, il, ilçe, köy mezrası kalmadı. Şimdi katlanarak geliyorlar bir iki oluyor iki üç oluyor.

Allah’tan rahmet diliyoruz, yüreğimiz her şehit haberi ile biraz daha kavruluyor yanıyor. Nasıl yürek varmış bizde hala hayret ediyorum. O kadar parçalanıp binlere bölünüyor, cayır cayır yanıyor ama yine de direniyor!

Şırnak’ta PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu şehit olan Özel Harekât Polisi Cuma Bilek (28), kardeşimize Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Vatan sağ olsun ve sevgili kardeşim hakkını helal et diyorum.

Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle kalalım her zaman, hep birlikte, ayrımsız gayrımsız… Yase

& & & & & 

Savaşçı Çalışmaktan Asla Vazgeçmez

Artık faal konumda olmayan bir savaşçı şöyle dedi: “Hayatımız boyunca çeşitli düzeyde becerilere sahip oluyoruz. Başlangıçta, henüz yolun başında olduğumuz ve pek bir şey bilmediğimiz için etrafımızdaki insanlar da kendimiz de beceriksiz olduğumuzu düşünürüz. Bu aşamada hiçbir işe yarayamayız, sadece öğrenmeye devam ederiz. Biraz kavramaya başladıktan sonra bile hala uygulama için hazır olmayız, ama kendimizin ve etrafımızdakilerin eksikliklerini görmeye başlarız. Yavaş yavaş ustalaşmaya başlayınca, başarılarımızla gurur duyar, yakınımızdakilerin eksikliklerini fark eder ve onlara yardımcı olmaya çalışırız. Bu aşamada işe yaramaya başladığımızı hissederiz. En yüksek seviyeye eriştiğimizde hiçbir şey bilmiyormuş, çabalarımız işe yaramıyormuş gibi görünür. İşte aydınlanma bu noktada gerçekleşir, sonsuz sırlar artık avucumuzdadır. Aydınlanma yolu ve ustalığın sonsuz olduğunu anlayınca, sonuca ulaşma telaşı olmaksızın yolu takip etmekten memnun oluruz, çünkü yolun sonu olmadığını fark ederiz. Her gün daha iyi olmak için gayret eder ve öğrendikçe aslında hiçbir şey bilmediğimizi anlarız”

Yagyu Sensei ise, “Şimdiye kadar başkalarını alt etmeyi öğrenmedim ama en iyi durumdayken kendimi alt etmeyi öğrendim” dedi.

Her zaman daha iyi olmaya çalışmalıyız. Daha iyi bir anlayışa sahip olmak için her gün çaba sarf etmeli ve asla vazgeçmemeliyiz.

“Hagakure Savaşçının Yüreği” adlı kitaptan alıntıdır.

& & & & &

Bir Ders

Maddi sıkıntılar çeken Macar şairi Petöfi, bir nehirden geçmek zorunda kalır. Fakat parası yoktur. “Arkadaş” der. Sana belki para veremem, fakat harika bir nasihat verebilirim.” Nihayet kayıkçıyı ikna eder. Karşı sahile varırlar. Şair adamın omzuna vurarak: “Bana yaptığını başkalarına yapma, zira aç kalırsın dostum.”

Günün Şiiri

Çürüyen Otlar

I

Bilinmez hangi şehirde

Yaşarsın aşktan habersiz,

Küçük çakıl taşım, nasıl bulayım!

Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde.

Bu kimin çocuğu, der, seni görenler.

Benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan.

Bunca kötülüğü bağışlatır bakışın

Yanakların kızarır ağlamaktan.

Bir gün sokakta rastlasam, ellerini

Alsam avuçlarıma okşasam…

Sıcaklığını tanır da mısralarımdan

Kız kardeşimsin sanırlar belki.

Son orada, ben burada

Birbirimizden habersiz

Ayrı yaylalarda yeşeren otlar gibi

Bekleye bekleye çürüyeceğiz.

II

Senin oturduğun şehirde

Gökyüzü mavidir benimkinden,

Çiçekler daha taze

Kuşlar bile güzeldir birbirinden.

Şarkılar daha neşeli, daha mahzun

Akşamlar daha garipsi,

Umut alabildiğine geniş,

Umutsuzluksa denizler gibi;

Trenler bile daha sevinçli

Daha kederli gelir gider.

Gençler bütün haşarı

Yaşlılar büsbütün kederlidirler.

Kadınların sütü daha gür, daha ak

Çocukların iştahı, yerinde,

Gemiciler bile daha sarhoştur

Doğup büyüdüğün şehirde.

Garibim! Nazlım! Öksüzüm

Hayal rüzgarlarıyla emzir beni de

Uzak ya, kokunu duyuyorum

Gül gibi açıldığın şehirde.

Cahit KÜLEBİ

Günün Fıkrası

Hoca hızlı ve yüksek sesle bağırmaya çalışıyordu. Biri onu gördü ve ona bir şey olduğunu sandı. Hemen Nasrettin Hoca’nın yanına kadar koştu ve sordu, “Hocam ne oldu?” Nasrettin Hoca bağırmaya devam etti ve dedi ki, “Ben, benim sesimin ne kadar uzağa gittiğini merak ediyorum…”

Günün Sözleri

İnsan ne kadar yükselirse gönlü o kadar alçalmalıdır.

Herkes hata yapabilir, yalnız ahmaklardır ki hatalarında ısrar ederler.

Cicero (105-143) Romalı devlet adamı

Yaşam, manzara seyredilen bir teras değil bir yürüyüştür. Bazen yokuş tırmanmak gerektiğinin bilincinde olmak gerekir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here