Nitelikli Okul: Köy Enstitüleri!

0
162

MEB, Merkezi Sınavla öğrenci alan Ortaöğretim Kurumlarının listesini açıkladı.. Buna göre; 298 imam hatip lisesi için toplam 28 bin 830; 309 fen lisesi için 34 bin 140; 222 Anadolu lisesi için 34 bin 650; 89 sosyal bilimler lisesi için 9 bin 390; 449 meslek lisesi için 19 bin 230 kontenjan ayrıldı. Yani toplamda 1367 okul için 126 bin 240 kontenjan belirlendi.

Kamuoyunda “nitelikli okul” şeklinde kabul edilen mevcut birçok “Anadolu Lisesinin” listeye alınmaması üzerinden yapılan güncel tartışmalara, güncelliğini koruyan geçmişin nitelikli okulları Köy Enstitülerine atıfla katkı sunmak istiyorum..

Emin Karip, 26 Eylül 2017 tarihli, “İyi Okullar mı, İyi Öğrenciler mi?” başlıklı makalesinde;  “Mevcut durumda okulların niteliği; hangi özgün programları uyguladığı, öğrencilerin akademik, toplumsal, kültürel, spor ve sanat alanlarında gelişimlerine hangi katkıları sağladığı ile değil, yalnızca hangi yüzdelik dilimden öğrenci aldığı ile değerlendirilmektedir” diyor ve devam ediyor.. “Binde beşlik dilimden öğrenci alan bir lisenin mezunlarının üniversiteye geçişte yüksek performans göstermesi bu lisenin iyi bir okul olduğunu mu gösterir? Ne yazık ki gelinen noktada bu lisenin binde beşlik dilimdeki öğrencilerin ilgi, yetenek, bilişsel kapasite ve tercihlerine uygun olarak neler yaptığını veya yapmadığını sorgulamıyor.”

Talim Terbiye Kurulunun eski başkanlarından Prof. Dr. İrfan Erdoğan 1–3 Şubat 2007 tarihinde Antalya’da düzenlenen “Öğretmen Eğitimi Sempozyumu”nda yaptığı konuşmasında; üst yüzdelik dilimlerden öğrenci alan okullardan olan “Anadolu Liselerinin, üniversiteye öğrenci gönderen iddialı okulların ortaya çıkmasına ve iddiasız okulların meydana gelmesine sebep olduğunu, sistemi işleyiş olarak tahrip eder hâle getirdiğini” söylemiş ve eklemişti.. “Geçmişte her lisemizin bir iddiası vardı. Sistemi tekrar gözden geçirmeliyiz. Bizim eğitim alanında çok köklü birikimlerimiz, çok önemli değerlerimiz var. Eğitimde Kendi Köklerimize Dönmeliyiz!”

Sayın Erdoğan,16 Mart 2007 tarihinde Kültür Üniversitesi’ndeki formda bu özlemini; “1940, eğitimde Türk Rönesansının başladığı devirdir” şeklinde dile getirmiş ve eklemişti:  “Hasan Ali Yücel’in önemli uygulamalarından biri Köy Enstitüleridir!”

Erdoğan’ın, ‘Rönesans’ olarak değerlendirdiği 1940’lı yılların nitelikli eğitim modelinde öğrenciler, beden, zihin, ahlak bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetişiyordu.. “İlgi, yetenek, bilişsel kapasite ve tercihlerine uygun olarak,” şuurlu bir hayatın yaşam boyu farkında olunması veya farkına vardırılması süreci tanımlı eğitimle, birey olarak kendinin farkına varıyor, düşünüyor, sorguluyor, eleştiriyor, üretiyordu.. Kendi yaşamına, toplum yaşamına anlamlar katıyordu.. Kendi bilincine varan öğrenciler nitelikli iyi birey oluyordu.. Toplumunun, milletinin, ülkesinin değerlerinin farkına varıyor, bu bilinçle nitelikli iyi yurttaş oluyordu.. Devamla dünyanın değerlerinin farkına varıyor, nitelikli iyi insan oluyordu..

Buradan, duyumsadığımız geçmişin idealist maruf değerleriyle güncelin nitelikli okullarını değerlendirebilir ve maarifteki nitelikli okul kavramını maruf bir tarifle ifade edebiliriz diye düşünüyorum.. Mesela, eğitimin, toplumcu klasik tanımları içinde “nitelik” sözcüğünün yer aldığı, bireyci modernist tanımları içinde ise “kalite” sözcüğüne yer verildiği.. Bu anlamda mesela; Köy Enstitülerine, “Bu model çoktan demode oldu!” diyen bireyci modernist eğitim anlayışında kalite; müşterinin istek ve beklentilerine uygun mal ve hizmetleri üretebilmeyi, dolayısıyla piyasanın istek ve beklentilerini ifade ederken, toplumcu klasik eğitim anlayışında nitelik, Köy Enstitülerinde olduğu gibi, toplumun istek ve beklentilerine uygun bilgi, beceri, yetenek, yeterlik ve yetkinlik kazanımlı bireylerin vasfını tanımladığı.. Kaldı ki, Köy Enstitülerinde uygulanan nitelikli eğitim modelinde demode olan herhangi bir durumun da olmadığı.. Çünkü (köy veya kent fark etmez) çocuklarımızın çok yönlü yetenek ve beceri kazanımlı yetiştirilmesi beklentimizin devam ettiği..

Okulla gerçek yaşam arasındaki diyalektik bağın çok yönlü bilgi, beceri ve teknik uygulamalı bir eğitimle; politeknik eğitimle kurulabileceğini pratikte kanıtlayan ve kuramsal anlamda yaşayan nitelikli okul Köy Enstitülerimizin 78. yaşını selamlıyorum..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com