Modernizmin Postu!

0
116

‘Post’ sonrası anlamında Latince ön ektir.. Felsefi anlamda post, olumsuz diyalektik ve yapı bozumcu eleştirel tarifiyle sonrayı olumsuzlama yanında, zamanda ve mekanda eskimiş dolayısıyla deforme ve dejenere  olmuş öncekinden sonra geleni olumlama tanımlı da kullanılmaktadır.. Mesela, post modern kavramı bu bağlamda literatürdedir..

Peki, deforme ve dejenere olan modernleşmenin altında veya üstünde, öncesinde veya sonrasında olan biten nedir? Modernleşmenin, Sanayi Devrimiyle oluşan kitlesel teknolojik yeniliklerin eski geleneksel yaşamı deforme ve dejenere etmesiyle başladığı, dolayısıyla dejenere ve deformenin hem alt hem üst yapısında kapitalizmin yer aldığı literatürde yazılıdır.. Mesela, A.Soner Alpan, modernleşmenin kapitalizmin bir ürünü olduğunu söyler ve ekler: “Modernleşme, temelde, daha yaygın tabirle altyapıda gelişen kapitalist üretim ilişkilerinin, toplumsal formasyonun değişik veçhelerinde (siyasal, ideolojik, kültürel, ahlaki vs.) meydana getirdiği dönüşümün tamamına verilen isimdir.” (Gelenek, Kasım 2012, s.21)

Bu halde postmodernizmin postunda, deforme ve dejenere olmuş bir kapitalizmin hikayesi saklıdır.. Hikaye; postmodern kullanımda, “Hiçbir hakikat iddiasında bulunmayan, ama anlatıcının bakış açısının, sadece kendi deneyimine bağlı olduğunu kabul eden açıklama” demektir.. (Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, s.14, P. Maria Rosenau, Çev: Tuncay Birkan, 1998, Ark Y.) Artı bu bağlamda “post-modern okuma demek, okumanın yeterliliği ya da geçerliliği üzerinde düşünmeden ‘benim okumam’dan, ‘senin okuman’dan ya da ‘okuma tarzı’ndan söz etmek” demektir.. (Aynı kitap, s.16) Ki, bu halde de Post modernizm postunda, modernizmin, “hiçbir hakikat iddiasında bulunmayan” hikayeden eleştirisi saklıdır.. Ve fakat aslında bu, kapitalizmin sürdürülebilirliği bağlamında modernliği yeniden üreten sistemde mündemiç deformasyon ve dejenerasyonun, cilalı post içinde saklanması halidir.. Diğer ifadeyle, ‘olumsuz diyalektik ve yapı bozumcu eleştirel tarifiyle sonrayı olumsuzlayarak;’ kapitalizm sonrası olası insancıl toplumsal yapılanmaların büyük anlatılarını deforme ve dejenere etmektedir.. Ve fakat bu deforme ve dejenereyi, kapitalizmin yeni postunda, ‘öncekinden sonra geleni olumlama’ bağlamında hikaye etmektedir..

Mesela? Mesela, postmodernist teorisyenlerden Fukuyama, Sanayi Devrimi sonrasında kapitalist toplumlara dönüşen ve ideolojik büyük anlatıların çökmesiyle(?) dönüşebileceği başka bir toplumsal düzen de kalmayan modern toplumların çürümeyle insanlık tarihinin sonuna geldiğini hikaye ederek olumsuzlamakta.. Bir diğer postmodernist teorisyen Huntington, tarihinin sonuna gelen modern toplumları, “Medeniyetler Çatışması” hikayesiyle olumlamaktadır..

Deforme ve dejenerenin büyük kitlelerce benimsenmesinin literatürdeki adı ise “popüler kültür” olmaktadır.. Süleyman Seyfi Öğün, popüler kültürü, “Kapitalizmin Kültürel Köpüğü” olarak betimlediği makalesinde: “İdeolojilerin çöktüğü ilân edildikten sonra, köpürtülmüş kapitalizm insanlığı büzüştürme işini ciddiye aldı ve ‘kültür’ kavramını seferber etti” diyor ve devam ediyor.. “Yeni kapitalizm, bir önceki dönemin sert, köşeli, ileri derece bir zımpara kâğıdına benzeyen kitle kültürüne, popüler kültürler şırınga ederek yumuşattı. Rafine edilmiş bir turizm kültüründen magazin dünyasına, TV dizilerinden alternatif bilimler ve edebiyatlara kadar geniş bir alandır bu. Eğer Marx yaşıyor olsaydı, ihtimal; dini bir tarafa bırakır, insanlığın afyonunu popüler kültür olarak ilân ederdi. Eski kapitalizmin rutinlerinden boşalan insanlığa bu kolaycılığı kabul ettirmek zor olmasa gerekir. Artık, ‘insan olmak sorumlu olmaktır’ diye çırpınan Sartre’ı kimse dinlemeyecek; onun yazdıklarından ilham alarak konumunu sorgulamayacaktır. Bu hafiflemenin bir bedeli olduğu muhakkak! (Yeni Şafak, 15.11.2012)

“Postmodern popüler kültür, insanı, sığlaştırıyor, sığlığa mahkûm ediyor; her şeyi plastikleştiriyor, içini boşaltıyor. Sonuçta omurgasızlaştırıyor, ruhsuzlaştırıyor ve bitiriyor insanı. Popüler kültür; hayatı çölleştiriyor, hakikati ironiye dönüştürerek buharlaştırıyor ve insanı çöle mahkûm ediyor. Postmodern popüler kültürün ve yeni-paganizm çağının ilkesi şu! Artık her şey mübah, her şey gider!” diyor  Yusuf Kaplan da, “Postmodern Popüler Kültür, Hakikati Öldürür!” başlıklı makalesinde.. (Yeni Şafak, 4.10.2015)

Son tahlilde ben,  postmodernizmin, medeniyetle maskeli sömürücü sistemin deforme ve dejenere düşüncelerini modern bir post içinde saklamaya çabalasa da, insancıl toplumsal yapılanmaların büyük anlatılarındaki hakikatleri örtemeyeceğini düşünüyorum..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here