Kılavuzun Karga İse… (5)

0
34

Değerli okurlarım, bu başlığı ikinci kez kullanıyorum. Bu atasözümüzü uzun yıllar önce Ustam Fikret Otyam’dan duymuştum. Onu hem rahmetle anmak ve ruhunu şad etmek için bu başlığı yine kullandım.

Rahmetli Ustamın söyledi çok güzel sözler vardı. Aklımda kalanlar şunlar: “Değer verilecek en önemli şey, yarınlara intikal eden başarılar olmalıdır. Bugün yazdığınız ir makale ya da yorum çok beğenilmiş olabilir. Yarınlarda da en azından o çizgiyi devam ettirmek şarttır. İşte istikrar budur…”

Bu ve buna benzer ifadeleri sık-sık ortaya atardı ihtiyacı olan kullansın diye. Çok şeyler bilirim havasında olmazdı, sadece kitaplar önerirdi konu itibariyle. Muhtemelen okumayı sevdirmek için.

“Okuyan insan sadece güzel şeyler çıkarmakla kalmaz, yarınlara mesnet oluşturur…” derdi. O konuşurken herkes saygıyla dinlerdi büyük ustayı.

“Çok okursanız kelime hazneniz zenginleşir, hitabetme yeteneğiniz artar, pürüzsüz konuşursunuz ve en önemlisi toplumda iyi bir yeriniz olur…”

Rahmetli Ustam çok yönlü bir insandı. Evi kendi eseri olan tablolarla doluydu, yayınlanmaya hazır şiirler falan. Gazeteye geldiğimizde bir şeylerle ilgili olduğunu görürdük rahmetliyi. Gerçekçi olmak gerekirse, çevresine özellikle bizlere çok şeyler vermek istedi. Ne kadar yararlandım onu söylemem çok zor. Bazı şeyler belleğimde kalmıştır diye düşünüyorum. Dünyaya güzel şeyler bırakıp gidenlerdendi dersem hiç de mübalağa etmiş olmam.

Vefatını sanat ve kültür sayfamda sizlere sunmuştum. Ölüm yıl dönümü için bir resmi vardı ama bir türlü bulamadım. Yazımız bugüne sarktı, kusura bakmayın. Biz de artık yolun sonuna gelmeye başladık ama aceleye gerek yok…

Rahmetli ustamla bir anımı anlatmak istiyorum ama bunu ikinci kez anlattığımın da farkındayım. Beni bağışlayın. Onun ruhunu şad etmek istiyorum. Daha önce Rüzgârlı Sokak’ı tasvir etmek istiyorum. İlginç bir sokak orası! Ulus Meydanından sokağa girişte, sol taraf alabildiğine bar-pavyon, sağ taraf ise birkaç gecekondu ve matbaalar. Meşhur Güneş Matbaası da orada. Geceleri oldukça netameli bir sokak!

Cep telefonları, bilgisayar, televizyon falan onların adı bile yok. Yani teknolojinin en yoksul günleri. Rahmetli İsmet Paşa Başbakandı ve mecliste bir kanun görüşmesi yapılacak ve oylamaya sunulacaktı. Erken saatte foto ve meclis muhabiri oraya gönderilmişti. Gece saat 24.00. O saatte gazetenin basılmış ve kamyonlara yüklenmiş olması gerekiyordu. Haber için yer açık ve sürmanşet yapılacak. Bir haber yok. Telefondan söz etmiyorum artık.

Gece yarısı olmuş ve Ustam Fikret Otyam odanın içinde dolanıp duruyor, şunları mırıldanıyor. “Bir şey içmeyince de vakit geçmiyor ki. Bir büyük rakı olsaydı…” Aynen böyle söyleniyordu.

Öcal Uluç’la aynı kadrodayız ve rahmetliye “Öcal Halleder” diye tiyo verdiğini düşünüyorum. Rahmetli mesajı almış olmalı ki, şunları söyledi: “…Öcal, lütfen yanlış anlama. Pavyonlar gazeteciliğinden ve futbolculuğundan seni tanıyorlar. Lütfen bir büyük rakı alabilir misin?”

Meslek ve insanlık adına çok şeyler öğrendiğim o muhterem insanın yaklaşımı böyle olmuştu. Nezaketin, saygının gözle gözüktüğü bir dönemdi. Şimdi öyle bir şey var mı acaba? Büyük Usta, sende hakkım olduğunu hiç sanmıyorum, varsa helal olsun. İşin gücün rast gelsin. Mekânın cennet olsun. Nurlar içinde uyu!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here