Kendimizden Kaçamayız

0
91

Değerli okurlarım, çok kolaydır, vergisi-algısı yoktur, aş, ekmek de istemez. Arada bir kendini gösterdiğinde küçüldüğümüzü hissederiz. Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır ama kendinden kaçmak hiç kimseye fayda sağlamamıştır.

Hayatı yaşarken, çoğu kez kendimizi bir kenara bırakıyoruz, kimsesiz biri gibi. O kimsesiz olan “BİZ” bıraktığımız yerde çile çekerken, ikincil kimliğimizle, biz de yara bere içinde kalıyoruz hayatın içinde. Çok enteresan mahlûklarız.

Kendimizden korktuğumuz için, asıl kimliğimizle sevemiyoruz. Bir başkaymış gibi severek hata yapıyor, zor durumlara düşüyor ve hatta mutsuz oluyoruz. Asıl kimliğimizle ortaya çıkmaktan korkuyoruz, yara alacağımızı, anlaşılamayacağımızı düşündüğümüz için, bizi gerçekten anlamak isteyenlere de şans tanımamış oluyoruz böylece.

Oysa hayatın acımasızlığına, zorluklarına karşı asıl kimliğimizle karşı kıymalıyız. Bu şekilde daha güçlü, daha etkili oluruz diye düşünmeliyiz. Ancak, kendimizi baskı altında hissettiğimizden saklanıyoruz, bazen buharlaşıp, bazen de toz oluyoruz. Zarar görmemek için insanların karşısına olmayacak kılıklarda çıkıyoruz, kendimizi koruma adına.

Kendimizi de, doğru dürüst tanıdığımız söylenemez. Neremiz sert, neremiz yumuşak, neremiz aydınlık, neremiz karanlık, huylarımız, yaşantımız, ilişkilerimiz ve dostluklarımız, bulunduğumuz yerler, yapmak istediklerimiz vs.

Yani, bunların hiç birisi hakkında kesin bir bilgimiz vardır dersek bana göre yanlış olur. Tanımıyoruz, tanımaktan imtina ediyoruz açıkçası. Çünkü yaşamın labirentlerinde kaybolup da, yenik düşeceğimizi düşünür ve büyük bir yeise kapılırız. Oysa korkunun ecele faydası yoktur.

En fazla, zayıf olduğunu düşündüğümüz yanlarımızdan korkuyoruz, korkarız. Bu korku o kadar yanlıştır ki, zayıf olarak düşündüğümüz yanımızdan, farkına varmadığımız bir şeyin yattığının farkında olamayız. O zayıf yanlar, genellikle bizi biz yapan en güçlü yanlarımızdır. Asıl kimliğimizi bir yana bırakarak sahte bir güç elde ettiğimizi zannederek, aslında güçsüz biri olarak savaşmış oluyoruz yaşamla. İğreti duran bir kimlik bir işimize yaramıyor aslında.

Gün geliyor asıl kendimizi özlüyoruz, bir yana bıraktığımız, korktuğumuz kendimizi çok özlüyoruz. Hatta pişmanlık bile duyuyoruz. Büyük hatalar yapıyor, yüklü faturalar ödüyoruz. Hatalar büyük olunca, bedeli de ağır oluyor. Ve de sonunda aklımız başımıza geldiğinde, yanlış yaptığımızı düşünüyor ve gerçek kimliğimize yaptıklarımızdan dolayı bir burukluk hissediyoruz. Kendimizden kaçarsak, kendimizi çok özleriz!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

öcal sanat10

Gönül Köşemden

Yaralar ve Çiçekler

Değerli okurlarım, insanın yalnızlığında telli bulacağı şeyler fazla değildir. Bir elin parmak sayısını geçmez ama bunlar da yeter ve artar bile.

Geçenlerde pazarı dolaşırken büyükçe bir saksı içinde çok güzel bir çiçek gördüm. İnanın adını da sormadım, ücretini de sormayı düşünmedim. Daha sonra bana konuk olan bir arkadaşım, “Aslan Pençesi” de çok güzelmiş dedi. Demek ki aldığım çiçeğin adı Aslan Pençesiymiş, isminden dolayı onu daha çok sevmeye başladım.

Benden istediği fazla bir şey değildi. Sabahları biraz su havalandırma ve özellikle sevgi istiyordu. Canlıydı ve sevgiye ihtiyacı vardı. Güzel sözler söylediğimde, yapraklarının canlandığını ve daha da sağlıklı olduğunu görebiliyordum.

Bana verdikleri istediklerinden çok fazlaydı. Bir kez, iyi bir dinleyici idi. Hiçbir şeyime karışmıyordu. İçki kokusunu seviyordu ama sigara dumanını hiç sevmiyordu. Onunla dostluğum bozulmasın diye bazı şeylere riayet ediyordum.

Aslan Pençesi iyi bir çiçekti. Onu satın aldığımdan dolayı kendimle gurur duyuyorum. Çünkü evde yalnız değildim ve beni samimi olarak bir dinleyen vardı ve de hiçbir şeyime müdahale etmiyordu. Aslan Pençesi gerçekten iyi bir çiçek ve çok iyi bir dost! Maziden gelen yaralar ya da sonradan oluşanlar, kişinin dostu olmazsa bile, hiç de düşmanı değiller. Alman gereken kararlar da yapman gereken işlerde, uyarıcı ve yol gösterici olarak kabul ediyorum.

Kimselere söylemeyeceğim sorunlarda, onlar en büyük can yoldaşın. Onlarla beraber yatıp, onlarla beraber kalkarsın. Ayrılman, onlardan vazgeçmen mümkün değil. Mazide kalan yanlışlarında ya da yapacağın muhtemel yanlışlarda, girişimlerde, bütün vücudunu bir sızı kaplar. Bu sızı bir uyarıdır, yapılmaması ve yapmamamız gereken işler için, çaba göstermektedir içimizdeki dostumuz. Ona kulak verirsek en azından yıllarca önce yaptığımız yanlışlara tekrar düşmemiş oluruz.

Kişinin iç dünyasını en iyi onlar anlar, zaman-zaman maziye döneriz. Vicdan muhasebesi yaşarız. Buna yara kaşımak da denilebilir. Öyle bile olsa, içimizdeki baş tutmuş yaraların sızıların sesine kulak vermek, önerilerini ciddiye almak bizlere çok şeyler kazandıracağını düşünüyorum.

İnsanlar, mazide aldığı yaraların bazılarını hiç hatırlamak istemez ama beklide bir tanesini hep yaşmak ister. Mutlu olmanın en önemli koşulu, maziyi yaşamak ve onu unutmamak değil midir? Ancak iyisini ve de güzelini…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Yanlışlar ve Pişmanlık

Yaşam kötü gitmeye yüz tutuğunda, ya kendinizi ya da çevremizi değiştirmeyi düşünürüz. Çünkü her şey sevimsiz gözükür, dünya antipatiktir ve sanki üstüne-üstüne gelir insanın. Aslında öyle bir şey yok, mesele kendinizde, psikolojinizin bozuk oluşundan kaynaklanıyor. Sanki mekân değiştirirdeniz, konumunuz da değişecek mi?

Bakınız, yapılan yanlışlar sonunda pişmanlık getirir. Örneğin genç yaşta evlenen kişi, yaptığı bu evlilikten çok şeyler bekler. Tertemiz yıkanmış ve ütülenmiş giysiler, güzel ev yemekleri ve seks…

Bunlardan birinin eksik olduğunu varsayalım, işte o zaman dünya zifiri karanlık olur. Bu saydığım tutkuların hepsi de insanlarda mevcuttur. Aynı oranda olmasa da, bunların var olması istenir.

Öyle ya da böyle, yanlışlar pişmanlık getirir. Küçük yanlışlar neyse ama büyük yanlışlardan her zaman uzak duralım. Büyük yanlışların başında evlilik gelmektedir. O konuda dikkatli olursanız, bir süre sonra dünyanız zifiri karanlık olmaz. Politika yapmadım, gerçekleri söyledim.

Günün Sözü

Gazeteci Ölür de, Eserleri Ölmez

Öcal’dan İnciler

Pısırık Olanlara, Gazeteci Denmez

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here