Kara; “Tarımda Ülkemize Yeten Politikalar Uygulanmalıdır”

0
105

İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara; “Tarımda Ülkemize Yeten Politikalar Uygulanmalıdır

Çevre Haftası münasebetiyle yaptığı açıklamada çevre kirliliği konusunda alınması gereken önlemleri maddeler halinde sıralayan İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, çevre sorunlarını başlıklar altında topladı.

İlk olarak ‘Tarımın İyileştirilmesi ve Toprağın Korunması’ başlığı altında yapılması gerekenleri sıralayan Kara; “Toprağın korunmasını hedef alan ulusal planlar yapılmalı, Toprak Koruma Kanunu yeniden düzenlenmelidir. Ormanlar korunmalıdır, yeşil alanlar arttırılmalıdır, Milli Parklar korunmalı, erozyon ve çoraklaşma önlenmelidir. I. Derece tarım alanlarımız üzerine kentleşme ve karayolu yatırımlarına izin verilmemelidir. Tehlikeli ve çok tehlikeli atık bildirimleri zorunlu hale getirilmeli ve atık yok etme maliyetleri topluma ödettirilmemelidir. Tarımda Ekolojik Tarım uygulamalarına geçilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalı, bunun için bilinçsiz sulamanın, kimyasal gübre, GDO’lu ve hibrit tohum kullanımının önüne geçilmelidir. Tarımsal üretim ve tüketim kooperatifleri arttırılmalıdır. Meralar korunmalı, bunun için mera kanunu yeniden düzenlenmelidir. Yerli hayvancılığın geliştirilmesi ve hayvancılık tarımı teşvik edilmelidir. Vahşi sulamanın önüne geçilmeli, Yağmur suyunun sulamada kullanımının sağlanması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Balık çiftliklerinin kurulumuna izin verilmemeli, doğal balıkçılık üretimi arttırıcı önlemler alınmalıdır. Vahşi balıkçılığın yapılması engellenmelidir. Tarımımızı dışa bağımlılıktan kurtaran ve tarımda ülkemize yeten politikalar uygulanmalıdır” dedi.

Sağlıklı Suyun Kullanımı ve Suyun Korunması konusunda da bir dizi önlemleri alınması gerektiğini vurgulayan Kara; “Halkın güvenli ve sağlıklı suyun içilmesi için şehir suyu şebekelerinden temiz suyun içilmesi sağlanmalıdır, insan sağlığını olumsuz etkileyen Pet şişelerden suyun içilmesi yasaklanmalıdır. İçme ve musluk (şebeke) suyunda ağır metal ve zirai ilaç vb kalıntısı analizlerinin şeffaflaştırılması ve kamusal araçlarla her ay en az bir kez yayınlanmalıdır. Atık sanayi sularının sadece biyolojik değil aynı zamanda kimyasal arıtma yapılmadan doğal su ve topraklara verilmesi önlenmelidir. Yeraltı su aküferlerimiz (yeraltı su havzası) kirlenmeden korunmalıdır. Sularımızın tasarruflu kullanılması için gerekli düzenlemeler ve eğitici programlar yapılmalıdır. Yeniden kullanım ve geri dönüşüm projeleri uygulanmalıdır. Sulak alanlar ve su kaynakları acilen koruma altına alınmalıdır. Denizlerimizi korumak için Şehirlerde kanalizasyon arıtım sistemleri yapılmalıdır. Deniz taşımacılığında kullanılan gemilerin atıklarının denizlere boşaltımları ve Vahşi balıkçılığın yapılması engellenmelidir” dedi.

Temiz hava için öncelikle Şehirlerde Hava Kirliliği haritalarının oluşturulması gerektiğini altını çizen Kara; “Sanayi kuruluşları yerleşim yerlerinden uzak kurulmalıdır. Enerji etkin ve verimli kullanılmalıdır. Kirletici teknolojilerin kurulmasına izin verilmemelidir. Mevcut Sanayi kuruluşlarının emisyonları uluslararası kriterlere göre denetlenmelidir. Toplu taşıma teşvik edilmelidir. Maden ve taş ocaklarının bilimsel, planlı olarak ve doğa koruma alanlarından ve yerleşim merkezlerinden uzak işletilmesi sağlanmalıdır. İşletme süresi sonunda işletme alanının yeşillendirilmesi (iyileştirilmesi-rehabilitasyonu) sağlanmalıdır. Devlet eliyle yapılan kömür yardımlarının iyi nitelikli olmalı veya ısınma amaçlı yardımların havayı kirletmesinin önüne geçilmesi için politikalar geliştirilmelidir. Ağır ve hava kirliliği emisyonlarına neden olan sanayi tesislerinin yerleşim yerlerinin hâkim rüzgârları üstüne kurulması yasaklanmalıdır ve Kent imar planlarının hâkim rüzgâr yönlerini ve cadde genişliğini hesap ederek yapılması sağlanmalıdır. Hava kirliliğini izleyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının her yıl kış sezonundan bir ay önce (ekim ayında) TBMM’ne Türkiye Hava Kirliliği raporu sunmalıdır” dedi.

Çevre Sağlığı Politikalarına değinen Kara; “Ulusal Çevre sağlığı eylem planının bitirilerek Avrupa Birliği ile uyumlu hedef ve kısa, orta ve uzun vade tanımlarının yapılarak yaşama geçirilmelidir. Uluslararası Hastalık Nedenleri Sınıflandırması 10. sürümünün (ICD-10) DSÖ’ nün ileri ülkelerinin uyguladığı en son gelişmiş sürümlerinin (2014 yılında uygulanmaya sokulan ICD-11) uygulanmasını ve ICD-10 ve 11’ün, ulusal ölüm bildirim sistemimiz (ÖBS) ile ulusal ölüm nedenleri sınıflandırmasına uyumu sağlanmalıdır. Ulusal çevre ve çevre sağlığı eylem planlarının eşgüdümünün ve vade çakışmasını yapılarak yaşama geçirilmelidir ve Çevre sağlığı istatistikleri sayı ve nitelikçe geliştirilmelidir. Gerek endüstriyel ve gerekse evsel katı sıvı ve gaz atıkların depolanması ve bertaraf edilmesine yönelik ciddi bilimsel projeler geliştirilmelidir. Atık miktarını azaltacak üretim teknolojileri ve tüketim programları geliştirilip kullanıma sunulmalıdır Biyoçeşitliliğin korunması için acil önlemler alınmalıdır” diyerek açıklamasını sonlandırdı. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here