İGC’nin Nevşehir ve Ürgüp Gezisinden Notlar (1)

0
150

İskenderun Gazeteciler Cemiyeti’nin 7-8 Nisan 2018 tarihleri arasında düzenlediği Nevşehir/Ürgüp gezisine katılan gazetecilerden biri de bendim. 2006-2009 yılları arasında Ürgüp Kaymakamlığı yapan bugünün İskenderun Kaymakamı Recep Soytürk gezinin fikir babası olduğu gibi İGC yönetim kurulu üyelerine ve başkan Veysel Cıncık’a gezi öncesi organizasyon anlamında bir hayli yardımcı oldu…

*Kaymakam Recep Soytürk Bizleri Uğurlama Nezaketi Gösterdi

6 Nisan 2018 gece yarısı yani takvimler 7 Nisan’ı gösterirken saat 24.00 sonrası İskenderun Merkez Bankası karşındaki Atatürk Bulvarı’nda geziye katılacak arkadaşlarla buluştuk. Temin edilen 45’er kişilik iki otobüs peş peşe durdu. Saatler 00.45’i gösterirken İskenderun Kaymakamı Sayın Recep Soytürk kendi şahsi otomobiliyle yanımızda belirdi. Sayın Soytürk gece o vakit eskidi bizleri uğurlamaya gelmişti. Nevşehir, özellikle de Ürgüp hakkında hepimize tekrardan bir özet bilgi sundu, bizlere iyi tatiller diledi. Nevşehir’e e hareketten önce kafile içinde yer alarak Ahmet Seher arkadaşımızın çektiği anı fotoğrafımıza da katkı sundu. Biz kendisini uğurlamayı arzu etsek de Sayın Soytürk  “sizlere el sallayıp ben sizleri uğurlayacağım” dedi. Özetle Kaymakam Recep Soytürk nezaket gösterdi ve bizlere Nevşehir’e hareket öncesi de jest yaptı…

*Yeşil Otobüs Önde, Beyaz Otobüs Arkada

Önde yeşil otobüs arkada beyaz otobüs olmak üzere saat tam 01.00’da Nevşehir’e doğru yola koyulduk. Beyaz otobüsün kafile sorumlusu Erdal Yılmaz oldu. Öndeki yeşil otobüsün ve bütün kafilenin sorumlusu da doğal olarak İGC Başkanı Veysel Cıncık oldu. 63 yolcu iki kaptan toplamda 65 kişi ile yolculuk başladı. Veysel başkan hareket öncesi bana bir koli meyve suyu ve bir poşet kek teslim etti. Adana yakınlarında otobüs içinde gönüllü muavin oldum. Meyve sularını ben, kekleri ise Diyap Atar’ın küçük oğlu Metehan dağıttı…

*Sabah 07.00’da Nevşehir Dinler Otele Yetiştik

Saat 04.45’de Uluçınar/Niğde Demireller Tesisleri’nde çay ve ihtiyaç molası verdik. Kaytaz böreği ve diğer unlu mamullerle karınlar doyuldu. Saat 06.39’da Nevşehir girişine yaklaştık. Mürsel Seher arkadaşımız uykudan uyanıp gözlerini açıp etrafını seyrederken, Korhan Canpolat arkadaşımız derin uykusunu sürdürdü. Korhan’ın çok sevimli kızı Selin  (Maşallah) gece bir süre cep telefonuyla çeşitli oyunları oynayınca, babaannesini, annesini ve babasını bir süre uyutmadı.

7 Nisan 2018 Cumartesi sabah 07.00’ da Nevşehir’deki dört yıldızlı Dinler Oteli önüne geldik. Otele gelen diğer tur otobüslerinin yoğunluğundan kısa bir süre otobüslerimiz için park sorun oldu. Sonra otobüslerimizi park ettik. Dinler otelde açık büfede kahvaltılarımızı yaptık. Kısa bir süre lobide dinledikten sonra tekrar otobüslerimize bindik.

*Yörede Takı Sanatı Gelişmiş

Türkiye’nin peribacaları, balon turları ve kayadan oyma butik mekânları ile ünlü, yılda ortalama 2,5 milyon turisti ağırlayan Kapadokya bölgesinde, dünyanın farklı ülkelerinden getirilen değerli ve yarı değerli taşlar işlenip takı olarak turistlerin beğenisini sunuluyor. Dolayısıyla kafile olarak bir takı merkezine geldik. Kapadokya bölgesinin el sanatları merkezi konumundaki Nevşehir’in Avanos ilçesinde dünyanın farklı bölgelerinden ham olarak getirtilen turkuaz, lapis, zümrüt, kehribar, ametist, oniks ve safran gibi taşlar, buradaki imalathanelerde işlenerek kimi zaman gümüşle, kimi zaman kumaşla birleştirilip takı haline getiriliyor. Böylesi eserlerin sergilendiği merkezde önce genel bilgi aldık sonra bazı arkadaşlarımız alış verişlerini gerçekleştirdiler.

*Gezi Öncesi Nevşehir ve Ürgüp Bilgilerini Derledim

Mutlaka diğer bazı arkadaşlarım da yapmıştır. Gezi öncesi ben, kısmen dersime çalıştım. Ürgüp’ün genel özelliklerine baktım. Ürgüp şehir nüfusunun 20 bin, köylerde yaşayan yaklaşık 15 bin nüfusla Ürgüp’ün toplam nüfusunun 35 bini biraz aştığını öğrendim. Ürgüp’ün eğitim düzeyi dikkatimi çekti. Ürgüp’te okuma yazma oranı % 99’lara ulaşmış. Bu çok sevindirici bir gelişme. İlçenin en önemli gelir kaynağının turizm olduğunu tespit ettim. Eşsiz tarihi ve doğa güzellikleriyle, Kapadokya Bölgesi’nin gözbebeği olan Ürgüp’te turizmin yanı sıra hayvancılık ve bağcılık faaliyetlerinin yapıldığını bilgi olarak edindim.

Yine Nevşehir ve Ürgüp gezisi öncesi Ürgüp Belediye Başkanı Sayın Fahri Yıldız’ın özgeçmişine bakmıştım. Başkan Fahri Yıldız’ın 1983 yılında İskenderun, Barbaros Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni olduğunu öğrenmiş oldum.

*Nazar Ağacı

Gezimize Peri Bacalarıyla devam ettik. Kapadokya`da yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri, Güvercinlik Vadisi`ndeki nazar ağacı önünde dilek tutup, ağacın dallarına nazar boncuğu taktıklarını öğrenince, Nazar Ağacı önünde, beyaz otobüsün kafile başkanı Erdal Yılmaz’ın‘Otobüse binin’ uyarısına rağmen bir koşu Nazar Ağacına gittik ve fotoğraflarımızı çektirdik… Nazar Ağacını geç fark ettik, çabuk gezdik, beyaz otobüs kafile başkanı sevgili Erdal Yılmaz’dan kalay yeme pahasına, anı ölümsüzleştirip, birkaç kare fotoğraf çekmeyi başardık… Bence gezinin en zor fotoğraf çektiğimiz bölümü, bu anlardı!… Elbette Erdal Yılmaz, dar zamanda çok daha fazla yer görelim uğraşındaydı.

*Ve Peri Bacaları…

Geniş bir alana yayılan Peri Bacalarına gelince;

Kapadokya’yı özel bir coğrafya yapan ve peri bacaları oluşumuyla böylesine görsel bir şölene dönüştüren sihirli değnek değil elbette, jeolojik zamanlardaki aktif volkanlar. Neredeyse 60 milyon yıl önce 3. Jeolojik dönemde başlayan Torosların yükselmesi ve kuzeyde bulunan Anadolu fayını sıkıştırması sonucu bölgedeki yanardağlar birden harekete geçmiş. Karlı siluetiyle şimdilerde manzarasına doyulmayan Erciyes Dağı, Güllüdağ ve Hasandağı bundan 10 milyon yıl öncesine kadar lav püskürtmeye başlayan aktif yanardağlar; Kapadokya Bölgesi ise arkeolojik kazılarda bulunan deniz canlılarının fosillerinden anlaşıldığı üzere bir iç denizmiş.

*Tabiat, Bu Bölgede Heykeltıraş Edasıyla Çalışmış

Yanardağlardan 10 milyon yıl önce Üst Miyosen’le başlayıp, 2 milyon yıl önce Pliosen’e kadar püsküren lavlar, platolara inerek bu iç denizi, gölleri ve akarsuları kurutmuş. Kuruyan zeminin üstünde neredeyse 100-150 metre kalınlığında bir tüf tabakası oluşmuş. Oluşan tabakanın içinde volkan külü, kil, kumtaşı, kil ve bazalt içeren kayaçlar olduğundan bazı alanlarda sert, bazı alanlarda ise oyulabilecek yoğunlukta lav birikmeleri olmuş. Bu tabaka ilerleyen zamanlarda bölgeden geçen Kızılırmak başta olmak üzere, vadilerin yamacından inen seller ve rüzgârların etkisiyle değişime uğramış. Bitki örtüsünün azlığı ve tüf tabakasının geçirimsizliğiyle kuvvetlenen sel suları akarken, sert kayaların arasında inatla yol açmaya çalışmış. Sert kayalar azgın suların gücü karşısında çatlayıp koparken, alt kısımlarında ise derin dalgalı vadiler bırakmış. Tabiatın bu coğrafyada asırlar boyu bir sanatkâr, bir heykeltıraş edasıyla çalışması ve emek vermesiyle ise, sel sularının aşındırmasından kendini koruyan sert kayalar, dünyada eşi benzeri olmayan şapkalı, konik gövdeli peribacaları oluşumu gerçekleşmiş. Peri bacaları oluşumunda en büyük pay da şapkalarına düşüyor. Çünkü şapka kısımlarının araziye göre daha sert yapıda olması, aşağısında koni biçiminde yükselen ve nispeten daha yumuşak olan gövdenin korunmasını da sağlıyor.

Devamı Yarın…