Halide Edip

0
358

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bu sabah nete ‘acab tarihte bugün neler olmuş?’ diye dolaşırken 22 Şubat 1942’de Halide Edib Adıvar’ın, ‘Sinekli Bakkal’ adlı romanıyla CHP’nin ‘Sanat Mükafatı’nı kazandığını öğrendim. Bilmeyenler, tanımayanlar için Halide Edip Adıvar ile ilgili bilgiler toparladım… Değerli bir yazar olan Halide Edip, aynı zamanda Edebiyat Profesörü, bir milletvekili… Halide Edip kimmiş, neler yapmış bir kez daha okuyalım öğrenelim… Yase

Halide Edib Adıvar (1884-ö.9 Ocak 1964), Türk yazar, siyasetçi, akademisyen, öğretmen. Halide Onbaşı olarak da bilinir.

Halide Edib, 1919 yılında İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek için yaptığı konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatiptir. Kurtuluş Savaşı’nda cephede Mustafa Kemal’in yanında görev yapmış bir sivil olmasına rağmen rütbe alarak savaş kahramanı sayılmıştır. Savaş yıllarında Anadolu Ajansı’nın kurulmasında rol alarak gazetecilik de yapmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte yazarlığa başlayan Halide Edib; yazdığı yirmi bir roman, dört hikâye kitabı, iki tiyatro eseri ve çeşitli incelemeleriyle Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemleri Türk edebiyatının en çok eser veren yazarlarındandır. Sinekli Bakkal adlı romanı, en bilinen eseridir. Eserlerinde kadının eğitilmesine ve toplum içindeki konumuna özellikle yer vermiş, yazıları ile kadın hakları savunuculuğu yapmıştır. Birçok kitabı sinemaya ve televizyon dizilerine uyarlanmıştır.

1926 yılından itibaren yurtdışında yaşadığı 14 sene boyunca verdiği konferanslar ve İngilizce olarak kaleme aldığı eserler sayesinde zamanının dış ülkelerde en çok tanınan Türk yazarı olmuştur. İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat profesörü olan Halide Edib, İngiliz Filoloji Kürsüsü Başkanlığı yapmış bir akademisyen; 1950’e girdiği TBMM’de ise milletvekilliği yapmış bir siyasetçidir. I. TBMM hükümetinde sağlık bakanı olan Adnan Adıvar’ın eşidir.

Çocukluk ve öğrencilik yılları

1884 yılında Beşiktaş, İstanbul’da doğdu. Yedi yaşında iken yaşını büyüterek girdiği Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nden bir öğrencinin jurnali üzerine bir sene sonra padişah II. Abdülhamit’in iradesi ile uzaklaştırılmış ve evde özel ders görmeye başlamıştı. İngilizce öğrenirken çevirdiği kitap 1897’de basıldı. Bu, Amerikalı çocuk kitapları yazarı Jacob Abbott’un “Ana” adlı eseri idi. 1899 yılında bu çeviri nedeniyle II. Abdülhamit tarafından Şefkat Nişanı ile ödüllendirildi. Daha sonra kolejin yüksek sınıfına geri dönerek İngilizce ve Fransızca öğrenmeye başlayan Halide Edib, Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nden lisans derecesi alan ilk Müslüman kadın olmuştur.

Kız Öğretmen okullarında öğretmenlik ile vakıf okullarında müfettişlik görevlerinde bulundu. Darülfünun’da Batı edebiyatı okutmaya başladı. Türk Ocakları’nda çalıştı. Rusya’daki Narodnikler (Halka Doğru) hareketinden esinlendi ve Türk Ocakları içindeki küçük bir grubun Anadolu’ya uygarlık götürmek amacıyla kurduğu Köycüler Cemiyeti’nin reisi oldu. İzmir’in işgalinden sonra “milli mücadele” en önemli işi haline geldi. Karakol adlı gizli örgüte girerek Anadolu’ya silah kaçırma işinde rol aldı.  Milli Mücadele taraftarı aydınların bir kısmı işgalcilere karşı ABD ile işbirliği yapma düşüncesindeydi. Halide Edib bu düşüncedeki Refik Halit, Ahmet Emin, Yunus Nadi, Ali Kemal, Celal Nuri gibi aydınlarla 14 Ocak 1919’da Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Cemiyet, iki ay sonra kapandı. Halide Hanım, Amerikan mandası tezini Sivas Kongresi hazırlıklarını sürdürmekte olan milli mücadelenin önderi Mustafa Kemal’e yazdığı 10 Ağustos 1919 tarihli bir mektupla açıkladı. Ancak bu tez kongrede uzun uzun tartışılacak ve reddedilecektir. Yıllar sonra Mustafa Kemal Nutuk adlı eserinde “Amerikan Mandası için Propagandalar” başlığı altında Arif Bey, Selahattin Bey, Ali Fuat paşa ile telgraf görüşmeleri yanında Halide Edib’ in mektubuna da yer vermiş ve mandaterliği eleştirmiştir. Yıllar sonra Halide Edib Türkiye’ye geri döndüğünde verdiği bir röportajında Milli Mücadele için “Mustafa Kemal Paşa haklıymış!” demiştir.

Halide Edib, eşi ile birlikte İstanbul’dan ayrılıp Ankara’daki milli mücadeleye katılmıştı. Halide Edib, Ankara’da Kalaba (Keçiören)’daki karargahta görev aldı. Ankara yolunda iken Akhisar İstasyonu’nda Yunus Nadi Bey ile birlikte kararlaştırdıkları gibi Anadolu Ajansı isimli bir haber ajansının kurulması Mustafa Kemal Paşa’dan onay görünce ajans için çalışmaya başladı. Ajansın muhabiri, yazarı, yöneticisi, ayak işlerine bakanı olarak çalışıyordu. Haber derleyip milli mücadeleye ilişkin bilgileri telgrafı olan yerlere telgrafla iletmek, olmayan yerlerde cami avlusuna afiş olarak yapıştırılmalarını sağlamak; Avrupa basınını takip edip batılı gazetecilerle iletişim kurmak; Mustafa Kemal’in yabancı gazetecilerle görüşmesini sağlamak, bu görüşmelerde tercümanlık yapmak; Yunus Nadi Bey’in çıkardığı Hakimiyet-i Milliye gazetesine yardımcı olmak ve Mustafa Kemal’in diğer yazı işleri ile ilgilenmek Halide Edib’in yürüttüğü işlerdi.

1921’de Ankara Kızılay başkanı oldu. Aynı yılın Haziran ayında Eskişehir Kızılay’da hastabakıcılık yaptı. Ağustos’ta orduya katılma isteğini Mustafa Kemal’e telgrafla iletti ve cephe karargâhında görevlendirildi. Sakarya Savaşı sırasında onbaşı oldu. Yunanların halka verdiği zararları incelemek ve raporlamakla sorumlu Tetkik-i Mezalim Komisyonu’nda görevlendirildi. Vurun Kahpeye adlı romanının konusu bu dönemde oluştu. Türk’ün Ateşle İmtihanı (1922) adlı anı kitabı, Ateşten Gömlek (1922), Kalp Ağrısı (1924), Zeyno’nun Oğlu adlı romanlarında Kurtuluş Savaşı’nın değişik yönlerini gerçekçi biçimde dile getirebilmesini savaştaki deneyimlerine borçludur.

Savaş boyunca cephe karargahında görev yapan Halide Edib, Dumlupınar Meydan Muharebesi’nden sonra ordu ile İzmir’e gitti. İzmir’e yürüyüş sırasında rütbesi başçavuşluğa yükseldi. Savaştaki yararlılıklarından ötürü İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi.

Kurtuluş Savaşı, Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandıktan sonra Ankara’ya döndü. Eşi, Dışişler Bakanlığı’nın İstanbul temsilciliği ile görevlendirilince birlikte İstanbul’a gittiler. Anılarının buraya kadar olan kısmını Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı eserinde anlatmıştır. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi kürsüsünü kurmakla görevlendirildi ve 10 yıl kürsü başkanlığını yürüttü. Shakespeare hakkında verdiği açılış dersi büyük yankı uyandırdı. 1950 yılında Demokrat Parti listesinden İzmir milletvekili olarak TBMM’ye girdi ve bağımsız milletvekili olarak görev aldı. 5 Ocak 1954 günü Cumhuriyet Gazetesi’nde Siyasi Vedaname başlıklı bir yazı yayımlayarak bu görevinden ayrıldı ve tekrar üniversitede görev aldı. 1955’te eşi Adnan Bey’in kaybı ile sarsıldı. Halide Edib Adıvar, 9 Ocak 1964 yılında İstanbul’da 80 yaşındayken böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Cenazesi, Merkezefendi Mezarlığı’na defnedildi.

Günün Şiiri

İstanbul

Bir gün acıktım İstanbul’a
Yürüdüm baştan başa.
Her şey yabancı, her şey başka
Yüzler başka, insanlar başka

karanlık yüzler,
Kırmızı gözler yalancı
İstanbul artık,
Bize bile yabancı.

Eskiden öylemiydi?
İstanbul çıksa dolmazdı caddeleri
Herkes birbirini sever,
Selam verir, gülerdi.

Yalan olmuş her şey yalan.
İstanbul’um talan olmuş
Şimdi İstanbul dertli,
İstanbul yanık.
Bu gün İstanbul’u tanıyamadık.

Halide Edip Adıvar

Ölüm

Yapraklar üşürken dökülür;
Ağaçlar kışa soyunurken ölür.
Nedir acelesi ecelin?
Daha bitmeden yaşama sevincim.

Neden bu kadar soğuk ellerim?
Gözlerim aynı noktada donuk.
Nedir bu sonsuz karanlık?
Ve bu bitmeyen yalnızlık.

Nereden çıktı bu tabut?
Ne işim var benim içinde?
Ve bu kalabalık.
Yüzler; bu yüzler hep tanıdık.

Herkes bir akıp gitmiş.
Geceye sessizlik çökmüş.
Gözlerim hâlâ açık,
Ve bitmeyen yalnızlık.

Halide Edip Adıvar

Yaşama Dair Şeyler

Bilir misin ay çiçeklerini?
Sabah güneşe döner ya.
Kaybolunca ufuk çizgisinde;
O hep boynunu büker ya.

Değiştir artık soğuk geceleri
Yeni doğan güne bir bak.
Çiçeklere, ağaçlara, güllere!
Uçmayı yeni öğrenen kuşların sevincine.

Yaşam; bir çiçeğin,
Sabırsız bekleyişinde.
Bir kerecik görebilmek güneşi!
O kısacık ömründe.

Sende dön yüzünü.
Bak ilk defa görmüşçesine
Hangi aşk, hangi acı değer?
Günü yaşayamadan ölmeye.

Halide Edip Adıvar

Günün Sözü

Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.

Halide Edip ADIVAR

Haksızlığa sapıp çoğu insanın seninle beraber olmasını sağlamaktansa adaletle davranıp tek başına kalmak daha iyidir.

Halide Edip ADIVAR

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here