Güllerimizi Soldurmayalım (4)

0
39

Değerli okurlarım, kapitallerini, makul süre içinde üçe dörde katlayan ve çok çalışmayı prensip haline getirmiş işadamlarımız, inşaatlarında çimento yerine toprak koymayarak sağlam binalar yapıp normal fiyata satan müteahhitlerimiz takdire şayan. Zaten bu türden başarılı iş hayatları olanlara ilgili kurumlarca plaket verilip taktir ediliyor.

Dürüst çalışmak, plaketlerle taltif edilmek gurur verici olaylardır. Bizde seviniyoruz, onur duyuyoruz o dostlarla. Ancak, kendimizi ve ailemizi düşünürken çevremizi de düşünebilmeliyiz. Onlar da bizim bir parçamız olmakla beraber, acılarımız, sevinçlerimiz ve sofralarımız da birbirine yakın olmalı. Bu olumlu yaklaşımları önce beynimizde gerçekleştirip inanmalıyız. Sonrası kolay…

Çocuklarımızın, gençlerimizin spor yapmak suretiyle kötü alışkanlıklardan ve bu işleri meslek edinmiş insanların şerrinden koruyabilmek için şehrimizin değerli işadamlarına, cömert zenginlerine önemli görevler düşmektedir. Arada bir TV’lerde görüntü oluşturan ünlü restoranlarda verilen yemekler hep dikkatimi çekmiştir. Belli bir saatten sonra hesabı ödemek için birçokları çek defterini çıkarır. Şehrimizden de birkaç işadamını görmüştüm.

Bu hesap ödeme işine diyeceğim bir şey yok. Cömertliğin timsalidir. Muhtemelen bir ihale de söz konusu olabilir. Bundan emin değilim ama cömert oluşları (hele bizimkilerin) güzel bir hadise. Böylesine lüks bir mekânda 40-50 kişinin yemek ücretini ödemek, şehrimizde bir dürüm vermeye benzemez. Bu önemli bir ihale yatırımı da olabilir. Neyse…

Yılda iki kez, kırk elli kişiye değil de 15-20 kişiye yemek verdiğimizi var sayarsak ve bu imkânı çocuklarımız, gençlerimiz yani güllerimize tahvil etsek, onların boş zamanlarını sporla doldurmaya çalışsak nasıl olur? Bir süre önce bazı işadamları günde bir iki saat sporla gençler ne kazanır, bu spor çocuklara ne verebilir, şeklinde bir soruya muhatap olmuştum. O kişilere verdiğim yanıtı biraz yumuşatarak sunmaya ve en azından bir saatlik sporun nelere kadir olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Bünyenize uygun sporu yaparsanız yapın, sonuç genelde aynıdır. Her yaşın belli bir temayülü vardır. Burada önemli olan yapacağınız sporu isteyerek yapmak ve heyecan duymaktır. Spor yapmak ölümsüzlük değildir, böyle bir şey söz konusu bile edilemez. Zaten öyle bir şey gündem oluştursaydı, bizim bunları yazmamıza gerek kalmazdı ve bütün insanlar ölümsüzlük uğruna spor yapardı.

Bir saatlik sporun faydalarına tekrar döneceğim ama öncelikle konumuzu güçlendirmek için küçük bir paragraf düşmek istiyorum. Geçenlerde birkaç okurumla karşılaştım. Altmışın üstündeler ve spor yapacaklarını, hangi sporu önereceğimi sordular. Hatta birisi iltifatta bulundu ve “Öcal Hocam bizden yaşça büyüksünüz ama çok genç görünüyorsunuz…” Mütevazı bir insan olduğumdan, aynı yaşta olduğumuzu sporu daha yakın olduğumu söyledim. Öneri olarak da yürümelerini tavsiye ettim. Kararlı insanlarla konuşup, önerilerde bulunmak, sözünüzün tutulacağına inanmak, inanın insana sağlık veriyor.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here