Futbolun Devrimi (5)

0
59

Değerli okurlarım, Ulu Önder Atatürk devrim için aynen şunları söylemişti: “Devrim, muasır medeniyet seviyesine gelmek, onu yakalamaktır…” Ara’mızın bu konudaki ifadeleri çok doğru! Gelin görün ki, o zamanlar “Tek Yol Devrim, Tam Bağımsız Türkiye” sloganlarıyla yola çıktığımızda bize fırsat vermediler, şans tanımadılar ve üstelik idamlar, katliamlar, kaybolmalar, suç yok ama ceza alabildiğine çok.

Nedeni de çok matrak… Neden palaska takıyor ve tek tip ve postal giyiyorsunuz? Oysa günümüzde millet birbirine postal ikram diyor “Göndereyim mi?” diyor. Görüşler değişti, yaklaşımlar farklılaştı, ne de olsa ikiye bölündük ya. 60-65 yıl önce ülkemizin birçok yörelerinde, özellikle Doğu’da postalla da yemeni ile de futbol oynanıyordu. Postal çok faydalı ve de koruyucudur. Başkomutanlar bile postal giyiyor.

Postallı, yemenili futbol denmedi ve kimseleri bunun için suçlayıp cezalandırmadılar. Futbol yine kimliğini muhafaza etti ve temaşa zevki en yüksek spor olarak günümüze kadar geldi. Teknik, taktik, motivasyon, kondisyon yani, antrenmanlarda çok çalışılarak elde edilecek kazanımlar. Bunları görmezden gelirsen başarı söz konusu olamaz. Altyapısı insan olan bir grubu sev ve idare etmek gibi iki unsurun üzerinde oturan bu iki kavramda, son derece akademik donanımlar isteyen yaklaşımlardır.

Bu sütunlarda yıllardır bu konuları işleyip duruyor ya, yine de yerel futbolumuzda bir kıpırdanma olmadığı gibi, haykırışlarımıza da kulak veren yok. Ayrıntıya girmeden söylemek istiyorum ki; gençlerine, altyapısına önem veren kulüpler köşeyi döner. Beni görünce kafasını öbür tarafa çevirenler de var ama söylediklerim gerçeğin ta kendisidir. Ancak, lafa gelince öylesine yüksek tempoda konuşanlar var ki, inanın ki bir anda mangalda kül kalmıyor. Yağdanlıklar, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan sözleri manşet yapıyorlar.  Demek ki ülkemizde gerçek bu…

Bir yönetici çıkıyor ve aynen şunları söylüyor. “Bir yıldız futbolcu yetiştiriyoruz…” Aynen böyle söylüyor ve bu ifadeleri ülke genelinde, papağan gibi herkes söylüyor. Bu sözleri duymak çok güzel! Yıldız futbolcuları nasıl yetiştiriyorsunuz şeklinde bir soru yöneltseniz ya duymazdan gelirler ya da bir daha seninle konuşmazlar. Canları isterse. Devrim kolay değildir. Fedakâr olacaksın, çile çekip cefakâr olacaksın. Haftanın 5 günü zeytin ekmek yiyeceksin. Yani kimseye Eyvallah’ın olmayacak.

İstisnaların dışında sporcu yetiştirmek o kadar zordur ki. Öncelikle sporcu-özlük haklarını vereceksin, teçhizat da buna dahil. Futbol oynanan zemin de çok önemli. Uzaktan yemyeşil gözüken statlara yakından bakın bakalım neler göreceksiniz. Doğal olarak dört dörtlük bir şey beklenemez. Bunlar tedricen yani yavaş-yavaş olur. Buna kimse mazeret bulamaz.

Futbol bir sektör konumundadır, içeriğinde çok şeyler bulunmakta. Her şey amatör olarak başlar ve felsefesinde şunlar vardır. Dürüstlük, ciddiyet, spor kültürü ve spor ahlakı, renk aşkı ve de kulüp sevgisi. Demek oluyor ki, altyapılarda gençlere sadece topu tekmelemek öğretilmiyor. Bu güzellikler beyinlere zerk ediliyor. Altyapın varken, transfere gerek var mı?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here