Futbolun Devrimi (2)

0
54

Değerli okurlarım, devrimlerle değişikliklere neden olmak, düşünüldüğü kadar kolay bir hadise değildir. Bir futbol takımında, öyle futbolcular vardır ki, hem takımın en kıdemlisidir, hem takımın kaptanıdır, takımda tek sestir, taraftar gurubuna sahiptir. Başka bir ifadeyle, takıma çöreklenmiştir. Bu tür oyuncuları teknik direktörler oyundan alırken bile, bir noktada zorlanırlar. Onlarla ters düşmek huzursuzluğu davet eder. Bu tür yapay huzursuzlukları gidermek de kolay olmaz.

Bir yerel futbol takımımızın zamanında yaptığı gibi, her sezon yedi sekiz futbolcu transfer etmekle, devrim düşünülemez. Eğer düşünülüyorsa devrim yapılmış olunmaz. Paran var bastırıp transferi yaparsın. En iyi oyumcuları alabilmende söz konusudur. İyi transferler yaptın diye de, şampiyonluktan söz etmen, başarılı olacağını düşünmen fazla hayalcilik olur.

Çünkü pahalı transferler, takımdaki dengeleri bozar. Bu bir! Genç yeteneklerin küsmelerine neden olur. Bu da iki! Sözü buraya getirmişken, alt yapılardan ve amatörlerimizin şu aşamadaki konumlarından söz etmek istiyorum. Yeri gelmişken mutlaka söylemeliyim. Bir futbol takımının neden altyapısı vardır? Futbol takımları neden kurulur ve amaçları nelerdir?

Efendim, özellikle alt yapılar, Türkiye Futbol Federasyonu’nun talimatları gereği, kurulmuşsa ki, öyle olması gerekiyor. Şunu demeye çalışıyorum. Bir yükümlülüğü yerine getirmek için kurulmuşsa yanlış olur. Laf olsun diye de kurulmuşsa, daha büyük yanlış olur. Yararlanmak şarttır, aksi halde neden gençler oraya toplanıyor, neden bir sürü masraf ediliyor?

İşte, bizim yerel takımlarımızdan birinin yaptığı icraat budur. Gurubunda, bileği bükülmeyen bir alt yapıya sahip ama ondan yararlanmayı düşünmüyor bile. Demek ki, para zihniyeti de değiştiriyor. Meslek hayatımın ilk günlerinden, bugüne kadar bazı kavramları sık-sık telaffuz ettim. Tekrar edelim dilerseniz.

“Futbol Bir Sanattır. Futbol En Geçerli Bir Meslektir” diyorsak ve bu büyük olguyu, pembe tabloyu alt yapılardan gelenler, gençlerimiz oluşturuyorsa, biz de doğal olarak yaptığımız işte gerçeklerden sapmadan, inandığımız doğruların altını çizerek, haykırmaktan da kaçınmayacağız. Bu işin raconu budur.

Muhtemelen günün birinde, “Bu gazeteci-yazar, engellilerle, gençlerle, amatörlerle, onların haklarını korumak için epeyce kalem tüketti ama başarılı olamadı” deniliyorsa ve öyle düşünülüyorsa, buna itirazım var. Tanımadığım bir engelli, ismimi söyleyerek bana selam veriyor ve gazetemizin yerini biliyorsa, gençler uzaktan bile bizi tanıyorsa, kendimizi başarılı kabul ediyoruz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here