Futbolun Çimentosu: Kondisyon (1)

0
46

Değerli okurlarım, çoğunuz genç kuşaktan okurlarımsınız. Spora yatkınlığınız o kadar güzel ki, inanın sizlerle gurur duyuyorum. Yaşayan ve hayatta olmayan efsane kalecilerimiz hakkında bilgiler istiyorsunuz. Sizlere olumsuz yanıt vermem mümkün mü? Bazı konularda bizim kuşak sizlerden daha şanslı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Bazı okurlarım da, Deniz Gezmiş, Che Guevera, Nazım Hikmet, Uğur Mumcu, Can Yücel, Aziz Sancar ve hatta Fatma Girik, Türkan Şoray hakkında da bilgiler istiyorlar. Deniz Gezmiş’i geçtiğimiz Cumartesi günü ve her 6 Mayıs’larda ayrıntılı biçimde okuyabilirsiniz ama diğerlerini de zaman-zaman sunmaya söz veriyorum.

Turgay Şeren (Asıl adı Türkay’dır ve bu ismi Atatürk koymuştur) önemli meziyetleri olan bir kaleciydi. Kalecilikte ilklere de imza atmıştır. Futbolumuzu Avrupa’da tanıtan isimdi ve de Berlin Panteriydi. Vefatından birkaç yıl öncesi acılar içindeydi.

Şenol Güneş, Sabri Dino, Varol Ürkmez gibi yerli kalecilerin hayatlarına dair anekdotlar şu aşamada çok kişiler tarafından bilinse de ayrıntıları vardır. Çok şeyler de ayrıntılar da gizlidir. Onları da sunacağım. Bu günkü edebi girişimiz de böyle olsun…

Evlilik, nişan derken 60 kez parmağına yüzük takan Varol Ürkmez ile büyük bir aşk yaşayan Fatma Girik’in babasıyla olan hatırasında da, 12 Eylül cuntası tarafından öldürülen şoförü eski kalecilerden Sadi Ekiz’in trajedisinde de çok üzüldüğümü samimi olarak belirtmeliyim. Babasının iş adamı olmasını istediği yerli kalecilerimizden Sabri Dino’nun hayatını bir köprüde bitirirken, artık bir iş adamı olduğunu öğrenen okurlarımın da üzüleceklerinden eminim.

Her çeyrek asırda iyi kalecilerimiz oldu. Göztepeli Ali ve Şenol Güneş’i örnek olarak gösterebiliriz. Ancak futbolumuza renk katan, heyecan veren yabancılar da oldu. Mondragon, Muslera gibi…

Gazetenizde (İskenderun Gazetesi) yıllardan beri yazıyorum. Her gün bir makalem yayınlanıyor dersem daha doğru olacak. Makalelerimin bir çoğunda okurlarımın isteği hakimdir. İstekler karşısında oyalamayı bile saygısızlık olarak kabul ederim.

Spor adına telaffuz ettiğimiz bütün terimlerin kendine has anlamı vardır. Bu ifadelerde ufak tefek değişiklikler olabilir. Bu değişiklikler anlam değiştirmek için değil, anlamı güçlendirmek için yapılmıştır. Futbolun çimentosu kondisyondur ve yabancı kökenli bir kelime olduğunu söylememe gerek yok. Biz buna dayanıklılık da diyebiliriz, kuvvet ya da güç olarak da ifade etmemizde bir sakınca yok.

Sporu bilenler futbol terimlerini tek düzelikten çıkarıp, ayrıntılara girmek suretiyle daha iyi anlaşılmasını sağlamak için böyle bir yöntem uygulamaya özen göstermişlerdir. Biz futbolu yere göğe sığdırmıyoruz ama onun sert bir spor olduğunu gözden uzak tutamayız. Dünyayı peşinden koşturan bir sektörün ilginç yanı olmalı.

Sporcu denildiği zaman, hemen aklımıza komple bir insan gelmesi çok doğaldır. Engelliler ve engelli sporcu kardeşlerim beni bağışlasınlar. Onların özelliklerine başka bir zaman ayrıntılı biçimde gireceğim. Konumuz kondisyon…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here