Futbol ve Siyaset (4)

0
60

Değerli okurlarım, evin reisi, yani babası çok önemlidir. Babamız dolandırıcı, hırsız, sahtekâr olursa, bizim tertemiz olmamız söz konusu olabilir mi? Bunu neden söyledim bilmiyorum. Konumuz kısacık da olsa şike ya, beklide ondandır. O zaman buna bir paragraf daha ilave edelim ve noktalayalım.

Serbest piyasa ekonomisinin “Zengin ol da, nasıl olursan ol” anlayışında geliştiği ve bir muhteremin “Benim memurum işini bilir” teşvikiyle, rüşvet almanın yasallaştığı bir coğrafyada “Şampiyon ol da nasıl olursan ol” ya da “Kümede kal da nasıl kalırsan kal” anlayışının hâkim olması elbette kaçınılmaz.

Çok ilginçtir ki bu konulara 2004 ve 2006 yıllarında da ayrıntılı biçimde girmiştim. İlginçliği şurada. O zaman da seçim hızla yaklaşıyordu ve cumhurbaşkanlığı seçiminin sancıları yaşanıyordu. Biraz açalım dilerseniz. Birçok illerimizde futbol kulüpleri belediyelerin desteğiyle ayakta kalabiliyor. Belediye başkanları çoğunlukla onursal başkan kimliğiyle kulüpleri fiilen yönetiyor. Ve bu belediyelerin büyük çoğunluğu da AKP’li!

Gelin şimdi işin içinden çıkın çıkabilirseniz. Yukarıda söyledim ya yerel seçimlere günler kala, genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri derken şu tablo ortaya çıkmıyor mu? Cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı bilinen partiden… 2006’da da aynı ifadeleri kullanmıştım ama bu defa yemezler! Bombalar öylesine patladı, patlamaya da devam ediyor ki sağır sultan bile duyuyor. Birçok okurlarım, “Hükümetin yaptığı zamlar neden geceleri hayatiyet kazanıyor?” Bu yeni bir mesele değil ama yine de insanın taaccübüne gidiyor. Bu nasıl iştir, gündüz olsa kıyamet mi kopar? Bizler öyle düşünüyoruz.

Gerçekten, biraz düşünecek olursak, “Hukuk devleti” bütün işlerini gün ışığında gören devlettir. Gecelerin kendine özgü mahremiyeti vardır. Geceleri ya makale yazılır, ya rakı içilir ya da uyunur. Başka n’olur ben bilmiyorum. Geceleri hiç zam yapılır mı? Ama benim kesin olarak bildiğim ve inandığım bir şey var. Türkiye, eğer hukuk devletiyse, o devletin bütün davranışları gün ışığında olmalı, o davranışlar gün ışığına çıktığında da hukuken savunulabilir olmalıdır. Sizce de öyle değil mi? Geceleri rahat bıraksınlar, gecelerin özelliği vardır. Balığı ayranla yiyenlere duyurulur.

Yine bazı okurlarım “Futbolumuz pislikten nasıl kurtulur?” diyorlar. Çok haklısınız, futbolumuz öylesine bir pisliğin içine gömüldü ki, kurtulması da mümkün değil gibi, “Nenden mümkün olmasın, bir ölüme çare yok” diyeceksini biliyorum. Korku var ya, şu korku! İnanın dağları bekliyor. Bir gece ansızın gelebilirim misali, bakarsınız bir gece polisler gelir ve sizi götürür. Nereye bilinmiyor. Mahkeme ne zaman, o da bilinmiyor. Ne kadar gün verirler, o da belli değil. Yat yatabildiğin kadar.

Oysa konumuz spor ve biz korkudan söz ediyoruz. Doğruyu söylememiz de gerekirse, şu aşamada kanunlar doğruyu söyleyip konuşana değil, sessiz kalıp ve her türlü şeyliği yapanlara çalışıyor. Okuduğu sınıfta başkanlık bile yapmamış birini, kalkıp YÖK başkanı yaparsan sonu böyle olur. Her türlü rezalet kaçınılmaz olur. Yalan mı?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here